Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bu kez farklı, ama daha iyi değil

28 Ocak 2019 Pazartesi

Goldman Sachs da 2018 yılında dünya ekonomisinin belirgin bir biçimde momentum kaybettiğini düşünüyor. Financial Times’a göre de “Davos’ta karamsar bir hava” varmış..
Kaygılar boşuna değil: Dünya ekonomisi yine bir daralma dönemine giriyor ve bu daralma 2007 mali krizini izleyen “büyük resesyondan” oldukça farklı yaşanacak. IMF de zaten “dünya bu yeni daralma dönemine hazır değil” diyor.

Bu kez lokomotif yok
Geçen yılın son haftalarında borsalarda yaşanan sert dalgalanmalar, dikkatleri yeni bir resesyon olasılığı üzerinde yoğunlaştırdı. Avrupa, en önemlisi Almanya ekonomisi yavaşlıyor. Der Spiegel, Alman iş çevreleri için, “yeni bir resesyona hazırlanmaya başladılar” diyor.
ABD ekonomisi de hız kesiyor. Duke Üniversitesi’nin bir araştırmasına göre, katılan ekonomistlerin yüzde 50’si 2019’da, yüzde 85’i de 2020’de bir resesyon bekliyormuş. Wall Street Journal’ın aktardığına göre Apple’ın Çin pazarında yaşadığı sıkıntılar bir yana, en büyük şirketler kârlılık beklentilerini düşürmeye başlamışlar. Fortune 500 listesindekiler kârlılık beklentilerini, eylülden bu yana yüzde 17’den yüzde 11’e çekmişler.
Bir küresel resesyon olasılığı açısından, Çin ekonomisinin büyüme hızı kritik öneme sahip. Son veriler Çin’de ekonomik büyümenin 6.5 ile 1990’dan bu yana en düşük düzeye indiğini gösteriyor. Ancak Çin’de tüketici talebinin gerileme hızına ve Renmin Üniversitesi’nden Prof. Xiang Songzuo’nun ortalığı karıştıran açıklamasına bakılırsa, gerileme daha derin. Financial Times’ın Songzuo’dan aktardığına göre, “gizli bir hükümet araştırma grubunun bulguları gerçek büyüme hızının yüzde 1.67 dolayında olduğunu gösteriyormuş”. Songzuo’nun bu açıklaması, hükümet kaldırana kadar, YouTube’de 1.2 milyon kez izlenmiş.
Mali krizi izleyen, “büyük resesyon” başladığında dünya ekonomisinde 5 büyükler, Çin ve yükselmekte olan piyasaların ekonomik tempoları arasında bir senkronizasyon yoktu. Çin’in ekonomik büyüme hızı, yükselen piyasalardaki canlılık, yatırım olanakları dünya ekonomisini peşinden sürüklemiş, bir depresyonu önlemişti.
Bu kez 5 büyükler ve Çin arasında bir senkronizasyon oluşmuş gibi görünüyor. Yükselen piyasaların da dünya ekonomisini peşinden sürükleme kapasitesi yok; zaten birçoğu bu durgunluğa çok olumsuz koşullarda giriyor.
Bir diğer farklılık da, merkez bankalarının bilançolarına, kamu borçlarına, New York Times’da Samuelson’un dikkat çektiği gibi, mali krize, “büyük resesyona” rağmen artmaya devam etmiş olan özel sektör ve hane halkı borçlarına ilişkin. Hem merkez bankalarının hem de özel sektörün manevra alan çok kısıtlı. Bir ekonomik daralma hızla yeni bir borç krizine yol açabilir.
Gerçekten de IMF Başkan Yardımcısı David Lipton, American Economic Assocation’ın yıllık toplantısındaki konuşmasında, “bu kez, son krizde olduğumuzdan çok daha az hazırlıklıyız” diyordu (Financial Times, 06/01/2019).

Siyasi iklim de farklı
Davos risk raporunun vurguladığı gibi, “Küresel riskler yoğunlaşıyor, ancak bu riskleri göğüsleyebilecek bir kolektif irade ortada yok, onun yerine bölünmeler artıyor”.
2018 sonunda gördüğümüz gibi, ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşının sertleşmesi durumunda, mali piyasaların büyük sarsıntılar yaşama olasılığı yüksek.
Sonra, Almanya’da Merkel sonrasına geçiş sürecinin, Avrupa’da AB’ye karşı popülist akımların Avrupa Parlamentosu seçimlerine eşgüdüm içinde hazırlanmalarının, Fransa’da dinmeyen protesto eylemlerinin, İtalyan hükümetinin ekonomik ve sosyal politikalarının getirdiği belirsizlikler de var. Venezüella’daki gelişmelerin gerek petrol piyasalarında gerekse de büyük güçler arası dengelerde yapacağı etkileri kestirmek zor. Bu kez siyasi koşullar, 2008 öncesine kıyasla krizi yönetmeyi zorlaştıracak yönde şekilleniyor.
Mali kriz başladığında, Türkiye’de siyasal İslam iktidarını henüz pekiştirmemişti; dışardan bakanlar bir siyasi istikrar izlenimi ediniyorlardı. Türkiye, merkezden kaçan sermayeden bu izlenime dayanarak yararlandı; ekonomik büyümesini finanse edebildi. Bu kez, dışardan bakanların hem ekonomik hem de siyasi açından edindiği izlenim farklı.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları