Nefrete köle olmak!

05 Haziran 2015 Cuma

Hani üzerine hiç toz kondurulmayan ama sürekli olarak çarpıtılan bir kavram var:
“Milletin egemenliği.”
İşte o kavram çarpıtıla çarpıtıla artık, demokrasiyi yok eden “çoğunluk baskısı” bağlamından bile koparıldı...
“Bireysel nefretin egemenliği” eksenine yerleştirildi!

***

Esas olarak tek bir kişinin nefreti bu...
Ama öyle bir nefret ki:
Anayasayı ayaklar altına alıyor...
Adalet mekanizmasını hukuka değil, kişisel nefretine bağlıyor...
Kolluk kuvvetlerini kamunun değil, kendi iktidarının güvenliği için kullanıyor...
Medyayı haber ve bilgiden koparıyor, kendine bendediyor:
Onun gibi düşünmeyen, onun inandıklarına inanmayan herkes hain...
Onun iktidarına kayıtsız koşulsuz destek vermeyen herkes darbeci...
Ve Türkiye bu ortamda seçime gidiyor!

***

“Diyarbakır’da sözde bir müftü, Eskişehir’de eşcinsel aday biz göstermiyoruz. Böyle bir derdimiz de yok.”

***

“Ya, bunlar Ateist, bunlar Zerdüşt. Bunlar değil mi ‘Taksim Kâbe’mizdir’ diyenler?”

***

“Savcımızı şehit eden teröristler bunları destekliyor. Paralel örgüt, darbeci Doğan medyası, eşcinseller, Ermeni lobisi, Ali’siz Aleviler hepsi bunları destekliyor.”

***

Ve silah taşıdığı artık herkesçe itiraf edilen MİT TIR’ları konusundaki gerçekleri açıklayan Cumhuriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar da bu söylemden nasibini alıyor:
“Bunun bedelini ağır ödeyecek. Öyle bırakmam onu.”

***

Sorun ne sadece MİT TIR’larıdır, ne Cumhuriyet gazetesi, ne Can Dündar...
Ve hatta ne de sadece önümüzdeki seçimdir sorun:
Sorun, ağır aksak da olsa işletilmeye çalışılan bir demokrasinin...
Anayasasıyla, meclisiyle, adaletiyle, bürokrasisiyle ve politikasıyla...
Bütün tarihsel kökleriyle birlikte, koskoca bir toplumun...
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin...
Tek bir kişinin nefretine teslim olup olmayacağıdır!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları