Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kutuplaştırmaya karşı sabır!

04 Mart 2022 Cuma

İki Dünya Savaşı trajedisini yaşamış olan Avrupa’da üçüncü bir savaş yaşanıyor:

Ukrayna yakılıp yıkılıyor.

Hiç kimse bu trajediye ilgisiz kalamaz...

Ve herkes bu trajedinin uzamasını, yaygınlaşmasını ve derinleşmesini engellemek, barışı sağlamak için çaba sarf etmelidir.

Ne yazık ki bu trajedinin arkasında, dünyaya egemen olmak isteyen güçlerin arasındaki güç savaşı yatmaktadır.

Bu güç savaşı, soğuk savaş biçiminde, siyaset, ideoloji, kültür ve ekonomi alanlarında sürekli olarak devam etmekte, öte yandan da Afganistan’da, Irak’ta, Libya’da, Ukrayna’da görüldüğü gibi, sıcak savaş olarak ortaya çıkmaktadır.

Bütün dünya ve ülkemiz de bu bağlamda “Kutuplaşmakta”, daha doğrusu “Kutuplaştırılmaktadır”.

***

Evet, “Kutuplaştırma” hem barışın hem demokrasinin en büyük düşmanıdır...

Evet, bütün diktatör heveslileri, bütün savaş yanlıları, kendilerinin antidemokratik saldırganlıklarını meşrulaştırmak için düşmanlarını beslerler, olduklarından güçlü gösterirler ve kışkırtırlar...

Görünürde düşman yoksa da önce düşman yaratırlar, sonra onları şeytanlaştırır ve varlıklarını, kendilerinin demokrasiyi ve barışı yok eden tutum ve davranışlarına gerekçe olarak kullanırlar.

Bu süreç içinde ilk adım olarak dil ile işe başlarlar:

Sürekli olarak nefret dili kullanır, bu dili, bütün topluma, özellikle de kendilerini eleştirenlere benimsetmeye çalışırlar.

Demokrasiden ve barıştan yana olanlar da dahil, bütün toplum nefret dili kullanmaya başladı mı, artık işleri yarı yarıya kolaylaşmıştır.

İkinci adım olarak, toplumda diyaloğu engeller, her türlü karşılıklı iletişime karşı çıkarlar:

Onlar için tek doğru mesaj kendi verdikleridir.

Farklı görüşlerin hiçbiri geçerli değildir; karşıt görüşler ise zaten doğrudan “ihanet” diye suçlanır.

Üçüncü adım olarak her türlü uzlaşmaya karşı tavır alırlar:

Hiçbir farklı görüşle, muhalifle konuşmak, masaya oturmak, müzakere etmek, istemezler.

Çözüm önerileri ise sadece kendi dayattıkları koşullardır ve bu koşullar doğrudan doğruya daha sert antidemokratik tedbirlere ve savaşa daha yakın eylemlere yöneliktir.

Ve bütün bu sabit fikirli tutum ve davranışlar, bunları savunanlar iktidardan düşene kadar devam eder.

***

Peki bu sürece nasıl karşı koyacağız?

Barışı ve demokrasiyi nasıl koruyacağız?

Bu sorunun yanıtı açık:

“Kutuplaştırma politikası”nın yukarda özetlediğim üç yöntemine de ısrarla, bıkmadan usanmadan karşı çıkacağız...

1) Daima barışı, demokrasiyi savunacağız. Umutsuzluğa kapılmadan, daima, her fırsatta, sürekli olarak nefret dilini kınayacağız; bu dili asla kullanmayacağız.

2) Her vesileyle, barıştan ve demokrasiden yana olanlarla ve hatta bunlara karşıt olanlarla bile iletişimde kalmaya çalışacağız, diyalog arayacağız.

3) Olanaklı olduğu ölçüde, barıştan ve demokrasiden yana olanlarla, hatta bunlara karşı olanlarla bile, müzakereler yapacağız, müttefikler arayacağız; olanaklı olduğu ölçüde ittifaklar kuracağız.

Bıkmadan, usanmadan, umutsuzluğa kapılmadan, barışı ve demokrasiyi savunacağız ve bu üç ilkeye riayet edeceğiz...

VE SABIRLI OLACAĞIZ!

***

İsmet İnönü’ye atfen yazılan bir cümle vardır:

“Bir ülkede namuslular da namussuzlar kadar cesur olmazsa o memleket batar” dediği öne sürülür İsmet Paşa’nın.

Oysa bu cümlenin orijinal metni “cesaret” üzerine değil, “sabırlı olmak” yani Eski Türkçe ile “sabur” üzerinedir.

İsmet Paşa “Arkadaşlar eğer bir memlekette erbabı namus laakal, eşirra kadar sabur olmazsa, o memleket behemehal batar” demiştir.

Bu ifade ve hangi koşullarda söylendiği başlı başına bir yazı konusudur.

Şimdilik sadece, savaştan yana olanların antidemokratik nefret dillerine, diyaloğu ve uzlaşmayı reddeden uygulamalarına karşı, bıkmadan usanmadan, barışı ve demokrasiyi, SABIRLA savunmak gerektiğini vurgulayalım.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları