Erdal Sağlam

Seçime kadar enflasyonda yüzde 20’nin altına inilmez

04 Kasım 2021 Perşembe

Resmi verilere göre ekim ayı enflasyonu beklentilerin altında kaldı, yüzde 19.9 olarak açıklandı. Tüketici fiyatlarındaki bu resmi orana karşılık bağımsız araştırma yapan ENAG grubu yıllık artışı yüzde 49.87 olarak belirledi.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yıllık rakamı yüzde 20’nin bir tık altında açıklamasının, kuruma olan güvensizliği iyice artırdığını söyleyebiliriz. Bu arada yine resmi rakamlara göre üretici fiyatlarındaki yıllık artışın yüzde 46.3’e yükseldiğini, üretici ile tüketici fiyatları arasındaki makasın uçuruma dönüştüğünü de söylemek gerekiyor.

Her ne kadar 0.1 puan altında açıklansa da enflasyonun yüzde 20 oranına ulaştığını rahatlıkla söyleyebiliriz. İçerideki üretici fiyatlarındaki yüksek oran, küresel fiyatlardaki yükselişin devam etmesi, TL’nin değer kaybının hâlâ hızlı olduğunu göz önüne alırsak, kasımda da yüksek enflasyon oranları görmemiz kaçınılmaz olacak. Geçen yılın kasım ayında yüzde 2’nin biraz üstündeki oranın devre dışı kalmasıyla, kasım sonunda yıllık enflasyonun yüzde 20’nin üzerine çıkması normal sayılacak. TÜİK, yıllık rakamı kasımda da yüzde 20’nin altında gösterdi diyelim, o zaman geçen yılın oranı düşük olan aralık ayı sonunda yıllık enflasyon rakamı yüzde 20’nin üzerine çıkmak zorunda kalacak.

Dolayısıyla bu yılın tüketici fiyatlarındaki artış yüzde 20’nin üzerinde olacak, TÜİK’in bile bundan kaçınması pek mümkün olmayacak.

Aslında sadece bu yıl değil, önümüzdeki yıl da yüzde 20’nin altına inilmesinin pek mümkün olmadığını söyleyebiliriz. Hatta bu tahminimizi daha da ileri götürüp “Bu iktidar değişmeden, yani seçime kadar yüzde 20’nin altında enflasyon rakamı görmemiz pek mümkün olmayacak” da diyebiliriz.

Bu yılın ilk beş ayında düşük enflasyon oranları görmüştük. Dolayısıyla 2022’nin ilk beş ayında zaten yüzde 20’nin altına inilemez. Ancak sadece ilk beş ay değil, bu yılın yüksek seyrettiği, 2022’nin geri kalanında da enflasyon oranlarının düşmesi pek beklenmemeli.

Bunun en önemli nedeni önümüzdeki yıla teknik olarak, zaten çok yüksek bir fiyat artışının devretmesi. Kurlardaki artışın devam ettiğini, TÜİK’in ekim hesaplamalarında bunun etkisi görülmese de ileriye dönük yansımasının kaçınılmaz olduğunu söyleyebiliriz.

Buna, siyasi iktidarın yılbaşında asgari ücrete, emekli ve memurlara yüksek oranlı zamlar planlanmasını eklemek gerekiyor. Merkez Bankası her 1 puanlık asgari ücret artışının tüketici fiyatlarında 0.2 puan katkı yaptığını daha önce hesaplamıştı. Yüzde 35-40’lık asgari ücret zamlarından söz edildiği, buna paralel memur ve emekli maaş artışları planlandığı konuşuluyor. Siyasi iktidarın toplumsal kesimlerdeki rahatsızlığı gördüğü, bu nedenle oy için maaş artışlarına yüklenmesi ihtimali bana da çok mümkün gözüküyor.

YÜKSEK ZAMLAR MAĞDURİYETİ GİDEREMEZ

Petrol başta olmak üzere küresel emtia fiyatlarındaki artışın devam edeceğini, içeride talebin artırılacağını, radikal reformlar yapılmadan yani mevcut iktidar görevde kaldığı sürece ekonomide güven verecek kararların alınamayacağını, yani kurların artmaya devam edeceğini de tahmin etmek zor değil.

İşte bu nedenle 2022’de erken seçim ya da 2023’te zamanında yapılacak bir seçime kadar, bence enflasyonun yüzde 20’nin altına inmesi artık pek mümkün değil. Mevcut iktidarın süresi uzadıkça enflasyon oranlarında yüzde 30, hatta 40’ları görmemiz mümkün. “Ne kadar erken seçim olursa, o kadar erken yeni radikal ekonomik reformlara başlayabiliriz, yani ekonomik felaketten dönülebilir” demek çok daha doğru olacaktır.

İktidardan uzaklaştıkça popülizm dozunun arttığını, tek adamların popülizm konusunda pervasız olabildiğini zaten biliyoruz. Söylemek istediğim şu ki: Tüm popülist kararlarda olduğu gibi, önümüzdeki dönem alınması muhtemel  kararlarda da sonuçta fatura yine halka çıkacaktır. Yani oy alacağım diye verilenler yine halkın cebinden ödenecektir.

Diyelim ki iktidar yandaşlarının şimdiden yolunu yaptığı gibi, yıl başında asgari ücrete yüzde 35 hatta yüzde 40 zam yaptı. Bunun dar ve sabit gelirlinin durumunu düzeltmesi sizce mümkün mü?

Ekim sonunda yıllık gıda enflasyonu yüzde 28’e ulaştı. Gelirinin çoğunu gıdaya veren dar gelirlinin enflasyonu zaten yüzde 30 demektir. Hem de bu resmi rakamlarla, bağımsız hesaplamalarda, özellikle büyükşehirlerde bu oran çok daha yüksek.

2021 başından beri zaten içeri girmiş, yani hayati ihtiyacı için bile borçlanmak zorunda kalmış dar gelirli kesimden söz ediyoruz. Bunun üzerine bu yıl başında alacağı zammın hemen yılın başından itibaren, aylık yüzde 3-4’lük enflasyonlarla, yeniden eriyeceği aşikâr. Yüksek oranda yapılacak zammın etkisi, ekonomi düzelmedikçe ancak birkaç ay sürecektir. 

Radikal ekonomik reformlar yapılıp makro dengeler yerine oturtulmadan, dar ve sabit gelirli için rasyonel kaynak aktarım mekanizmaları oluşturulmadan bu kesimlerin mağduriyetinin önlenmesi mümkün değil. Bilimsel, küresel gelişmeleri öngören, sosyal devlet unsurunu öne çıkaran, hazırlayacağı programa uluslararası destek sağlayıp kaynak sorununu çözmeyi beceren bir iktidar gerekiyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları