‘Yaklaşan fırtına’ ve ‘kaos’ (2)

10 Ekim 2024 Perşembe

Pazartesi yazımda Almanya’da yükselen faşist parti AfD’nin dış politika tercihlerine değinmiştim. AfD, Avrupa’da daha geniş bir faşist dalganın parçası. SWP’nin (Alman Uluslararası ve Güvenlik İşleri Enstitüsü) bir analizine göre, aşırı sağın Avrupa Parlamentosu’nda güç kazanması, AB’nin işleyişini ve karar alma süreçlerini daha da zorlaştıracak, bu da NATO ve AB’nin bölgesel ve küresel sorunlara yanıt verme kapasitesini sınırlayacak.

Başta (AfD) olmak üzere, Avrupa’da yükselen faşist hareketler, yalnızca kendi ülkelerinde hakları ve özgürlükleri, yabancıları tehdit etmekle kalmıyorlar, aynı zamanda dış politika tercihleriyle yeni bir “Büyük Savaş” riskini de artırıyorlar.

AFD VE BATI MERKEZLİ ‘GÜVENLİK -HEGEMONYA- MİMARİSİ’

AfD, Almanya’nın NATO’daki rolünü sorguluyor, Amerikan nükleer silahlarının Almanya’da konuşlanmasına, askerlerinin varlığına karşı çıkıyor. Bir AfD yönetiminin bu politikaları uygulaması durumunda Avrupa’nın merkez ülkesi Almanya’nın Batı’nın güvenlik -hegemonya- mimarisindeki yeri hızla belirsizleşir, Atlantik ittifakında derin çatlaklar açılır.

AfD’nin, Avrupa Birliği’nin “birleştirilmiş egemenlik” konseptine düşman, milliyetçi politikası, NATO’nun Avrupa’daki savunma hattını zayıflatma riski taşıyor. NATO’nun Baltık ülkelerine yönelik savunma garantileri anlamına gelen 5. maddeye duyulan şüpheler, özellikle Polonya ve Baltık ülkeleri için ciddi güvenlik tehditleri yaratıyor, Rusya, Çin gibi büyük güçlerin Avrupa’da hareket alanını genişletme olasılığını artırıyor.

SWP, AfD ve geçen hafta Avusturya’da seçimleri kazanan Özgürlük Partisi gibi faşist partilerin NATO ve AB’ye olan güven eksikliği, “Avrupa genelinde yeni jeopolitik blokların ortaya çıkmasına neden olabilir” diyor. AfD, AB’nin Almanya üzerinde ekonomik baskı oluşturduğunu iddia ederek Dexit (Almanya’nın AB’den çıkışı) seçeneğini gündeme getirebilir. Bu durum, Avrupa’nın birliğini zayıflatarak Batı blokunun dağılmasına yol açabilir.

AfD’nin, Rusya ve Çin ile daha yakın ilişkiler geliştirme, Çin’in “Yeni İpek Yolu” projesi ve Rusya’nın “Avrasya Ekonomik Birliği” gibi girişimlerine yakınlaşma, Rusya’yı Avrupa’ya entegre etme arzusu akla hemen, jeopolitik disiplinin kurucularından, Halford J. Mackinder’in ünlü, “The Geographical Pivot of History” (1904) makalesini getiriyor. İngiltere hegemonyası gerilerken yazılmış bu makalede, İngiliz devletinin en büyük korkusu, “Dünya Adası” teorisi bağlamında bir Almanya-Rusya ittifakı olasılığı olarak beliriyordu. Bu kez ABD’nin karşısında bezer bir olasılık/tehlike var.

FAŞİST HAREKET ÇOK PARÇALI AMA...

SWP, raporunda, Avrupa’daki “aşırı sağın” bölünmüş yapısına dikkat çekiyor. Ancak bu partilerin, özellikle AB karşıtlığı, milliyetçilik, Rusya sempatisi, göçmen karşıtlığı gibi ortak temalar etrafında birleşebileceğine de işaret ediyor. 6 Ekim Pazar günü, İtalyan Salvini’nin Liga partisi için sembolik bir yer olarak kabul edilen kuzey İtalya’daki Pontida kasabasında, Viktor Orbán, Matteo Salvini ve Geert Wilders gibi faşist liderlerin, yaklaşık 25 bin kişinin katılımıyla gerçekleşen miting, bu birlik olasılığını destekliyordu. Bu olasılık, AfD’nin, daha şimdiden sınır kontrolleri getirmeye başlayan Almanya’daki etkisiyle birleşirse Avrupa Birliği’nin geleceğini tehdit eden stratejik bir riske dönüşebilir. Bir AfD hükümeti, Avrupa genelinde faşist partiler arası işbirliği olasılığını güçlendirebilir. Bu birlik, AB’nin, göç, iklim, ekonomi alanlarında küresel krizlere yanıt verme kapasitesini zayıflatabilir. 

AfD’nin politikaları, Almanya’nın NATO ve AB içindeki rolünü sorgularken faşist partilerin yükselişi, hak ve özgürlüklerin yanı sıra Batı güvenlik sistemini -hegemonyasını- de tehdit ediyor. Milliyetçi yaklaşımlar, Avrupa’nın birliğini zayıflatırken Batı karşısında, Rusya ve Çin’in manevra, etki alanını genişletiyor. Bu manzaraya ABD’de bir Trump rejimi olasılığını da ekleyince çözülmenin kaosa dönüşmesinin hızlandığını görülüyor.

“Gökkubbenin altında kaos egemen” ama bu kaosun içinde sosyalistler, aslında ne yapacaklarını pek bilemeden, bir seçenek oluşturamadan bir oraya bir buraya koşturmaya devam ediyorlar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları