Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Şoke Oldum, Şoke!..

06 Kasım 2013 Çarşamba

     Edward Snowden’ın açıkladığı NSA belgelerine göre ABD’nin Ulusal Güvenlik Ajansı, 35 ülke liderini, çevresindekileri, birçok ülkede vatandaşların büyük bir kısmını, dev şirketlerin çalışanlarını, yöneticilerini, akıllı telefonları, internet iletişimleri üzerinden izliyor, Google, Yahoo gibi kuruluşların hesaplarına girerek bilgi topluyormuş. Avrupa ülkelerinin liderleri, başta Alman Şansölyesi Merkel olmak üzere adeta şok geçirdiler.
     Şimdi aklınıza “Casablanca” (1942) filmindeki ünlü sahne gelmiyor mu? Yiyici polis şefi Louis (Henried), Rick’in (Bogard) gazinosunu, “ikinci bir emre kadar” kapatırken kendisine şaşkınlıkla bakan Rick’e sitem ediyor: “Rick, şoke oldum şoke! Burada kumar oynanıyormuş.” Tam o sırada bir garson gelip Louis’ye bir avuç para veriyor: “Efendim bugünkü kazancınız”...

     ‘Biz casusuz, casusluk yaparız, yerse...’
     Devletler arası ilişkiler güç, dolayısıyla egemenlik bağımlılık, rekabet ilişkileridir; dostları olmaz, çıkarları olur. Bunları biliyoruz. Devletlerin gizli örgütleri, casusları olduğunu da. Bunlar, her türlü teknolojik, kurumsal, insani (para, cinsellik, tehdit) kullanarak bilgi toplarlar. Bu nedenle muhafazakâr The Times gazetesinin yazarı Giles Whittell’in NSA’yı savunan açıklaması bana çok mantıklı geldi: “Biz casusuz casusluk yaparız, yerse...”. Peki “bu şoke oldum şoke!” saçmalığı da ne?
     Devletler arası güç ilişkilerinin ahlak, yasa, hak adalet tanımaz doğasında toplumsal ilişkilerin hakikati yatar. Eğer bu ilişkiler, halkın gözü ününde konuşulmaya başlanırsa, demokrasi, hukuk devleti, ulusal egemenlik, vatandaşlık hakları gibi kavramlara karşı güven sarsılır, iktidar ilişkilerinin hakikati, her şeyin egemen kapitalizmin iktidarının sunak taşında, devletin eliyle kurban edilebileceği ortaya çıkar.
     ABD egemen kapitalizmin devletidir; Avrupa devletleri, bir yere kadar bu iktidara ortaktır. Burada bir iktidar blokundan söz edilebilir. Ancak bu dağılmakta olan bir bloktur.
     Önce WikilLeaks, sonra da Snowden bu hakikatin hiç olmazsa bir kısmını görmemize olanak sağladı. Şimdi, ABD’de Google, Yahoo vb, Avrupa’da devletler, sanki bu oyunun parçaları, işbirlikçileri değilmiş gibi “Şoke olduk şoke” diyorlar. ABD’de yönetim de bu şoke olma karşısında şoke oluyor: “Ama bu bizim işimiz, zaten siz de bize yardım etmiyor musunuz? Bu hepimizi korumak için gerekli...” İngilizler savunuyor, Fransa söyleniyor, Rusya, Çin gülüyor. Bizimkiler gayet “Cool!” “Bizde böyle bir bilgi yok” diyorlar. Ya NSA bizimkileri dinlemiyorsa?
     Oluşmaya başlayan resimden özellikle Almanya çok şikâyetçi. ABD devletinin, Alman devletinin içine ne kadar girebilmiş olduğunu gösteriyor bu açıklamalar geçmişteki ortaklıkların bozulduğunu söylüyor, istihbarat savaşlarına ışık tutuyor. Böylece Batı merkezli dünyanın, özgür, demokratik düzen taklidi yapması biraz daha zorlaşıyor. Bu işin bir yanı.

     ‘Görünüşün’ dayanılmaz hafifliği
     Angela Merkel, NSA’nın “başka ülkelerin” vatandaşlarını dinlediğini, özeline tecavüz ettiğini öğrendiğinde aldırmamış. Uzmanlar da, “siyasiler telefonlarda özel bir şey, hele devlet sırrı konuşmamaları gerektiğini bilirler” diyorlar. Ama bir kez durum ortaya çıkınca, görünüşü kurtarmak için “şoke olmak” gerekiyor. İkinci adımda, “bu durumdan nasıl yararlanabiliriz” sorusu gündeme geliyor. Bu da işin öbür yanı; ABD’yi rahatsız eden de bu.      ABD ile ilişkileri soğuk savaş zamanında yapılandırılmış istihbarat örgütleri, şimdi bu dar ceketten kurtulmak istiyor. Bunlar, kendi dünyalarında sessiz ve derinden, ABD ile pazarlık kimi zaman da mücadele ediyorlardı. Şimdi bu pazarlıkları, hatta mücadeleyi açıkta halkın desteğiyle yürütmek, ABD ve dünya kamuoyuna dönüp “ne yapalım halkımız böyle istiyor” diyerek ABD’nin etkisini sınırlayacak yasaları çıkartmak, küreselleşmenin aşındırdığı ulus devletleri tamir etmek daha kolay.
     Bu arada ABD’nin imajının, finansal kriz, bütçe, borçlanma sınırı tıkanmaları, şimdi de “NSA skandalı” derken örnek ülkeden “dünyanın başına bela”, adeta “haydut devlet”e doğru evriminin hızlanması da söz konusu. Pazartesi gün aktardığım tartışmalar boşuna çıkmıyor!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları