Dünya ekonomisinde yeni bir yol ayrımına doğru

08 Şubat 2016 Pazartesi

Mali krizin 8. “kalıcı durgunluk” durumunun 7. yılında, ekonomi yorumcuları arasında, egemen ekonomik büyüme (kriz yönetme-E.Y.) modelini sorgulayanların sayısı artıyor. Dünyanın en büyük yatırım bankalarından Goldman Sachs’ın bir araştırması “kapitalizmin işleyişi (verimliliği) üzerine köklü sorular sormaya başlayabileceklerini” söylüyor.

Yeni bir resesyon olasılığı ararken
Cuma günü açıklanan İstihdam Raporu, ABD ekonomisinin ocak ayında, beklenenden 40 bin daha az, 150 bin civarı yeni iş yaratabildiğini gösteriyordu. S&P 500 indeksi açıklamanın ardından 1900’ün altında geri döndü. Nasdaq yüzde 3.25 değer kaybetti.
Ocak ayı, mali piyasalar açısından çok kötü bir başlangıç olurken, ABD imalat sanayiinin resesyona girdiğinden söz ediliyordu. Son istihdam verileri Fed’in faiz artırımının bir hata olduğunu, ABD ekonomisinin yeniden sıfıra yakın faiz oranlarına dönme olasılığının arttığını düşündürüyor. The Economist, geçen yılın son sayısında, “Eğer Amerika yine sıfır faiz oranlarına doğru sürüklenmeye başlarsa, gelecek on yıl boyunca dünya ekonomisinin geleceği belirsiz ve kaygı verici olacaktır” diyordu.
Bloomberg’de Mark Gilbert, İngiltere Merkez Bankası Başkanı Carney’in, faizleri artırmayacağını açıklarken vurguladığı “acımasız küresel ortam, mali piyasalarda yatışmayan sarsıntılara” işaretle küresel etkenlerin Fed’i geri adım atmaya zorlayacağını savunuyor.
Gerçekten de, “ABD’de göstergeler, 2009’dan bu yana en korkutucu resesyona işaret ediyor”... “piyasalarda da resesyon korkusu hızla ön sıraya yükselmeye başlıyor” (John Auters, Financial Times). Hafta sonuna doğru gelen veriler, Avrupa’da da ekonomik durumun daha da kötüleşerek piyasalardaki sarsıntıları güçlendirdiğini gösteriyor (Bloomberg 05/02). Bu sırada, Çin ekonomisinin büyüme hızı düşmeye devam ederken, 30 trilyon dolarlık mali sektöründe 5 trilyon dolara ulaşan batık kredilerin bir mali kriz olasılığını artırdığı konuşuluyordu (The New York Times 03/02). Financial Times’ın aktardığına göre, Yükselen Piyasalar sermaye girişi de durmuş.

Bu böyle gitmez...
Mali krizden sekiz yıl sonra hâlâ toparlanamayan dünya ekonomisi yeniden kötüleşmeye başlayınca, sıfır faiz oranlarının, parasal genişleme enstrümanlarının etkisizliği yeni bir mali krizin, geçen hafta değindiğim “isyan kokusu” ortamında yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda yıkıcı toplumsal etkiler yapacağını düşündürüyor.
Financial Times’dan Martin Wolf gibi kimi yorumcular, gelecek resesyona hazırlanmak gerekir diyorlar, ama enflasyon hedefini değiştirmek, negatif faizler, daha güçlü bir parasal genişleme gibi zaten denenmiş, tükenmiş araçlardan öte bir şey öneremiyor.
El-Erian’ın Project Syndicat’daki yaklaşımı bence en akla yakın olanı. Erian, 2009’da Pimco CEO’su iken, “yeni normal” kavramını yarattıklarında, Batı ekonomilerinin “yanlış bir büyüme modeli uyguladığını” vurguluyordu. El-Erian, şimdi önümüzdeki üç yıl içinde dünya ekonomisinin yeni bir yol ayrımına geleceğini ileri sürüyor; bu yol ayrımında, daha çok altyapı yatırımlarına, işçilerin yeni vasıflarla donatılmasına yönelik programlar gerektiğini savunuyor; daha önce de sağlık, eğitim alanlarına yapılacak yatırımların önemini vurgulamıştı.
Erian, bu yol ayrımının merkez bankaları uygulamalarından ziyade etkin maliye politikalarına, aşırı borçlulara yardıma, uluslararası eşgüdüme dayanan daha kapsayıcı, gelir eşitsizliklerini azaltıcı ekonomik büyümeye yönelik yapısal reformlar için fırsat yaratabileceğini vurguluyor.
CHP’nin ekonomi kurmayları belli ki bu tartışmalardan habersizler. Hâlâ “Merkez Bankası bağımsızlığı”, “enflasyonla mücadele” gibi mali piyasaların neoliberal takıntılarıyla uğraşıyorlar. Bu takıntıların, ekonomik büyümeye, istihdama, gelir dağılımını düzeltmeye değil, tüketimi kısmak, yoksulluğu artırmak pahasına mali istikrar aramaya hizmet ettiğinin de farkında değiller...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları