Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

3011'den Bir Tarihçi

02 Mayıs 2011 Pazartesi
\n

\n\n\n

Devlet Sonrası Uygarlıkların Karşılaştırmalı Tarihleri Üzerine Gezegenler Arası Çalışma Grubunun 3011 Yılı Sempozyumunda benim de bir sunuş yapmam gerekince, dünya tarihinde (uzmanlık alanım antik uygarlıklar, özellikle Kapitalizmdir) devlet sonrası uygarlığa geçişi hazırlayan büyük yıkım ve yenilenmebaşlamadan önce yaşananlar üzerinde durmaya karar verdim. Sunuşumda Batı Bloku ile Asya Bloku arasında yoğunlaşan kaynak savaşları sırasında çöken Sünni Arap İmparatorluğunun doğuşu üzerinde özellikle durmayı düşünüyorum.

\n

\n

‘Büyük isyan’, \t\tbeklenmedik sonuç

\n

\n

Sanırım sunuşuma 2010 yılı sonunda Kuzey Afrikadan yükselen büyük Arap İsyanıyla başlayacağım. Demokrasi talebiyle 1848 devrimlerini, Tahrir Meydanı gibi, 1871 Komününün yaşam alanlarını anımsatan bu dalga, hızla tüm Arap Dünyasını sardı. O zamana kadar kültürel bir yakıştırma olan Arap Dünyasını, yeni iletişim teknolojilerinin de katkısıyla fiilen yarattı.

\n

Bu dalgayla başlayan devrim sürecinin gündeme getirdiği kopuşolasılığı tüm dünyadaDevlet Sonrası Toplumprojesi üzerinde çalışan akımları, heyecanlandırdı, umutlandırdı. Aynı anda, zamanın gerilemekte olan ABD ve AB emperyalizmi, kendi ülkelerinde de özellikle dönemin ücretli köleleri (o zamanlar insanlar yaşayabilmek için enerjilerini ücret karşılığında satmak zorundaydılar) arasında büyük ilgi uyandıran bu dalgayı yönlendirmek, nihayet söndürmek için sürece katıldı.

\n

Bu dalganın başladığı ülkelerde ücretli kölelerinürettiği değerlere el koyarak büyük servetler (bu garip kavramı burada açıklayamayacağım, isterseniz Büyük Antropolojik Sözlüke bakabilirsiniz) oluşturan grupların da kendi açılarından bu halkayaklanmalarını söndürmek için kimi ülkelerdeeski rejimleuzlaşma yolları aramaya, kimi ülkelerde liderliği ele geçirmeye başladıkları görülüyordu. Bu gözlemleri aktaran kaynaklar bunların hemen her ülkede Müslüman Kardeşler (MK) olarak anılan dini hareket/parti karışımı (Bkz. B.A. Sözlük) yapılanmalarda örgütlendiklerine de dikkat çekiyorlar. Emperyalizmin müdahaleleri MKnin sınıf refleksleri, devrimci dalgayı oluşturanların siyasi programlar, zamana uygun örgütlenmeler oluşturmaktaki başarısızlıklarıyla birleşince devrimler beklenmedik sonuçlara yol açmaya başladılar. Devlet sonrasıtopluma açılan bir süreci doğrudan başlatamasa bile, bu dalganın dersleri, büyük yıkımda patlak veren ikinci dalganın nihayet yalnızca bölgede değil tüm gezegende bir başka tarihin başlatmasını kolaylaştırdılar.

\n

\n

Müslüman Blok’un \toluşması

\n

\n

Önce Tunus, Mısır despotları yıkıldı. Yangından mal kaçırır gibi yapılan genel seçimlerbu ülkelerde, devrimci dalgayı eritti, eski rejimin burjuvazi (Bkz. B.A. Sözlük), ordu (silahlı devlet burjuvazisi) ve Müslüman Kardeşlerde örgütlenmiş burjuvazi arasında, eski rejimin partilerinin de kapatılmalarının ardından konsolide olan ittifak, iktidarın Tunus ve Mısırda Müslüman Kardeşler akımının eline geçmesini sağladı.

\n

Bölgenin pivotülkelerinden Mısırda iktidarın MKnin eline geçmesinin ilk etkisi, MKnin bir dalı olan Hamas ile Arafat öldürüldükten sonra ABD işbirlikçisi haline gelmiş olan Filistin Kurtuluş Örgütünün anlaşarak Filistin Yönetimini birleştirmesi oldu. Kimi tarihçiler o yaz çıkan ve İsrailde nihayet Barış Sürecine dönülmesine olanak veren yeni bir hükümetin oluşmasına da yol açan savaşın arkasında bu birleşmenin yattığına inanıyorlar. MKnin Mısırda iktidarı almasının ikinci etkisi de bu akımın Ürdün ve Suriyedeki benzerlerinin yönetimleri ele geçirmelerini kolaylaştırmak oldu.

\n

Aynı yıl, Türkiyede, MK geleneğinden büyük ölçüde etkilenmiş bir Sünni Müslüman hareketin partisi olarak anılan AKPnin üçüncü kez iktidara gelmesi, Kuzey Afrikadan Türkiyeye MK etkisinde bir Sünni bölgesinin şekillendiğini gösteriyordu. Voltreno gezegeninden ünlü tarihçi Szzemsçvioya göre, bir Yeni Osmanlı Barışı kurmayı hedefleyen bu akımın seçim zaferinin, yıllar sonra, Türkiyenin bir Sünni Arap İmparatorluğu tarafından yutulmasına zemin hazırlaması dünya tarihinin ironilerinden biriydi.

\n

\n

Ve yıkılması

\n

\n

Müslüman Blokun oluşması için İran ve Suudi engellerininaşılması gerekiyordu. Tarihçiler, bu aşamada da Suriye krizinin, bir katalizör olarak büyük katkısı olduğunu düşünüyorlar.

\n

Irakın işgalinden sonra, İranın bölgedeki etkisinin artmaya başlaması, Vahabi Suudi Rejimini yeni bir stratejik oyuna yönlendirdi: ABD/İsrail etkisini kullanarak İrandan kurtulmak. Bu bağlamda tarihçiler 2010lu yıllarda Körfezde İranla giderek sertleşen bir silahlanma yarışına giren Suudi Krallığının, Suriyeyi destabilize ederek, İran Hizbullah bağını koparmaya amaçladığını saptıyorlar. Nitekim aynı tarihçiler, Suriyede yoksul Sünni alt sınıfların ayaklanmasını bir iç savaştan geçerek sonuçlandırabilmek, bu arada komünistleri de tasfiye etmek için, Suudi parasının, diplomatik basıncının, Suriyedeki Sünni burjuvazi - Alevi Devlet sınıfları ittifakını parçalama hedefi üzerinde yoğunlaştığını, bu arada Müslüman Kardeşler üzerinden muhalefeti silahlandırmaya başladığını aktarıyorlar.

\n

Böylece Suudi rejimi Hizbullahın ABD/İsrail basıncına direnme koşullarını ortadan kaldırırken hem İranı yalnızlaştırıyor hem de Suriye-Türkiye eksenini kırarak, Türkiyenin bölgede yükselme senaryosuna da bir son veriyordu. Tarihçiler Pakistanın gerektiğinde Suudi Arabistana yardıma göndermek için iki tümen ayırmasının, İranın yalnızlaşmasını derinleştirirken, Hindistanın Asya Blokuna katılma sürecini hızlandırdığını da düşünüyorlar.

\n

Bu gelişmelerde I. ve II. Obama Yönetimlerinin Ortadoğu politikası da önemli bir rol oynamış. ABD, Arap dünyasıyla tek bir blok ve merkezi bir işbirlikçi yönetim aracılığıyla ilişki kurmayı, gerektiğinde, başına Petraeusun atanmasından sonra daha da militaristleşen CIA yoluyla uzaktan ince ayar yapmayı, gerilemekte olan etkisine uygun bir çözüm olarak görmüş. Tarihçiler, stratejinin, giderek Yemen, Libya ve Cezayiri de yutup, Irakı da içererek Kuzey Afrikadan Türkiyeye kadar uzanan coğrafyada, Müslüman Kardeşler geleneğine dayanan merkezi bir Müslüman-Sünni-Arap blokunun, sonra da devletinin oluşmasına yardımcı olduğunu düşünüyorlar.

\n

Tarihçiler bu oluşumun da birçok ironiyi birden içerdiğinde birleşiyorlar. ABDnin uzaktan kontrol hesapları kontrolü olanaksız devasa bir devlet oluşturdu. İrana karşı güçlenmeyi amaçlayan Suudi Krallığı, Müslüman Kardeşler hareketinden kendini koruyamadı. İranı gerileten süreç İsraili çok daha olumsuz koşullarda barış yapmaya, bir Arap Deniziiçinde eriyip gitme olasılığına doğru sürükledi. Bu süreç petrolün tükenme eğilimiyle birleştiğinden bu Büyük Sünni Arap İmparatorluğuBatı ve Asya blokları arasındaki ekonomik, siyasi ve giderek askeri rekabetin getirdiği basınca dayanacak kaynaklardan yoksun kalarak 21. yüzyılın sonuna doğru, büyük toplumsal hareketlerin de etkisiyle dağıldı.

\n

Bundan sonrası artık Devlet Sonrası Topluma Geçişsürecine ait olduğundan, ben de sunuşumu bu noktada keserim diye düşünüyorum. Tekrar davet edilirsem, gelecek sene Alfa Century Galaktik Bilimler Konferansında bu konuyu sunmayı deneyebilirim.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump! Nasıl yani? (2) 14 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları