Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Fransa da bir yol ayrımında

11 Nisan 2022 Pazartesi

Fransa’da pazar günü başlayan başkanlık seçimleri yalnızca, ülke için değil Avrupa Birliği için de bir dönüm noktası olabilir. 

MACRON KAZANSA BİLE...

Seçmen tercihlerini araştıran kamuoyu yoklamaları Macron’un ikinci turda kazanacağını söylüyor. Ancak, Macron kazansa bile Fransa’da siyasi ortamın 2017 seçimlerinden bu yana çok değiştiği, belirgin biçimde sağa kaydığı görülüyor. 

Birincisi, 2017’de çökmeye başlayan Sosyalist Parti içinden çıkıp “merkezin” (aslında neoliberal) adayı olarak başkan seçilen Macron, aradan geçen dönemde, Fransa’da yeni faşizmin etkin biçimde yürüttüğü kültür savaşlarının basıncıyla giderek sağa kaydı. Şimdi geldiği noktada Macron, yeni faşizmin “ensauvagement” (uygarlıktan barbarlığa düşme) gibi göçmenlerle suç ve güvenlik sorunları arasında ilişki kuran gizli-ırkçı kavramını kullanabiliyor. Kimi yorumcular da artık, Macron için merkez değil “merkez sağ” kavramının daha uygun olacağını düşünüyorlar. 

Macron’u sağa iten basıncın geleneksel merkez sağ, Gaullist (Cumhuriyetçiler) hareketin adayı Pecresse’i etkilemesi de doğal. Pecresse, yeni faşizmin propagandasının en önemli dayanağı olan “büyük yer değiştirme” (beyaz Hıristiyanların yerine, siyah/kahverengi derili Müslümanlar geliyor) kavramını rahatlıkla kullanabiliyor.

İkincisi, büyük sermaye Macron’u desteklemeye devam ediyor olsa bile gözlemcilere göre, kimi milyarder işadamları, yeni faşizmi besleyen kültürel siyasi ortamı yeniden üreten sosyal medya, basın ve TV kanallarına “ilgi göstermeye” başlamışlar. Bu medya ortamından çıkan ve ırkçı, Müslüman, göçmen düşmanı görüşleri açıkça savunan Zemmur’un hızlı yükselişi, Le Monde’un bir yorumuna göre, Marine Le Pen’in partisini Ulusal Birlik’in ılımlı bir imaj sunmasını kolaylaştırıyor. Marine Le Pen’in yeğeni Marion Maréchal Le Pen’in Zemmur’un partisine katılmış olması da bu dinamiğin doğası hakkında bir fikir veriyor.

Üçüncüsü, Fransa’da, yeni faşizm, kültür savaşlarında, özellikle de bu seçimlere giderken “Woke” kavramı üzerinde odaklandı. “Woke” kavramını, Trump yanlıları, ırkçı, cinsiyetçi, dinci ve iklim krizini inkâr eden söylemlerine karşı solun geliştirdiği eleştirel dili hedef almak için geliştirmişti. Şimdi Fransa’da yeni faşizm sosyal, haklar, sosyal adalet için ve ırkçılığa karşı mücadeleyi “Wokism” olarak niteleyip hedef alıyor, aşağılayarak, alay ederek susturmaya çalışıyor. Bu ortamda, solun kültür savaşlarında karşı saldırıya geçmek yerine savunmaya çekiliyor, adeta kendi “aşırılıklarından arınmaya” çalışıyor olması da yeni faşizmin işini kolaylaştırıyor.

II. TUR İKİ AÇIDAN ÖNEMLİ

Birincisi, başkan II. turda belli olacak. Tüm kamuoyu yoklamaları Macron’u işaret ediyor. Ancak 2017’den farklı olarak Le Pen ile Macron arasındaki fark hızla azalıyor, daha şimdiden beş puan (27/25). Eğer Macron kazanırken bu fark iki - üç puana düşerse, en kötüsü, çok düşük olması beklenen katılımdan dolayı bir “kaza” olur da Le Pen kazanırsa, Fransa’da faşizm süreci yeni bir ivme kazanır. 

LePen’in arkasından, altı puan farkla, Baş Eğmeyen Fransa hareketinin lideri sosyalist Melanchon geliyor. Fransa’da sol dağınık ve çok zayıf. Buna karşın, ufak bir destek ile Melanchon’u ikinci tura taşıması söz konusu olabilir. Bu durumda, iki şey olacaktır. Birincisi, siyasi tartışma, ekonomi, iklim krizi, dış politikada tutum gibi Melanchon’un özellikle üzerinde durduğu konular üzerinde odaklanacak, kültür savaşlarını arka plana atarak faşizmin söyleminin etkisini kıracaktır.

İkincisi, bu durumda, yeni faşizmin gelişme süreci büyük bir sarsıntı geçirirken sol, haziran meclis seçimlerine bu moralle girerek başarılı olabilir, orta dönemde toparlanarak yeniden güçlenmek için bir fırsat yakalayabilir. Kimi gözlemcilerin anımsattığı gibi, Fransa’da yeni faşizmin yükselme süreci, 2002 seçimlerinde Le Pen’in ikinci tura kalmayı başarmasının getirdiği özgüven ile başlamıştı.

“Organik Fransa”yı yeniden inşa etmek isteyen, “siyasetin yasadan önce geldiğine” inanan Le Pen, eğer kazanırsa, anayasa mahkemesinin yetkilerini sınırlayan bir yasayı halkoyuna sunacak. Başarılı olursa, anayasa mahkemesi artık halkoylamalarının sonuçlarını sorgulayamayacak! Böylece halk oylamalarıyla devleti faşistleştirmenin yolu açılacak. Fransa gerçekten çok önemli bir yol ayrımında… 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları