Feyzi Açıkalın

Huzursuz tatil sendromu 

07 Mayıs 2018 Pazartesi

Huzurlu bir tatil yapmaya (günün moda deyişiyle) ahdetmişindir! Tvitir mivıtır açılmayacak, ülke gündeminin gerginliği keyif aralarına sokulmayacaktır.

Uçaktaki çocuğun ağlamasına bakarak, ait olduğu ulus çıkarsamasına gidilmeyecektir. Velhasıl yerli yersiz eleştiriler, karşılaştırmalı analizler ile tatil erkenden zehir edilmeyecektir.

Gel gelelim, gidilen destinasyon, "Bir benzerim öldürebilir beni ancak!" misali bir coğrafya ise, kaçınılmaz kadere doğru ilerlersin.

Üniformasındaki rütbeleri, sırmaları ile bir feldmareşal edasındaki pasaport polisinin karizması ilk etkileyici görüntüdür. Buradan başlayarak, İtalyancadaki bir deyim olan "Aynı surat aynı huy" un gerçekliğini sınamaya başlarsın.

İklim, bitkiler, ağaçlar, insanlar hep aynıdır. O da ne? Yerleşimler harap içinde ve eskilikten kırılmaktadır. Hemencecik bir kentsel dönüşüm tasarımı yaparsın o zavallı insanlar(!) adına...

Ardından, o ülkenin dünya zenginlik ve gelişmişlik kriterlerinde bizden üstte olduğu aklına gelir. Eskileri yıkıp devasa binalar yapmayışlarında bir bildikleri olmalıdır...

Yapıların bakımsız görünüşü bile doğa ile bir uyum içindedir. Dahası o ülke, alışkanlıklarıyla olduğu gibi, yapılarında da eskiye prim verişi ile değer bulmaktadır. Modernlik adına dikilen her bina o ulusu kendileri olmaktan çıkarmaktadır.

Yörenin bitkisi olan narenciye ağaçları kent caddelerini süsler. Ülkende yüzüne bakılmayan, üreticinin elinde kalan “geçci” iri limonlar, şehirlerin tanıtım simgesi olmuştur. Limonun etinden suyundan yapılan ürünler, "agriturizm" adına dükkanları doldurur.

Turistik esnafın, önünden geçenleri rahatsız etmemesi seni rahatsız eder! Genellikle aile İşletmesi olan restoranların garsonları yeterince ve gereğince kibardır. Dünyanın en kötü pizzalarını, gözlerini kapatıp lahmacun fantezisi kurarak yersin!

Banliyö trenleri dökülmektedir ama her yere ulaşımı, hem de tam zamanında sağlamaktadır. Ulaşımın bir başka ayağı olan özel otobüs işletmelerindeki yerel çalışanların kabalıkları seni kendine getirir. Ama heyhat, Batılı turist bu davranışı o ülkenin bir özelliği gibi görmeye koşullanmıştır, eleştirmez bile. İmaj budur...

Bedava bir WI-FI seansında, dövizin ülkendeki uçuşunu öğrenirsin. Artmış kur ile çarpma işlemi yaparken beyninden yanık kokuları gelir. Yediklerin boğazında düğümlenir.

Turistik şehirlerin merkezinde trafik lambasının olmayışına rağmen, çalmayan kornalar, yapılmayan kavgalar moral bozucudur. Hele, bir uygarlık testi olan yaya geçidinde arabaların durması aklını iyice karıştırır. Mafya mı öğretmiştir bu insanlara asgari uygarlığı?

Daha büyücek kentlerdeki güvenlik önlemlerinin, hırsızlığa mı teröre karşı mı alındığını bilmesen de, sağladığı rahatlığa sevinirsin. Gözün kent içi üniversite bina duvarlarındaki şahane  grafiti ve orak çekiçli sloganlara takılır. Gıpta edersin üniversitelinin yaşadığı özgürlüğe.

Ülkendeki turist profili ile oradakini karşılaştırırken, kara çarşaflı Arapların eksikliğini fark edersin. Yüzünde hin bir gülümseme ile, istisnasız her köşe başına inşa edilmiş kiliseleriyle Katolikliğin en koyusunun yaşandığı bu şehirlerde, onların haşa işinin olamayacağını düşünürsün.

Ortaçağda inşa edilmiş kiliseleri gezer, ansızın sokakta karşınıza çıkan "koruyucu azizler" in önünden saygı ile geçen halkın dindarlığını izlersin. Ülkendeki siyasi iktidarın dini siyasete alet etme çabaları ile, yüzyıllar önce din ile hesaplaşmış bir uygarlığın gösterişten uzak ibadetinin farklılığını görürsün.

Son akşam, ülkendeki cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili esen iyimserlik rüzgarı seni de bulur otel odasında. "Bugün bitmesin, 3-4 saat daha sürsün" naif mesajlarını gülümseyerek okursun. Ayşeöğretmenin salıveriliş haberini ise, ağladığın görünmesin diye eşinle sırt sırta dönerek okursun.

Baldızının, Hıdırellez duasında bir kağıda Çankaya'daki evi çizip (dikkat buyurun, Çankaya!), içine İnce'yi oturtmasını öğrenmen de ülkeye dönüşün bonusu olur.

İşe başladığın ilk gün banka şifresini hala unutmamış olman, aklının ülkede kaldığı huzursuz bir tatilin göstergesidir. Ülkenin huzura kavuştuğu günlerde yapacağın mutlu tatillere sayarsın bunu...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları