Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Mahpusları düşünürken - 7

14 Ağustos 2022 Pazar

İnsanlar parmaklıklar arkasındayken “düşünce yazısı” gibi görünen, ama aslında siyasal olduğu için sorunu temelden çözecek olan “ideolojik” nitelikli yazı yazmak çok zor.

Aslında yazının başlığı “Mahpusları Düşünürken-7” değil, “Mahpusları Düşünürken-Sonsuz” olmalıydı:

“7” rakamı “Atatürkçülük ve Sosyal Demokrasi” başlıklı yazılarımın sırasını belirtiyor.

Esas sorun, insanlar haksız ve hukuksuz kararlarla hapse atılır ve orada tutulurken düşünce dünyasında olan ve ideolojik nitelik taşıyan tartışma ve irdeleme yazıları yazmak:

Bir yandan toplumun haksızlık ve hukuksuzlukları kanıksamasını engellemek için insanların dikkatlerini doğrudan bunlara çekmek istiyorsunuz...

Öte yandan yapılan bütün bu haksızlık ve hukuksuzlukların iktidardan kaynaklandığını, dolayısıyla bunların önlenmesi için iktidarın değişmesi gerektiğini, bunun için de seçmenlerin siyasal bilinçlerinin adalet ve özgürlük ilkeleri ekseninde birleştirilmesinin zorunlu olduğunu biliyorsunuz...

Özellikle hapiste olan okurlarımın yazılarımı bu çelişkinin ışığında okuduklarını umut ediyorum.

***

Gezi Parkı Direnişinde, Mücella Yapıcı’nın simge haline geldiği, yeşili, çevreyi, demokrasiyi, kamu çıkarlarını savunanlar hâlâ hapiste.

Aslı Aydıntaşbaş, Henry Barkey, savcı ve mahkeme heyeti dörtgeninde, artık iftiraya uğradığı tamamen açığa çıkan Osman Kavala, dört duvar arasında.

Bir kişi hariç, 28 Şubat’ta olmayan darbeye ilişkin bir suçlamayla mahkûm edilenler hâlâ parmaklıklar arkasında.

Selahattin Demirtaş Kürt seçmenler üzerinde oynanan oyunlar bağlamında hâlâ hapiste ve üstelik iktidar tarafından İmralı’ya hesap vermekle tehdit ediliyor.

Hâlâ hastalar, engelliler, 80-90 yaşındaki insanlar, hamile, lohusa kadınlar, bebekler, çocuklar hapse atılıyor veya hapisteler.

Ve ben Atatürkçülük ile Sosyal Demokrasi arasındaki ilişkileri yazıyorum.

Çünkü bütün bu sorunların çözülmesi Demokratik Rejim’in işletilmesine ve siyasal iktidarın değişmesine bağlı.

Oysa, Demokrasi hedefinde birleşmeleri gereken çeşitli siyasal akımlar ve ideolojiler, emperyalistlerle işbirliği yapan despotların, demokrasiyi sadece kendileri için isteyen dinci, ırkçı egemenlerin kışkırtmalarıyla, birbirlerine saldırıyorlar.

Adalet ve özgürlük için “Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti” hedefinde birleşmeleri gerekenler birbirlerini boğazlamamalılar; Demokratik Rejim kurulduktan sonra aralarındaki kozları temel hak ve özgürlüklerin güvencesi altında paylaşabilirler.

***

Atatürkçülük ile Sosyal Demokrasi’nin birleşmesi ve bütünleşmesi, CHP içinde, İnönü-Ecevit zamanında “Ortanın Solu” ile başlamış, Ecevit’in 1977 seçimlerinde “Sosyal Demokrat Parti” anlayışı bağlamında elde ettiği başarı ile onaylanmıştı.

1977 seçimlerine hazırlanan Ecevit, “Yeni CHP” sloganı bağlamında, Göreme Sokak’ta kurulan çalışma biriminde bir grup genç bilim insanı ile CHP’nin klasik 6 Ok reçetesine altı yeni ilke eklemişti:

1) Özgürlük.

2) Eşitlik.

3) Dayanışma.

4) Emeğin üstünlüğü ve bütünlüğü.

5) Gelişmenin bütünlüğü ve etkinliği.

6) Demokratikleşme.

Bülent Ecevit bu altı ilkeyi, geleneksel 6 Ok’un “Çağdaş yorumları” olarak nitelemişti.

Yakından bakıldığından gerçekten de bu altı ilkenin geleneksel 6 Ok’un güncelleştirilmesine yardım ettiği anlaşılır.

Sağ-Sol terörü altında bunalmış olan ülkede, 1977 seçimlerine bu yeni programla gidildi...

Benim bulduğum “Analar, evlatlarınızı oylarınızla koruyunuz” sloganı da çok etkili olmuş ve CHP yüzde 41.4 oyla birinci parti olarak çıkmıştı!

Ama ne yazık ki Ecevit, 11’lerle kurduğu hükümette aynı başarıyı gösterememiş, ülke 12 Eylül 1980 askeri darbesine sürüklenmiş ve her türlü sol, özellikle “Sosyal Demokrasi”, darbeciler tarafından ezilmişti.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları