Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Faşizm ile kaos arasında

22 Temmuz 2024 Pazartesi

ABD ikili bir yol ayrımında. Yollardan biri, Trump ve Vance’ın seçimleri kazanmasıyla “süreç olarak faşizmin” devleti dönüştürmeye başlamasına açılıyor. Öbür yol, Demokrat Parti’nin adayının seçimleri kazanma olasılığı ile ilgili. Bu durumda, Trump ve Vance arkasında birleşmiş GOP, faşist hareket seçim sonuçlarını kabul etmeyecek. Bu yol, bir siyasi hatta toplumsal bir kaosa açılıyor. 

BİRLEŞİKLER VE DAĞINIKLAR

GOP’un, karizmatik Trump ile entelektüel alet çantası zengin Vance’in arkasında birleştiği, dahası bu birliğin ataerkil ideoloji ve Hıristiyan milliyetçiliği zemininde (Tanrı, aile, cemaat, vatan) Latin Amerika kökenli Katolik göçmen seçmeni ve dini duyarlılıkları güçlü siyah erkekleri de kendine çekmekte olduğu görülüyor. 

Demokratik Parti’nin başkan adayı henüz kesinleşemedi. Biden’in bu hafta sonu çekileceğine ilişkin kimi söylentiler henüz gerçekleşmedi. Biden çekilse bile sonrası belirsiz. İlk bakışta, başkan yardımcısı Kamala Harris ideal (siyah, kadın, kocası Yahudi) bir aday. Ancak birçok gözlemci Harris’in Latin Amerikalı seçmenin ve siyah Hıristiyan ataerkil kültürün erkeklerinin kabul etmeyeceğini iddia ediyor. 

GOP seçmeni siyasi eğilimleri ve ideolojik yapıları açısından oldukça homojen bir küme oluşturuyor. Demokratlar ise hem siyasi eğilimleri hem de ideolojik özellikleri açısından dağınık, çok parçalı bir görüntü sunuyorlar. Demokratların nasıl bir sosyal ekonomik ve jeopolitik programı önerdiği belli değil. Buna karşılık, Vance’ın GOP Ulusal Kongresi’nde yaptığı konuşma, işçi sınıfının ekonomik, örgütsel duyarlıklarını, sınıf nefretini, kültürel kaygılarını, korkularını da dile getiriyor, Hristiyanlık ve milliyetçilik üzerinden kapsayıcı bir kültür, yeniden yapılanma vaat ediyordu.

VANCE’IN VAATLERİ

Vance’in yoksul, beyaz bir işçi sınıfı çevresinden geldiği doğru, bunu anlatan kitabının içeriğinin otantik olduğu da. Ancak sonraki yaşamı bir tuhaf! Vance Irak’ta ordunun halkla ilişkiler bölümünde askerlik yapmış. Dönünce Yale Üniversitesi Hukuk Bölümü’nden diploma almış. Bu noktadan sonra bugüne kadar Vance hep faşist eğilimli, “gay”, teknoloji milyarderi Peter Thiel’in kanatları altında yaşamış: İlk iki işini Thiel ayarlamış. Kurduğu iki şirketi ve sonra senatör adaylığı kampanyasını Thiel finanse etmiş. Önceleri Trump için “Amerikan Hitleri”, gibi ifadeler kullanan Vance’ı Thiel elinden tutup Trump’a götürmüş. Trump destekleyini alan Vance senatör seçildi. Geçtiğimiz haftalarda Thiel’in yakın dostu Elon Musk Trump’ı aramış, başkan yardımcısı olarak Vance’ı önermiş. Konuşmanın ardından da Trump’ı destekleyen kampanyaya 45 milyon dolar transfer etmiş. Vance’ın yaşamı boyunca bir bukalemundan daha çabuk renk değiştirdiği anlaşılıyor. 

Vance konuşmasına, yaşamının işçi sınıfı köklerini özetleyerek “Washington’daki egemen sınıfın unuttuğu yerden geliyorum” diyerek başladı. “Benimki gibi küçük kasabalarda, ülkemizin diğer eyaletlerinde işler denizaşırı ülkelere ve çocuklarımız savaşa gönderildi”...“Ülkemiz ucuz Çin malları, ucuz yabancı işgücü ve etkisi gelecek on yıllarda duyulacak ölümcül Çin fentanili akınına uğradı”. “Irak’tan Afganistan’a, mali krizden büyük durgunluğa, açık sınırlardan, durgunlaşan ücretlere kadar bu ülkeyi yönetenler başarısız oldular. Ta ki Donald J. Trump adında bir adam ortaya çıkana kadar.”...“Bizim, büyük şirketlerin cebinde olmayan, sendikalı ya da sendikasız çalışanlara hesap veren bir lidere ihtiyacımız var” diyerek devam etti: “Wall Street baronları ekonomiyi çökertti, Amerikalı inşaatçılar iflas etti. Ve sonra Demokratlar bu ülkeyi milyonlarca yasadışı yabancıyla doldurdu.” Vance’ın dünya görüşü üreten düşünce kuruluşlarından American Compas’ın baş ekonomisti Oren Cass’a göre, o konuşmada “serbest piyasa”, “vergi indirimi”, “devleti küçültmek”, “sendika düşmanlığı” gibi temalar yoktu. Vance, “Finansa değil sanayiye vurgu yaptı”. 

Vance’in Hıristiyan milliyetçiliğini, kürtajı yasaklama niyetini, yabancı, özellikle Müslüman fobisini, seri yalanlarını, teknoloji baronlarıyla bağlarını saymazsak çok güzel bir konuşmaydı; Mussolini’nin 1921’de yayımladığı “Faşist Manifesto” gibi.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları