Erol Manisalı
Erol Manisalı erolmanisa@yahoo.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Büyük dişliler, küçük çarklar ve Kürdistan

25 Ağustos 2015 Salı

Bir otomobilde en ufak cıvata puluna kadar ayrıştırdığımız zaman binlerce küçük küçük parçacıklar görürüz.
Zihnimizi binlerce parçaya dağıtıp incelemeye kalkarsak otomobilin motor, ana dişliler, aktarma organları ile nasıl gittiğini, direksiyonda nasıl yön verildiğini yeteri kadar anlayamayız.
Kafamız ayrıntılara takılır kalır; Kobani’de sadece çocukları, bombaları görürüz; bilmem kaç şeriatçı grubun ve alt ayrıntılarının labirentlerinde tıkanır kalırız.
Büyük dişlileri ve direksiyonu gözden kaçırmaya başlar, detaylarda boğuluruz.
Bu kimilerinin işine gelir: Esas meseleyi ve büyük dişlileri gizlemek isteyenler televizyonun, basının, internet kanallarının on binlerce, yüz binlerce ayrıntı üzerinde takılmasına, kamuoyunun kafasının (bilincinin) iyice karışmasına yol açarlar.
Bu temelde iki nedenle ortaya çıkar;
- Binlerce kanal, gazete ve internet sayfaları ayakta kalmak için binlerce otomobil parçasını didik didik ederek kullanılacak malzeme yaratırlar, “bir iş yapmış olurlar”. Piyasanın gereğidir bu.
- Ya da bu tür ayrıntılar “belirli odaklar tarafından programlı bir biçimde üretilerek piyasaya sunulur”.
Aynen, merdiven altı üretim gibi. Kimi uluslararası kuruluşlar, kimi siyasilerin danışmanları sadece bu merdiven altı üretimle uğraşırlar, bu sayede para alırlar.

Kürdistan böyle geliyor
- 2003’te Irak’ın işgali ile başlayan süreçte AKP hükümeti Kuzey Irak’ta Barzani yönetiminin ve Kürdistan’ın ilk ayağının oluşmasına ekonomik, siyasi ve askeri boyutları ile yardım ederek Barzani yönetimini ve Kürdistan’ın ilk ayağının oluşmasına katkı yaptı. Ekonomik, siyasi ve askeri boyutları ile yardım ederek Barzani yönetimini Bağdat’a karşı, ABD ve AB’den önce meşrulaştırdı. Kimse esas gidişi görmek istemedi.
- Kandil’in sürekli PKK’yi desteklemesinin yolunu açarak örgütün Türkiye’de güçlenmesinin altyapısını hazırladı.
- Arkasından birdenbire, Suriye’nin bölündüğünü temsil eden Esad’a karşı savaş açtı. Peşmergelerin Suriye Kürdistanı’nı oluşturmalarına, Barzani, PKK, Kandil ve PYD’nin bütünleşmesine ortam hazırladı.
- Açılım adı altında aslında, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Ankara’nın doğudan kopmasına, fiili başkaldırıların ve silahlı saldırıların gelişmesine ortam hazırladı.

Erdoğan’ın çelişkisi
Kabul etseniz de etmeseniz de düzen değişti” diyerek, özellikle de 2007’den başlayarak kendi değiştirdiği ve bugünkü kaos noktasına getirdiği yapıyı kabullenmiş oldu. “Bu düzeni ben getirdim ve artık bunu kabullenmek zorundasınız” dercesine.
- Doğuda ve diğer kritik yerlerde hükümetin, polisin ve askerin kontrolünden çıkmış bölgeler oluştu.
- İşin daha da kötüsü, bu gidişi önleyecek demokratik kurumlar ve mekanizmalar fiilen ortadan kaldırıldığı için “kaos ortamı, kendi otonom kuralları içinde çalışmaya başladı”.
2007’den beri kamuoyu, medya, siyasiler ana dişlileri, aktarma organlarını ve direksiyonu unutarak binlerce ayrıntıya daldılar.
Herkes bir de baktı ki,
- Irak Kürdistanı çoktan kurulmuş
- Suriye Kürdistanı, Ankara’nın Esad’a açtığı savaş sonucu kurulma yoluna girmiş
- Doğuda devletin egemenliği tartışılır hale gelmiş; Iraklaşma ve Suriyeleşme yönünde çok tehlikeli sinyaller var.
Ve şimdi neyi tartışıyoruz: Erdoğan’ın tek adamlığı nasıl dayatılarak sürdürülecek? Tam da Türkiye’de Iraklaşma eğilimleri ortaya çıkarken.
Atı alan Üsküdar’ı geçmiş, Çamlıca’daki dev cami de hızla tamamlanıyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları