Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Şahsım devleti’nde aile, mafya, tarikat ilişkileri

11 Mayıs 2021 Salı

Kökü Susurluk kazasına kadar giden...

FETÖ örgütlenmesiyle devleti çökerten...

Bahçeli’nin “örgütlü suç lideri” denilen bir kişiyi cezaevinde ziyareti ve ona verdiği destekle tekrar gündeme gelen...

Bir bakanın kendi şirketinden mal satın almasıyla kamuoyunun dikkatini çeken...

Bir başka “örgütlü suç liderinin” yurtdışından yayımladığı videolarla siyaseti karıştıran...

Devlet içindeki, “aile, mafya, tarikat ve ticaret ilişkileri” yeniden önem kazandı.

Bu yazıda, tamamen çıkarlara dayalı ve çok boyutlu olan, bu nedenle de siyasal yolsuzluk âleminde tartışılması gereken “ticaret ilişkilerini” bir yana bırakarak devlet ile aile, mafya ve tarikat ilişkilerini irdelemeye çalışacağım.

***

Sevgili okurlarım, toplumlardaki insan ilişkileri üç ayrı modele göre biçimlenir:

1) Birincil İlişkiler:

Birincil ilişkiler, aile ilişkileridir.

Duygusaldır. Dayanışma duygusu egemendir.

İlişkiler yüz yüzedir. Yaşamın her alanını kapsarlar.

Bireylerin kişiliklerini, kimliklerini, tutum ve davranışlarını etkilerler.

2) İkincil İlişkiler:

Bireylerin örgütler içindeki ve örgütlerle olan ilişkileridir.

Yazılı kuralları vardır.

Devletle bireyin ilişkileri bu niteliktedir.

Yaşamın sadece belli alanlarını kapsarlar.

Duygular esas olarak bu tür ilişkilere dahil edilmezler.

3) Mesleki (profesyonel) İlişkiler:

Akademisyenler, avukatlar, doktorlar gibi profesyoneller arasındaki ilişkilerdir.

Hayatın bütün alanlarını değil, ama ikincil grup ilişkilerinin kapsadığı alanlardan daha geniş alanları kapsarlar.

Üyelerinin kimliklerinin, kişiliklerinin oluşmasına, yani hem toplumsallaşmalarına hem de kurallara ve meslek ahlakına uygun davranmalarına yardımcı olurlar. 

***

Aile, insanlık tarihinin en eski ve insanların kimliklerini belirleyen, bu nedenlerle de hâlâ gücünü sürdüren en temel kurumudur.

Mafya örgütlenmesi, aile yapısı üzerine kuruludur.

Kaynağı da zaten çıkar ve yasadışılık eksenlerinde gittikçe genişleyen ailedir.

Tarikat örgütlenmesi, müritlerin kendilerini şeyhlerine “ceset gibi tamamen teslim ettikleri” bir yapılanmadır.

Aile örgütlenmesindeki duygusallığın ve mafya örgütlenmesindeki çıkarcı zorbalığın, şeyhe bağlılık ilişkileri içinde dinselleştirilerek mukaddesleştirilmesi ilkesine dayanır. 

Devlet ise İkincil İlişkilerin egemen olduğu bir örgütlenmedir.

Uluslararası antlaşmalara, anayasaya, yasalara, yönetmeliklere, yani yazılı kurallara göre işler.

İçinde aile ilişkilerine de mafya ilişkilerine de tarikat ilişkilerine de yer yoktur:

Bu tür ilişkiler Çağdaş, Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti’ni yozlaştırır; devlet yapısını bozar; devletin yönetilmesini olanaksız kılar.

***

1) Türkiye’de “örgütlü suç lideri” denilen kişilerle politikacıların ilişkileri ve bu konulardaki iddialar...

2) Çeşitli tarikatların bazı bakanlıklardaki örgütlenmeleri ve buralarda egemen oldukları hakkındaki iddialar...

3) Aile ilişkilerinin devlet görevlerinde görünür hale gelmesi...

Yukarda açıklamaya çalıştığım Toplumbilimsel ve Sosyal Psikolojik nedenler, devletin yozlaşmasına ilişkin kaygıları gündeme getirmektedir. 

***

Hiç kuşkusuz yukardaki kaygıların ortaya çıkmasında:

“Parlamenter Demokratik Rejimin” rafa kaldırılmasının...

Onun yerine, tek bir kişiye bağlı, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” denilen “Şahsım Devleti” rejiminin getirilmesinin...

Yani tek bir kişinin ilişkilerinin, duygu ve düşüncelerinin, devlete egemen olduğu bir düzenin...

Rolü büyüktür. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları