Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
‘Şahsım Devleti’ne karşı, Atatürk’ün naçiz vücudu ve Türkiye Cumhuriyeti
“Devlet, Hükümet, Şahıs birlikteliği” bir Orta Çağ Modelidir:
“Devlet, Hükümet, Şahıs birlikteliğinin” Orta Çağ’daki kaynağı, dayanağı, toprak mülkiyeti, aile ve din olgusudur.
Devlet biçimi ise krallık, imparatorluk, şahlık, padişahlık, yani mutlakıyettir.
Ne yazık ki “Devlet, Hükümet ve Şahıs birlikteliği” 20. Yüzyılda da Faşizm olarak karşımıza çıkmıştır:
“Parti Devleti”, “Şahıs Devleti” ve “Führer” kavramları Endüstri Devrimi sonrasında ortaya çıkan ulusal devlet ve milliyetçilik anlayışlarının yozlaştırılmış olan azgın ve aşırı halleridir.
Kuruluş dönemindeki Demokratik Rejimlerin çocukluk hastalığı olan, Demagojik Popülist Diktatörlüklerin icatları olarak siyaset sahnesine çıkarlar.
Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu devletin modeli, egemenliğin kaynağını, aileden, gelenekten, dinden, Allah’tan alan ve son yıllarında “meşruti” rejime dönüşme sancıları yaşayan mutlakıyetçi Osmanlı İmparatorluğu yerine, egemenliğin kaynağını, halktan, milletten, seçmenden alan, Parlamenter Demokratik Rejimi hedefleyen Laik Cumhuriyet modelidir.
1921 Anayasası, sadece egemenliğin kaynağını, Osmanlı Ailesi’nden alan ve halka, millete mal eden, Meclis’in meşruiyetini bu temele oturtan bir Anayasadır.
Asıl Parlamenter Demokratik Rejimi hedefleyen Cumhuriyet Anayasası, 1924 Anayasası’dır.
Bu Anayasa da ancak 10 Nisan 1928’de, 2. Maddedeki “Türkiye Devleti’nin dini İslamdır” ifadesinin kaldırılmasıyla laik nitelik kazanmıştır.
Peki Atatürk’ün Rejim olarak Parlamenter Demokrasiyi hedeflediğini nereden biliyoruz?
Çünkü 1921 Anayasası’na göre bile kurulan Meclis Hükümetleri “İcra Vekilleri Heyeti Reisliği” yani Başbakanlık makamı ihdas edilerek oluşturulmuştur.
İlk İcra Heyeti Vekilleri Reisi de Mustafa Kemal’dir.
Daha sonra, Mustafa Kemal Cumhurbaşkanı, yani Devlet Başkanı olmuş ama “İcra Vekilleri Heyeti Reisliği” yani Başbakanlık korunmuştur.
Cumhuriyetin nasıl kurulduğu, Meclis’in Hükümeti yani “İcra Veklilleri Heyeti”ni seçemediği için çıkan bunalım sırasında çözüm yolu olarak Cumhuriyetin kurulması kararı alındığı hatırlanırsa, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin hedefinin Parlamenter Demokrasi olduğu net olarak görülür.
Ayrıca unutulmaması gereken bir başka nokta, o sırada ABD’de Başkanlık Rejimi’nin başarıyla uygulandığı ve Türkiye’nin önünde bir başka Demokratik Rejim seçeneği olarak varlığını korumakta olduğudur.
Atatürk bilinçli olarak, ABD’deki Başkanlık rejimi modelini değil, Avrupa’daki Parlamenter Demokratik Rejim modelini tercih etmiştir.
Ayrıca sonraki yıllarda İtalyan Faşist Partisi’ndan kaynaklanan otoriter bir model kendisine sunulduğu zaman bu modeli öfkeyle reddettiği de bilinmektedir.
Gerek Parti Devleti gerek Şahıs Devleti modelleri Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu döneminde de sonrasındaki değişme ve gelişmeler bağlamında da 16 Nisan 2017 tarihine kadar söz konusu olmamıştır.
Bunun en veciz ve çarpıcı ifadesi de yine Atatürk’ün sözlerinde görülür:
“Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Avrasya tüneli trafiğe kapatıldı!
- İtirafçı Nevzat Bahtiyar'dan sürpriz hamle geldi
- Nasuh Mahruki'nin tutuklanma gerekçesi belli oldu!
- Kaynanasını hiçbir zaman sevemeyen 4 kadın burcu
- Albaya verilen ceza belli oldu!
- Elektronik kelepçeyi kırıp cinayet işledi
- Cem Garipoğlu soruşturmasında karar!
- Beşiktaş'tan Talisca açıklaması: 'Karar verilmiştir'
- MSB açıklamasında 'Erdoğan' ayrıntısı
- Teğmenlerin avukatlarından açıklama geldi!