Euroleague’de ilk devre bitti ve ara vermeden ikinci yarı başladı. Bu sezon 4’lü finale kalacak takımların kim olacağı konusu çok adaylı bir bilmece. Yoğun maç temposu doğal olarak hemen hemen tüm takımların inişli çıkışlı bir grafik çizmesinin baş nedeni. Sonuçlara göz attığımızda, takımların galibiyet serilerini veya arka arkaya yenilgilerini görüyoruz. Bu sezon belki de ilk kez farklı skorlara şahit oluyoruz. 

Bunun ana nedeninin, o maçı kazanamayacağını anlayan koçların sonraki maçları ve kendi liglerindeki mücadeleleri düşünerek önemli oyuncularını olası sakatlıklardan koruması olduğunu öngörenlerdenim. Sonuçlardan ders çıkaran, sakatlıkların bu oyunun parçası olduğunu unutmayıp paniğe kapılmayan ve kadrosuna nokta atışı takviyeler yapan takımlar son kareye kalacak. Bana sorarsanız en az 8-10 aday var. Tabii temsilcilerimizi orada görürsek çok mutlu olacağız. Ama iki takımımıza da takviye gerekiyor. Fenerbahçe Beko, geçen yıl başarılı oldu. Ama bu sezon başında hataları ve sevaplarıyla takımın önemli 2-3 taşını kaybetti. Calathes, Motley ve Papagiannis gitti. Olabilir ama yerlerinin doldurulmadığını düşünüyorum. 1 ve 5 numarada sıkıntı var. 

Bu problemi çözen bir Fenerbahçe’nin rahatlayacağını ve 4’lü final şansını artıracağını görebiliyorum. Anadolu Efes, takım kimyasını büyük ölçüde korudu. Ama acaba bir dış oyuncu eksikliği mi var? Her zaman olduğu gibi bir çift lafım da bu sezonun hakemlerine. Maç yayınlarında en fazla görüntüye giren hakemler olmaya başladı. Oysa iyi hakem, kurallar dahilinde maçı idare eden ama sahada varlığını hissetmediğiniz, ön plana çıkmayan basketbolun önemli bir parçası diye öğrettiler bize. Video görüntüleri inceleyen hakemler ön plana çıkıyor. Oyunun sürekli durması ve izledikleri görüntüye rağmen ters karar verenler de cabası. Koç Messina’ın bu hafta kötü yönetim gösteren hakemlere tepki vermeyip maç sonu açıklamasında (Para cezası almamak için) hayır kurumlarına bağış yapma ironisi çok hoş oldu.