Umudu yeniden yeşertmek üzerine

08 Haziran 2023 Perşembe

CHP, 28 Mayıs seçimlerini nasıl kaybettiğini açıklayamadı, şaibeli sonuçları kabullendi. Meclis’e 35 siyasal İslamcı sokan CHP lideri, biraz makyaj yapıp hiçbir şey olmamış gibi ve de çoktan haritasını kaybettiği bir yolda devam etmek istiyor. CHP’nin ve liderinin, siyasal İslamın rejimi “süreç olarak faşizm” içindeki işlevini artık, tüm açıklığıyla konuşmamız gerekiyor. 

“Durum”, bugün için, CHP’nin, liderliğinin politikaları sayesinde umutsuzdur. Türkiye’de, bugün, “süreç olarak faşizmi”, siyasal İslamın toplumu şekillendirme hamlelerini durduracak gerçek (teorik değil) bir güç yoktur. “Aman umudumuzu yitirmeyelim”, “Yerel seçimler geliyor” gibi ezgileri bir kenara koymak, bu “durumu”, içinde umudun yeşermesine olanak verecek biçimde değiştirmenin yollarını düşünmek gerekir. Çıkış olasılığı üzerinde, ancak “durumun” umutsuzluğunu (gerçeğini) en azından sezebilen düşünebilir. Bu bağlamda biri kendiliğinden, diğeri bilinçli, iki çıkış olasılığı söz konusudur.

ANİDEN BİR ‘OLAY’

Çıkış olasılıklarından biri, bir “olay”ın, “durumun” bileşenleri arasındaki güç ilişkilerinin yeğinlikler skalasını aniden değiştirmesiyle ilgilidir. Olay, “Gezi Olayı” gibi, zamanı, mekânı önceden görülemeyen, başladığında verili bilgiler sistemi, egemen bilişsel harita içinde anlaşılması zor bir gelişmedir. Bu nedenle bir gün bir “olay”ın patlak vermesine umut bağlanamaz. Ancak, var olan “durum” iç istikrarını kaybettiğinde bir “olay” olasılığının artacağını düşünmek gerekir. Bugün Türkiye’de “durumun” yakın gelecekte iç istikrarını kaybetmesini beklemek olanaklıdır. Şimdi, karşımızda, dikkatle izlenmesi, bu açıdan, her gün yeniden değerlendirilmesi, hatta hazırlıklı olunması gereken bir süreç var. “Acaba bir ‘olayın’ patlaması çabuklaştırılabilir mi” gibi bir soru da söz konusudur.

BİLİNÇ, İRADE VE ETİK

İkinci (“çabuklaştırma” tartışmasına da bağlanabilecek) çıkış olasılığı üzerinde düşünürsek, “Durumun bileşenleri arasındaki güç ilişkilerinin yeğinlikler skalası nasıl değiştirilebilir” sorusu, etik bir boyut kazanarak öne çıkar: Bu bileşenlerden hangisinin gücünün yeğinliği, belirgin bir biçimde artarsa, güçler skalası değişecektir? 

Bu eksen üzerinde düşünerek “güçler skalasına” bakınca, yeğinliği en yüksek bileşenin AKP’de temsil edilen siyasal İslam, yeğinliği en düşük bileşen de sol (sosyalistleri, LGBT, Kadın ve Yeşilleri, kapitalizm içindeki konumlarından dolayı, artık birlikte düşünmek gerekiyor) harekettir. İşçi sınıfı hareketinin yeğinliği bugün için ne yazık ki ihmal edilebilir düzeydedir. “Sınıf hareketinin” aniden güçlenmesi de zaten, daha çok ilk “çıkış olasılığı” kategorisine aittir.

Dikkatle bakınca, AKP’nin yeğinliğinin artmasının “durumun” “umutsuzluğunu” artıracağı, CHP, Kürt siyasi hareketi gibi bileşenlerin yeğinliklerini artırma kapasitelerinin kalmadığı görülebilir. Buna karşılık, sol hareket, son seçim sürecinde canlanmış “durum” içinde, genel olarak halkın, özel olarak isçi sınıfının, “ilerici” entelijensiyanın karşısında görünürlüğü artmıştır. Bu bileşen, eğer parçaları, kapitalizmin ülkedeki yeni ve özgün (siyasal İslam, neoliberalizmin iflası, sığınmacılar ve demografik dönüşüm gibi) dinamiklerine uygun, ortak bir dil ve hedefler dizini kurabilir, güçlerini sekter düşmanlıkları aşarak birleştirmeyi başarabilirlerse, yeğinliğini hızla artırabilir. Sol, bunu gerçekleştirebilirse, “durumun” içindeki güçler skalasını değiştirme olasılığı (AKP, CHP’nin düzeyine ulaşması da gerekmez), “durumun” tüm bileşenlerinden çok daha yüksektir. Etik boyut tam da bu noktada devreye giriyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları