Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yazmaktan utandığım bir yazı

24 Kasım 2022 Perşembe

Değerli okurlarım, AKP Genel Başkanı’nın muhaliflerine karşı kullandığı hakaretamiz ifadeler, bütün toplumu etkilediği gibi, elbette siyasetin dilini de bozdu.

Burada onun kullandığı hakaret sözcüklerini sayacak değilim.

Ama ülkeyi tek kişi olarak yöneten bir parti genel başkanının, bütün toplum açısından, özellikle gençler bakımından bir rol modeli olduğu düşünülürse, kullandığı dilin toplumu ve gençliği etkilemekte ne kadar önemli olduğu anlaşılır.

Öyle anlaşılıyor ki bu hakaretamiz dil, politikacıları da etkilemiş.

Bugün TBMM’de geçen bir karşılıklı konuşmayı tutanaklardan aktarıyorum.

Arkasından da bir öğretmenin cenaze töreninde, mukaddes dinsel kavramların nasıl istismar edildiğine ilişkin bir başka örneği alıntılayacağım.

***

TBMM’de yapılan Milli Savunma Bakanlığı bütçe görüşmelerinde Sağlık Bakanlığı eski Müsteşarlarından İYİ Partili Milletvekili Aytun Çıray ile eski Genelkurmay Başkanlarından Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar arasında bir tartışma yaşanmış.

Yorumsuz olarak Meclis tutanaklarından aynen aktarıyorum:

Çıray: Eski defterleri açmak olacak ama madem buradasınız, Süleymaniye’de Türk askerinin başına çuval geçirilme emrini veren ABD’li komutan Odierno’nun elinde liyakat nişanı aldınız.

Sizin bu ödülü aldığınız saatlerde PKK’lılar İdil’de silahlarıyla resmi geçit yapıyordu.

TSK’nın kurumsal onurunu yerle bir eden adam aracılığıyla verilen bu ödülü niye kabul ettiniz?

Bu ödülü reddetseniz, sonuçları ne olurdu?

Genelkurmay Başkanı olmanızın önünü keserler miydi?

Akar: Bir tek ben mi aldım o ödülü?

Bilmeden konuşmayın.

Çıray: Acziyetin ifadesi, kendi kişiliğinizi ortaya koyuyorsunuz.

Her kim almışsa ayıp etmiştir.

Akar: Karşına televizyonu alıp propaganda yapıyorsun.

Boş konuşuyorsun.

Çıray: Bağırarak haklı olamazsın.

Sadece acziyetinizi ortaya koyuyorsunuz.

Akar: Aynı şeyi ciklet gibi çiğniyorsun.

Aç bak listeye, almayan yok (masaya vurarak).

Çıray: Bu ödülü kimin elinden aldığınız önemli.

Akar: Karşına kamerayı koy, şov yapmak için.

Biraz sonra bunları yayınlayacaksın, oy alacaksın.

Nah alırsın böyle oy.

Çıray: Siz bu memlekette Genelkurmay Başkanlığı yaptığınız he.

Ne ayıp!

İlk defa küfreden bir Genelkurmay Başkanı ile karşılaşıyorum.

Ben Türkiye Cumhuriyeti’nde Müsteşarlık yapmış, devletin ne demek olduğunu bilen biriyim.

Akıl vermeyin.

Akar: Bozulmuşsun.

Çıray: Sizsiniz bozuk.

Akar: Sen bozuksun. Yazıklar olsun.

***

Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Osman Sezgin, Gaziantep’in Karkamış ilçesine evvelki gün Fırat’ın doğusundan yapılan roketli saldırılarda 22 yaşında hayatını kaybeden öğretmen Ayşenur Alkan’ın cenaze töreninde yaptığı konuşmada şöyle demiş:

“Ayşenur öğretmenimiz ölümsüzlüğü kazananlardan.

Ölümsüzlüğü tadan Ayşenur öğretmenimize sonsuz rahmet diliyoruz.

Ayşenur öğretmenimiz eğer ömrü boyunca öğretmenlik yapsa ve ölseydi, sadece sınıfındaki öğrencileri onu bilecekti.

Ama, şimdi Ayşenur öğretmenimiz öyle bir öğretmenlik makamına yükseldi ki bütün millet onu biliyor” dedi.

Bakan Yardımcısı Sezgin’in sözlerine tepki gösteren CHP Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya, saldırı öncesindeki gelişmeler nedeniyle okulların tatil edilmesi gerektiğini belirterek şunları söylemiş:

“Terörle mücadelenin bedeli bu günahsız insanların ölmesi değil.

İktidar, sivil vatandaşların ölümünü bu yolla normalleştirmeye çalışıyor.

Şehitlik mertebesini sivil vatandaş üzerinden kullanıyor.

Asıl beceremediği terörle mücadelenin eksikliğini normalleştirme derdinde.

Bir öğretmenin tanınması için başına böyle bir acı ölüm mü gelmeli?

İnsan yaptıklarıyla da anılır.

Keşke Ayşenur öğretmenimiz yaşasaydı, nice ilim sahibi olacak nesiller yetiştirseydi anne, babasına acıların en büyüğü olan evlat acısını tattırmasaydı daha iyi olmaz mıydı?

Devlet insanını yaşatmakla övünmeli.”

***

Bu yazıyı yazmama yol açan olayları yaşamaktan, bu sözleri duymaktan utanıyorum!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları