Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
AKP üzerine spekülatif düşünceler
AKP ve liderliğine yönelik parti ve hareket içinden gelen eleştirilerin tonunda 31 Mart belediye seçimlerinden sonra Davutoğlu gibi “ağır topların” da katılımıyla bir yükselme var. Kimileri, adeta “hareket” içinde bir “iç savaş”ın başlamasını, AKP’nin bölünmesini, hatta yeni bir partinin doğmasını bekliyorlar. Bunların hepsi olabilir, ama sonunda bu hareketin içinden çıkacak şeyin, ülkeye demokrasi, özgürlük getirebileceğini düşünmek, siyasal İslamı desteklemeye devam etmek isteyenleri rahatlatacak bir fantezi olmaktan öteye gidemeyecektir.
‘Fabrika ayarları’…
Davutoğlu’nun ilgi çeken açıklaması kapsamlı eleştiriler içeriyor. Hatta bu “derin” metni, “Koçi Bey Risalesi’ne” benzetenler, “manifesto” anlamı yükleyenler de var. Ancak, içindeki “2013 yılında Gezi olayları ile başlayan … çukur eylemleri ile tehlikeli boyutlara ulaşan”… ya da “23 Temmuz 2015’te PKK, DAEŞ ve DHKPC’ye karşı, 17-25 Aralık 2013’teki komplolar ve 15 Temmuz 2016’daki hain darbe teşebbüsünden sonra da FETÖ’ye karşı başlattığımız haklı mücadele ara vermeksizin sürmelidir” gibi ifadelere bakınca, tüm “kapsamlı eleştirilerin”, siyasal İslamın hegemonya sürecinin tıkandığı noktada, “kokteyl terör”, “tüm dünya bize karşı”, formülleri ile egemen kılınmaya çalışılan söylemin içinde dile getirildiği görülüyor.
Davutoğlu’nun metninde, kendi döneminde yaşanan, “Suriye iç savaşı”, “Rus uçağı olayı” gibi fiyaskolara ilişkin herhangi bir özeleştiri, “temmuzdan - kasım seçimlerine” giderken yaşanan kaosa ilişkin herhangi bir açıklama çabasına da rastlanmıyor.
Bu ve benzeri eleştirileri, AKP’nin “fabrika ayarlarına dönmek arzusu” gibi sunma çabaları da tam anlamıyla bir saçmalık. Birincisi böyle bir “asr-ı saadet” dönemi gerçekte hiç yaşanmadı. İkincisi, hiçbir siyasi hareket hegemonyasını inşa etmeye başladığı noktaya asla geri dönemez.
Popülist hareket oligarşi doğurdu
Kısacası, irili ufaklı sesin yanı sıra, siyasal İslamın Davutoğlu, Dilipak, Taşgetiren gibi isimlerinin AKP liderliğine ve çevresine yönelttikleri eleştirilere, yakından bakınca, bu eleştirilerin, aslında “projeyi” hedef almadığı, sürecin geldiği noktada hareketin, otonomi kazanma eğilimi sergileyen bir dar grup yönetimi, bir oligarşi yaratmış olmasının getirdiği sıkıntılardan kaynaklandığı görülüyor.
Eleştirileri dile getirenlere bakılırsa, liderlik etrafında dar bir kadro oluşmuş, işleri o yürütüyor, kendi çıkarlarını hareketin genel çıkarlarının önüne koyuyor, kimseye danışmıyor, bildiğini okuyor, çok tüketiyor, aşırı bir zenginlik, dekadans resmi sergiliyor. Diğer bir deyişle bu oligarşinin çıkarlarıyla hareketin çıkarları ayrışmaya, dili farklılaşmaya başlıyor. Hareket ile liderliği arasındaki temsil ilişkisi zayıflıyor. Bunun sonucu hareketin topluma kendini sunuş hikâyesi, popülist söylemi ve görüntüsü istikrarını kaybediyor, bu da hareketle etrafındaki destek sınıfları arasındaki bağları zayıflatıyor.
İşin aslına bakılırsa, siyasal İslamın popülist hareketi daha başından bir seçkinler grubu, “olşigarşi” tarafından yönetiliyordu. Erdoğan bu oligarşi içinde bir primus inter pares (eşitler arasında birinci) konumundaydı. Zamanla iktidar blokunun sınırları ve içeriği değişirken, Erdoğan güç biriktirmeye, Reis konumuna yükselmeye başladı. Bu süreçte, “kurucu liderler teker teker tasfiye edildi”, liderlik Erdoğan etrafında “Bir”leşti.
Ekonomik ve siyasi krizler üst üste gelirken, liderliğin ve çevresinin bu krizleri yönetmedeki yetersizliği, dağıtılacak ekonomik pasta ve siyasi gücün küçülmesi, “oligarşiden” dışlananların seslerinin yükselmeye başlamasına yol açtı.
Bütün popülist hareketler her zaman, kendini hareketin yerine ikame etmeye hazır seçkinci bir liderliği içerir. İkincisi sermaye ilişkisi, içine çektiği sınıfları dönüştürür.
Siyasal İslamın egemen sınıfının, İslamcı entelijansiyanın, toplumsal ekonomik artığın ve iktidarın hareket içinde dağılımını düzenleyen kesimi, zamanla kapitalist sınıfa dönüşürken, liderliğin de sınırları daralıyor, hareket içindeki sınıf çelişkileri giderek öne çıkıyor.
Hem AKP hem de Türkiye çok çalkantılı bir döneme girdi.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan belayı satın aldı
- Kılıçdaroğlu'na 'Meral Akşener' yanıtı
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- 'Hadi gelin kapatın!'
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Yeni dönem başlıyor: Taksi, otobüs, dolmuş...
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Al Nassr'dan Talisca açıklaması!
- Bir sonraki ve en büyük ekonomik patlama...
- Yetki kısıtlayan teklif komisyondan geçti