Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Tarikatlar, akıl ve özgürlük düşmanıdır

13 Ocak 2022 Perşembe

Ben söylemiyorum, kendileri söylüyor.

Bir tarikata girip, bir şeyhin müridi olduğun zaman, özgürlüğünden, aklından, düşüncelerinden ve hatta duygularından vazgeçeceksin:

Aklını ve özgürlüğünü...

Düşünmeyi ve soru sormayı...

Bir yana bırakacaksın.

Kendini adeta bir ceset gibi şeyhinin iradesine bırakacaksın:

Verilenlerden başka bir şey okumayacaksın...

Söylenenlerden başka bir şey düşünmeyeceksin...

Soru sormayacaksın...

Malını, mülkünü, servetini, gelirini, bedenini, ruhunu, duygularını, düşüncelerini şeyhinin emrine vereceksin...

Sadece emirleri yerine getireceksin...

Allah’a ancak böyle ulaşabilirsin...

Öbür dünyayı, cennetini ancak böyle garanti edebilirsin.

Bu kadar basit!

***

Biliyorsunuz Ortaçağ’da din ve mezhep, siyaset ve egemenlik demekti.

Hıristiyanlık, İmparatorlar ve Patrikler, Papalar aracılığıyla, Müslümanlık da Halifeler üzerinden ülkeleri yönetirlerdi.

Bu nedenle, her hükümdar Batı’da Hıristiyanlık ile, Doğu’da Müslümanlık ile insanları yönetirlerdi.

Din iktidar aracı olunca, egemenlik kavgaları mezhepleri ve tarikatları doğurdu:

Hıristiyanlıkta, Batı Roma, Doğu Roma kavgası, Katolik-Ortodoks ayrılığını, Müslümanlıkta Hazreti Ali, Muaviye kavgası Sünni-Şii-Harici ayrılığını yani aynı din içindeki farklı mezhepleri meydana getirdi.

Elbette hükümdarların egemenliklerini dine dayamaları nasıl muhalif olanların farklı mezhepler kurmalarına yol açmışsa, aynı biçimde her farklı siyasal yaklaşım da tarikatlara yol açtı.

Sonuç olarak hem Hıristiyanlıkta hem de Müslümanlıkta sayılamayacak kadar çok tarikat ve cemaat ortaya çıktı.

Bu yazıyı yazmadan önce İslam dininin en önemli ve kapsamlı kaynağı olan, (piyasada da pek bulunmayan) Milli Eğitim Bakanlığı’nın İslam Ansiklopedisi’ne baktım.

İster inanın ister inanmayın Müslümanlıkta yüzlerce tarikat var:

Sadece A harfinde 27 tane farklı tarikat sayılmış.

Tüm tarikatların isimleri 12. ciltte, 4. sayfanın ortasından 17. sayfanın ortasına kadar devam ediyor.

İşin ilginç yanı, tarihsel süreçlere baktığımızda, aynı din içindeki mezheplerin ve tarikatların birbirleriyle kıyasıya, adeta ölümüne mücadelelere giriştiğini görüyoruz:

Hıristiyanlıkta Katolik-Ortodoks mücadeleleri, özellikle de Katolik-Protestan savaşları, Müslümanlıkta da Sünni-Şii mücadeleleri ve savaşları son derece kanlı ve merhametsiz katliamlara yol açmıştır.

Örneğin Batı’da, 30 Yıl Savaşları, Doğu’da, Sıffin Savaşı ve Şii mezhebinin (meşrebinin) İsmaili tarikatına (ya da mezhebine veya cemaatine) mensup olan Fatımilerin Bağdat’ı fethettiklerinde yaptıkları zulüm tüyleri ürpertir.

***

Değerli okurlarım, dört yaşındaki çocukların bile eğitim için tarikatların ve cemaatlerin ellerine verilmeleri, onların beyinlerinin düzeltilemeyecek bir biçimde yıkanmasına ve evlatlarının hayatlarını bile bu saptırılmış inanç karşısında önemsiz görmelerine yol açan insanların üretilmesine destek verecektir.

Hele hele iktidarın yine siyaset uğruna, devlet güvencesi altında olması gereken eğitimi ve hayatın başka alanlarını, tarikatların vakıflar ve dernekler ile kamufle edilmiş faaliyetlerine terk etmesi çok çok tehlikelidir.

Çünkü tarikat ve cemaatler, hiçbir bilimsel ilkeye, hiçbir toplumsal ve yasal kurala uymayan yurtlarda, kurslarda, medreselerde, kurumlarda, eğitim yapmakta, çocukların güvenliklerine, ırzlarına yapılan saldırıları bile önleyememektedirler.

Buna bir de “Şahsım Devleti” iktidarının yolsuzluklarından ve yanlış politikalarından dolayı yaşanan adaletsizlikler ve geçim sıkıntısı eklenince, toplum iyice bunalıma girmektedir.

***

Bu iktidar değişmedikçe, geçim sıkıntısı da hallolmaz, başta kadınların, gençlerin, çocukların olmak kaydıyla, kimsenin yaşamı da güvence altına alınamaz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları