Hatay su bekliyor...

Depremzedeler, çadır, tuvalet, ilaç, barınma, iş, aş, tazminat ve yeni bir yaşam bekliyor...

Hapisteki haksızlık ve hukuksuzluk mağdurları adalet bekliyor...

Türkiye, Özgürlük, Eşitlik, Adalet, Demokrasi ve Hukuk Devleti bekliyor.

Ve gündemi Meral Akşener işgal etti!

***

Oysa depremde en az elli bin insan ölmüş...

Evler çökmüş, ocaklar sönmüş...

Canlı kalanların hayatları kaymış...

“Şahsım Devleti”, bu deprem felaketine zamanında müdahale edememiş...

Zaten geç kalan arama kurtarma etkinliklerinin ve yardımların eşgüdümünü etkin bir biçimde gerçekleştirememiş...

Ve gündemin başına Meral Akşener yerleşmiş...

NEDEN?

***

Çünkü bütün sorunlarımızın arkasında Siyasal Rejim ve Siyasal İktidar var:

Çünkü “Tek Kişi” yönetimi, “Şahsım Devleti” rejimi Türkiye’nin sorunlarını çözemez...

Çünkü bütün bu sorunların çözümü seçimde...

Ve Akşener’in “Millet İttifakı”ndan ayrılışının bu seçimi etkileyeceği düşünülüyor!

***

“Şahsım Devleti”nin “Tek Kişi Yönetimi” ülkenin sorunlarını çözemediği gibi, bu sorunların çözümlerinin tartışılmasına da izin vermez.

Medyayı baskı altına alır...

İnsanları hapseder.

Bakın Bianet’in raporuna göre, en az 11 kadının öldürüldüğü, en az 40 kadına şiddet uygulandığı, en az iki kız ve oğlan çocuğunun istismar edildiği, en az bir kadının da taciz edildiği Şubat Ayı’nda, Utku Çakırözer’in aşağıda özetini verdiğim raporuna göre medyada neler olmuş, nasıl baskılar yapılmış.

***

Çakırözer’in raporunun özeti şöyle:

Deprem bölgesinde 20’den fazla gazeteci engellendi.

3 kanala 7 milyon liralık “deprem yayını” cezası verildi.

TELE1 ekranı üç gün boyunca tümüyle karartıldı.

Twitter en kritik zamanda kapatıldı.

26 gazeteci yaşamını yitirdi.

İktidar daha arama kurtarma çalışmaları tamamlanmadan televizyon kanallarına “Normale dönün, depremzedeleri yayına almayın” talimatı verdi.

Ekşi Sözlük kapatıldı.

340 haber ve siteye erişim engellendi.

31 gazeteci, hâkim karşısına çıktı.

Diyarbakır’da, Ankara’da davalarda 25 gazeteci hâlâ tutuklu.

***

Medyanın üzerindeki baskılar böylesine artarak sürerken:

Gezi Parkı Direnişi davasının haksız ve hukuksuz olarak mahkûm edilmiş olan mağdurları hâlâ hapiste.

28 Şubat davasında haksız ve hukuksuz olarak mahkûm edilen yaşlı, hasta ve bence suçsuz komutanların beşi hâlâ hapiste.

Osman Kavala hâlâ hapiste.

Selahattin Demirtaş hâlâ hapiste.

Cumhuriyet Gazetesi’nin haksız ve hukuksuz olarak mahkûm edilmiş olan yazar ve yöneticilerinin davası hâlâ temyizde.

Hasta, yaşlı, mahkûmlar, hamile ve lohusa kadınlar, bebekler ve çocuklar anneleriyle birlikte hâlâ parmaklıklar arkasında.

KHK mağdurlarının önemli bir bölümü hâlâ adalet bekliyor.

***

Akşener’in “Millet İttifakı”ndan ayrılması kimseyi karamsarlığa itmesin:

“İttifak” bir yana “Millet”, bu “Şahsım Devleti” rejimi yüzünden, hem adalet hem de ekmek arayışıyla gidecek sandığa...

Ve elbette bu iktidarı da onun bu baskı rejimini de değiştirecek.