Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kendiliğinden olmaz

24 Şubat 2022 Perşembe

Ekonomik kriz, toplumda etkisini göstermeye başladı. Ülkede emekçi sınıflarda belirgin bir öfke, hareketlenme var. Ancak bunun muhalefete verilecek bir desteğe kendiliğinden dönüşeceğini varsayamayız.

YİRMİ YILIN İZLERİ

Metropol Araştırma şirketinin bulguları, seçmenin oylarının Cumhur ve Millet ittifakları arasındaki dağılımının 2021 Ocak’tan 2022 Ocak’a kadar, 5.1’den 3.7 puana gerilediğini gösteriyor. Enerji mallarındaki, çarşıdaki fiyat artışlarının devreye girmesiyle birlikte bu fark daha da azalabilir. Diğer taraftan kamuoyu yoklamalarında sorulara verilen cevapların, ne oranda oya dönüşeceğini kestirmek çok zor. 20 yıl sonra aradaki farkın değişme eğiliminin bu kadar zayıf olması da seçmenin tercihlerinde bir “yapışkanlığa” işaret ediyor.

Bu “yapışkanlığı” düşünürken üç kavramdan yararlanabiliriz. Uzun süre iktidarda kalan siyasi hareketlerin, siyaset yapma tarzları, kendilerini ve dünyayı tanımlayan söylemleri, toplumun siyasi yaşamında “mümkün olanın” ve “konuşulabilenin” sınırlarını belirleyen “algısal kilitler” yaratıyor. Muhalefet hareketleri de ılımlısından radikaline, bu sınırları, bilerek ya da farkında olmadan benimseyebiliyor. İkincisi, uzun yıllar iktidarda kalan siyasi hareketler, seçmen içinde bağımlılık ilişkileri maddi ve manevi destek sağlayan güçlü bir “sosyal sermaye” oluşturuyor; seçmenin bir kısmını “taraftara” dönüştürüyor.

Bu da bizi üçüncü olarak “karizmatik lider” kavramına getiriyor. Başlangıçta desteklenen karizmatik lider zamanla seçmenin taraftarlaşan kısmının gözünde bir “özdeşleşme nesnesine” (“büyük öteki” düzeyine yükselerek) dönüşüyor.

Kısacası, muhalefetin, iktidardakini düşürebilmek için ekonomik toplumsal sıkıntıların oya dönüşmesini sağlaması, bunun için de “algısal kilitleri” açması, “özdeşleşme nesnesinin” yerini alabilecek düzeyde bir karizmatik liderliği üretebilmesi gerekiyor.

ANAHTAR ‘SOSYAL SERMAYE’

ABD’de Trump’ın oy tabanı ve Almanya’da Nazi Partisi’nin kitleselleşme süreci üzerine yapılan araştırmalar, her iki durumda da söz konusu kesimlerin güçlü bir “sosyal sermayeye” sahip olduğunu saptıyor. Her iki durumda da faşist hareket(ler) bu “sosyal sermayeden” etkin biçimde yararlanarak büyümüşler. “Sosyal sermaye”yi, “belirli bir toplumda yaşayan ve çalışan insanlar arasındaki ve toplumun etkili bir biçimde işlemesini sağlayan ilişki (çeşitli dernekler, spor kulüpleri, dini kurumlar vb. - E.Y.) ağları” olarak tanımlayabiliriz. “Sosyal sermaye”, gerek seçmenin gerekse de hareketlenen emekçi sınıfların birlikte ve belli bir yönde düşünmelerini, davranmalarını kolaylaştıracak zemini oluşturuyor. Bu bağlamda, Cumhur ve Millet ittifakları olarak tanımlanan kümelerin arasında belirgin bir eşitsizlik olduğu söylenebilir.

“Cumhur İttifakı” esas olarak Siyasal İslama dayanıyor. Siyasal İslam, camiler ve etrafındaki ekonomi, vakıflar, Kuran kursları, tarikatlar, tarikat yurtları, dernekler vb. arasındaki ilişki ağlarından oluşan güçlü bir “sosyal sermaye”ye sahip. Seçmeninin büyük kısmı bu ağlar içinde yaşıyor, seçim zamanı bu ağlar dışındaki seçmene de uzanabiliyor. Cumhur İttifakı’nın artık bir özdeşleşme nesnesine dönüşmüş karizmatik lideri var. Millet İttifakı, her iki alanda da Cumhur İttifakı’nın çok gerisinde.

İşçi hareketinde görülen artış, orta sınıfların yükselmeye başlayan öfkesi, bu farkın kapanmasına yardımcı olabilir. Bunun için bu hareketliliğin ve öfkenin ortak bir kanala akmasını sağlamak gerekiyor. Öyleyse, Millet İttifakı’nın, bu işçi hareketlerinde ve orta sınıfın yaşam alanlarında yaygın ve etkin biçimde var olabilmesi, “yerinde” ve “zamanında” bir diyalog-dayanışma alanı yaratmayı başarması gerekiyor. Dernek ve kitle içinde çalışma deneyimi zengin olan “sol”un, bu bağlamda hem kendi hareketini inşa etmek hem de Cumhur İttifakı’nın sosyal sermayesini zayıflatmak için, “sosyal sermaye”yi oluşturan alanın içinde kendine kalıcı bir yer açacak biçimde aktif olması gerekiyor.

Metropoll Araştırma şirketinin açıkladığı ve ocak ayında 28 ilde yapılan “Türkiye’nin Nabzı” araştırmasına katılan seçmenlerin yüzde 43.7’si “Hangi ittifaka yakınsınız” sorusuna Millet İttifakı, yüzde 40’ı ise Cumhur İttifakı yanıtını verdi. Bu oran, aynı anketin Ocak 2021’deki sonuçlarına göre, yüzde 42.4 Millet İttifakı, yüzde 36.9 ise Cumhur İttifakı’ydı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump! Nasıl yani? (2) 14 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları