Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Cihatçı Con’, Yapay Zekâ, SETI

04 Mart 2015 Çarşamba

Bir sorunun cevabını bulduğunuzda karşınıza yeni, daha zor sorular çıkabiliyor. Tutsakların boğazlarını kesmeden önce Londra aksanlı bir İngilizceyle attığı nutukları televizyonlarda izlediğimiz “Cihatçı Con”un gerçek kimliği belli olunca ortaya daha zor sorular çıktı.

‘Kökündeki sorun’..
Batı’da cihatçı teröre karşı savaşta iki yaklaşım egemen: “Bu savaşı onları öldürerek kazanamayız. Bu insanların, bu gruplara katılmasına yol açan nedenlerin köküne inmeliyiz.Ülkelere yönetimlerini geliştirmeleri, ekonomilerini inşa ederek bu gençlere iş olanakları yaratmaları konusunda yardım edebiliriz... Gençler yoksullaşıyorsa, geleceğe yönelik bir umutları yoksa, yolsuzluklar her gün bu insanları aşağılıyorsa, kaygılarını yansıtacak kanallardan yoksunsalar öfke ve nefret gelişir. Gençlerin eğitimi yoksa, komplo teorilerine ve radikal düşüncelere daha açık olurlar.” Muhafazakârlar (neo-con) ise “Bu kökünde bir neden arama anlayışı yanlış. Bunlar aslında uygarlığımıza düşman, bunları öldürmekten başka çare yok” diyor.
Cihatçı Con, Muhammed Emzavi adında, Westminster Üniversitesi bilgisayar bölümünden diplomalı, Batı Londra’nın orta sınıf karakterli bir bölgesinde yetişmiş bir genç adam. Yoksul bir aileden gelmiyor, yolsuzluklarla sarsılan, kaygılarını yansıtma kanalları kapalı bir ülkede yaşamıyor ama, gidip IŞİD’e katıldı. “Neo-Con” / muhafazakâr yaklaşım gerçeğe daha yakın galiba.
“Ülkelere, ekonomilerini inşa ederek bu gençlere iş olanakları yaratmaları konusunda yardım edebiliriz” ifadesi daha fazla kapitalizm anlamına geliyor? En gelişmiş kapitalizm Batı’da. Emzavi gibilere iş olanakları da var ama bunlar yine de cihada katılmaya gidiyorlar. Bu en ileri kapitalizm de zaten derin bir kriz içinde, üç beş bankayı kurtarmak için insanları açlığa mahkûm etmekte bir sakınca görmüyor. Bu kapitalizm gezegeni de öldürüyor: Neo-liberalizmin egemen olduğu son otuz yılda, dünyanın iklimi, her ay tarihsel bir sıcaklık rekoru kırmış (Spiegel, 26/02/15).
Gerçekten de yolun sonuna gelmiş, değişmezse, insanlarıyla birlikte yok olacak bir uygarlıkta yaşıyoruz. “Amma abarttın şimdi. Bilim ve teknoloji...” diye başladığınız duyar gibi oluyorum ama bilim çevrelerinde, bilimin hızlanarak geliştiği alanlarda bile insanlığın sonuna, türü yok etme olasılığını gündeme getiren risklere ilişkin tartışmalar giderek hızlanıyor.
Örneğin Google’ın geliştirdiği bir yapay zekâ, geçen hafta, hiçbir ön bilgi verilmeden önüne konan “space invaders” gibi Atari oyunlarını, daha önce düşünülmemiş çözümler de geliştirerek oynamayı öğrenmiş. Kendi kendine karar verecek “otonom” savaş robotları üretime girerken, getirdikleri riskler üzerine sempozyumlar düzenleniyor. Yapay zekânın artış hızını, alacağı biçimleri önceden görmek giderek zorlaşıyor. Stephen Hawking ve çok sayıda bilim insanı “yapay zekâ”nın risklerinin araştırılması için ortak imzalı bir bildiri yayımladı. Hawking “düşünen makinelerin varlığımızı tehdit ettiğini, tam bir yapay zekânın insanlığın sonu olabileceğini” düşünüyor.
Geçen hafta tartışılan bir konu da SETI’nin (Dünya dışında akıllı canlı arama projesi) pasif dinlemeden öte, uzaya, Dünya benzeri gezegenlere doğru güçlü bir sinyal gönderme-ye hazırlanmasıydı olmasıydı. Birincisi, SETI, “varlığımızı haber verme” gibi tüm dünyada yaşayanları ilgilendiren bir konuda bu hakkı nereden buluyor? İkincisi, yine Hawking’in uyardığı gibi gelişme düzeyleri farklı uygarlıklar karşılaştıklarında, sonuç az gelişmiş olan için iyi olmuyor. Bu mesajın gönderilmesine karşı çıkan bilim insanları geçen hafta bir imza kampanyası başlatmışlar.
Bu uygarlık, üretici güçleri en hızlı geliştir-meye devam ettiği alanlarda bile, yok olma korkusu yaşıyor. Geleceğe ilişkin heyecan, umut veren bir “anlam” üretemiyor; siyasette, ekonomide var olanı tekrarlamaktan öte bir önerisi yok.
Bu dünyanın uygarlığı bir anlam üretmiyorsa, “anlamı”, bunu yıkarak, yaşamı feda ederek “yaşamın ötesinde” arayan bir perspektif, gençlere bir kimlik, amaç sunabiliyor. Gerçek çözüm ise hâlâ, yaşamı feda etmeden, yaşamın içinde; ama bu uygarlığın ötesinde, bir başka yaşam tasarlamakta yatıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları