Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Ortadoğu yeniden şekillenirken

07 Aralık 2020 Pazartesi

Ortadoğu jeopolitiği, Avrupa jeopolitiği ile örtüşerek şekilleniyor. Gelişmeler öncelikle İran’ı hedef alıyor; halkı Covid-19’dan kırılır ekonomisi yerlerde sürünürken, “Salgın nedeniyle ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya kalan bazı ülkelere bütçe desteği” vermekten söz edebilen AKP Türkiyesi’nin, “bölgesel hegemon” olma fantezisinin bir absürt fantezi olarak kalmaya mahkûm olduğunu da kanıtlıyor.

İran’a karşı blok...

Bu yıl, İran’ın etkisini, nükleer silah yapma kapasitesini sınırlandırma çabaları hızlandı. İran’ın bölgedeki en önemli komutanı General Süleymani ocak ayında öldürüldü. Haziranda İran’ın nükleer tesislerinden Natanz reaktöründe büyük patlamalar meydana geldi. Eylülde İran çok önemli bir Suudi rafinerisini roketlerle, IHA’larla vurdu. Kasımda, İran’ın nükleer programının “babası” olarak bilinen Fahrizade öldürüldü.

Bu, İran rejiminin nükleer silah üretme kapasitesini, halkının gözünde, “yabancı ajanların ülkeye sızmasını, suikastları engelleyemeyen” bir rejim olarak meşruiyetini zayıflatmayı amaçlayan saldırılara paralel, bölgede İran karşıtı bir blok hızla şekilleniyor.

Bu yıl, özellikle İran’ın Suudi rafinerisine yönelik saldırısından sonra, Körfez ülkelerinin İsrail ile yakınlaşma, ekonomikdiplomatik ilişkileri “normalleştirme” çabaları hızlandı. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn’in İsrail ile diplomatik temasları hızlandı. Kimi yorumculara göre, BAE’nin çabaları normalleşmenin ötesine geçmeye başladı.

Tel Aviv ile Abu Dabi arasında direkt uçuşlar 2021’de başlıyor. Kasımda, İsrail ve BAE karşılıklı vize sınırlamalarını kaldırma kararı aldı. BAE, ABD ve İsrail’in batı yakasındaki geçiş kapılarını “modernleştirme” projesinin finansal boyutuna katılıyor; geçen ay Filistin sorununu yok sayarak bir grup İsrailli yerleşimciye ev sahipliği yaptı; BAE Ticaret Bakanı, 40 kadar girişimciyle İsrail’deydi.

Bir süredir İsrail ile diplomatik ve istihbarat bağları geliştiren Suudi Arabistan’ın (Fahrizade suikastından iki hafta önce Pompeo, Netanyahu ve Muhammed bin Salman gizli bir toplantı yapmışlar) Katar’la arasındaki anlaşmazlıkları çözmeye yönelik bir süreci başlattığı da konuşuluyor. Bu alanda bir ilerleme gerçekleşirse, Suudi Arabistan Katar’a hava sahasını açarak, İran’ı önemli bir gelirden daha mahrum bırakacak. Katar yeniden Arap dünyasının içine çekilir, İran karşıtı bloka katılırsa, Türkiye’nin Katar’daki askeri üssünün geleceği üzerinde büyük bir soru işareti oluşacak.

Mısır ve BAE ise Katar’la yakınlaşma yönünde adım atmaya henüz niyetli değil. BAE, bölge jeopolitiğine salt İran’a karşı bir ittifakın ötesinde, Arap dünyasının kültürel ve siyasi geleceği, Müslüman Kardeşler’in (siyasal İslamın) tasfiyesi açısından bakıyor. Bu bağlamda, Mısır gibi BAE de Türkiye’nin bölgedeki etkisinin kırmak istiyor.

Ortadoğu’dan Doğu Akdeniz’e

BAE ve Mısır’ın Türkiye’nin etkisini kırmaya yönelik çabaları Ortadoğu jeopolitiğini Doğu Akdeniz üzerinden Avrupa jeopolitiğine bağlıyor: BAE 18 Kasım’da Yunanistan’la, bir “Stratejik Ortaklık” anlaşması imzaladı. Anlaşmanın BAE’ye, Türkiye’nin Katar’daki üssüne cevap olarak Yunanistan’da asker bulundurma olanağı sağlayacağı anlaşılıyor. Panteion Üniversitesi’nden Prof. Ifintis ve BAE Politika Merkezi’nden Ebtesam al Ketbi, Al Monitor’a verdikleri demeçlerde anlaşmanın, Türkiye’deki, siyasal İslam rejiminin yayılmacı eğilimini önlemeyi amaçladığını vurguluyorlar. Ifintis, “Washington ve Paris’in de onayı alınmıştır” diyor.

BAE, geçen hafta, Mısır, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi’nin düzenlediği deniz tatbikatına da katıldı. Yunanistan halen İsrail ile ortak bir uluslararası uçuş eğitim merkezi geliştirirken, İsrail’in resmi bir açıklama yapmadan, BAE ile aynı tatbikatlarda yer almasına da aracılık ediyor.

Kısacası Doğu Akdeniz’den Ortadoğu’ya, BAE’den Avrupa Birliği üyesi Yunanistan’a bir jeo-stratejik blok AKP Türkiyesi’ne karşı şekilleniyor. Hem de ABD’de Biden ile birlikte “Liberal emperyalist” (Liberal demokrasiyi yayma ve ABD liderliğini restore etme adına, siyasi ve askeri müdahaleye eğilimli) bir kadro (Örneğin: Sullivan, Blinken, Flournoy, Avril Haines) yönetimi devralmaya hazırlanırken.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları