Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Şerefli medya

20 Ekim 2022 Perşembe

Türk Dil Kurumu, “Şeref” için şu tanımları yapmış:

1. Başkasının, birine gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, onur.

2. Toplumca benimsenmiş iyi şöhret.

Şeref ya da onur sözcükleri aslında saygıya dayanır...

Başkalarının veya toplumun bir kişiye ya da bir kuruma bakışını belirler...

Saygı ve güven ifade eder...

Bütün bu nedenlerle de “Bir insanın ya da bir kurumun erişebileceği en yüce makam olan güvenilirlik” temeline dayalıdır.

***

Şeref ya da onur zaman içinde çok zor kazanılır ama çok kolay kaybedilir:

Bir insanın ya da bir kurumun bütün hayatı boyunca yaptığı söylem ve eylemler onun şerefini/onurunu oluşturur...

Ama tek bir tutarsızlığı, tek bir korkaklığı, tek bir suskunluğu ya da eylemsizliği, bu şerefi/onuru bir anda zedeler veya yok eder.

Hele bu tutarsızlık veya korkaklık, para, makam, mansıp gibi çıkarlar için yapılmışsa şerefsizlik çok daha keskin biçimde görülür!

***

Ben “Şeref” sözcüğü ile birlikte “Haysiyet” kelimesini de kullanmayı severim:

Genellikle “Sandık başında, oy kullanırken kişiliğinize, şerefinize ve haysiyetinize sahip çıkınız” gibi cümleler kurarım.

TDK, “Haysiyet” sözcüğünü şöyle tanımlıyor:

1. Değer, saygınlık, itibar.

2. Özsaygı.

Görüldüğü gibi “Şeref” başkalarının sizin hakkınızdaki düşüncesine bağlıyken, “Haysiyet” sizin kendi şerefiniz hakkındaki yargınızdır.

Şerefsiz insan ya da kurum genellikle haysiyetsizdir de...

Çünkü her insan ya da kurum, şerefini/onurunu yitirmesine yol açan söylem ve eylemlerinin anlamını ve bunların sonuçlarını bilir ve bunlara katlanmayı göze aldığı için bunları söyler ve yapar!

***

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, RTÜK Üyesi İlhan Taşcı sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, TELE1 ekranının üç gün süreyle karartılacağını açıkladı.

TELE1’e 1 yıl içerisinde 2 kez 6112 sayılı yasanın 8/1/b bendindeki “dil, din, ırk ayrımı gözeterek yayın yaptığı” gerekçesiyle, ekran karartma cezasının verilmesi, üçüncü bir cezada kanalın toptan kapatılması sonucunu doğuruyor.

RTÜK bu kararını, TİP Milletvekili Sera Kadıgil’in “Diyanet bu haliyle siyasal İslamcı gereçtir” eleştirisine dayandırmış.

Bu ceza haksız ve hukuksuz olmasının yanında sadece TELE1’i ilgilendiren değil, Türkiye’deki ifade özgürlüğüne indirilmiş bir darbe olarak Demokratik Rejimi de katleden bir karardır.

Amaç, seçimlere giderken gerçeklerin duyulmasını engellemektir...

Ayrıca artık iktidarın siyasal destekçisi haline gelen Diyanet İşleri Başkanlığı’nı eleştirilemez bir konuma yükseltmek de amaçlanmaktadır.

***

TELE1 televizyon kanalı, “şerefli ve haysiyetli” bir kanaldır:

Gerçeklerin, farklı siyasal ve ideolojik görüşlerin ekrandan yansıtılmasından vazgeçmeyecektir!

Atatürk’ün kurduğu ve İsmet İnönü’nün Çok Partili Düzen’e geçirerek bugünkü yöneticilere o koltuklarda oturma olanağını veren Türkiye Cumhuriyeti’ne inanmaktadır.

RTÜK’ün bu kararına karşı da Demokratik Hukuk Devleti bağlamında direnecek ve mücadele edecektir.

Nitekim bu mücadelesi sonunda Danıştay 13. Dairesi, RTÜK’ün aynı maddeden verdiği eski bir cezayı “Kurulun basın özgürlüğüne yapılan müdahalesinin demokratik bir toplumda gerekli olmadığı” gerekçesiyle iptal etmiştir.

***

Zaman, bütün kişi ve kurumların “Şeref ve Haysiyetlerine” sahip çıkmaları zamanıdır:

Ülkemizdeki bütün Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti’ne bağlı olan kişilerin, kurumların, özellikle de medyanın ve siyasal partilerin, TELE1’e destek vereceğine...

Ve bu zorlama kararın da “Demokratik ve Laik Sosyal Hukuk Devleti” bağlamında iptal edileceğine inanıyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları