Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kasıtlı haksızlık ve hukuksuzluk

18 Aralık 2022 Pazar

Değerli okurlarım:

Montrö açıklamasından dolayı haksız ve hukuksuz yargılanan amiralleri ve generali...

28 Şubat ve Gezi Direnişi davalarında mahkûm edilenleri...

Haksızlığa uğrayan çağdaş avukatları...

Hasta, yaşlı ve lohusa mahkûmları...

Kavala’yı, Demirtaş’ı...

KHK’lileri...

UNUTMADIM, KANIKSAMADIM!

Ama bugün işlerin artık iyice çığırından çıktığı ve tarikatların gölgesindeki “Şahsım Devletinde” haksızlık ve hukuksuzlukların, göz göre göre, pek çok yanlışa rağmen, kasten yapıldığı hususunu vurgulamak istiyorum.

Son örnek İmamoğlu’na açılan “Ahmak” davası ve bu davada verilen karar.

Önce davayı anımsayalım:

İmamoğlu, 30 Ekim 2019’da Strasbourg’da Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nde bir konuşma yaptı.

İktidarın İstanbul Belediye Başkanlığı seçimini, YSK kararı ile iptal ettirerek kazanmak istediğini belirtti.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 4 Kasım 2019’da İmamoğlu’nu kastederek “Avrupa Parlamentosu’na gidip, Türkiye’yi şikâyet eden ahmağa söylüyorum. Bunun bedelini bu millet sana ödetecek. Bu iş bu kadar bedava değil” dedi.

İmamoğlu aynı gün İstanbul’da bir gazetecinin sorusu üzerine “31 Mart’ta seçimi iptal edenler, ve dünyada, Avrupa’da onların gözünde nereye düştüğümüz noktasında, o olan biten şeylere baktığımızda, tam da 31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır, önce oraya bir odaklansın” dedi.

Bunun üzerine Yüksek Seçim Kurulu, “İmamoğlu bize ‘Ahmak Dedi’ iddiasıyla, suç duyurusunda bulundu ve İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı.

Savcılığın iddianamesi, 28 Mayıs 2021’de Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi ve İmamoğlu için hapis cezası talep edilen dava süreci başladı.

Sonunda mahkeme İmamoğlu’nu 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasına çarptırdı.

Bu karara göre İmamoğlu, siyasal haklarından da mahrum ediliyor ve Belediye Başkanlığı sona eriyor.

Böylece, Belediye Meclisi’ndeki çoğunluk AKP’de olduğu için, İstanbul Belediyesi’nin yönetimi, 31 Mart’taki sonuca göre 13 bini aşan ve tekrarlatılan seçimin 23 Haziran’daki sonucuna göre 800 binden fazla farka rağmen, AKP iktidarına geçiyor ve hortumlar yeniden devreye giriyor.

***

Birinci haksızlık ve hukuksuzluk:

Dava devam ederken davanın görüldüğü mahkemenin yargıcı değiştiriliyor.

Samsun’a tayin edilen yargıç, Barış Terkoğlu’nun üç gün sonra sonra tekzip edilen yazısına göre çevresine, bu davada haksız bir karar vermesi istendiği ve isteğe karşı buna direndiği için tayin edildiğini belirtiyor.

Tayin sebebi ne olursa olsun, Eski Yargıtay Başkanı Prof. Sami Selçuk, dava görülürken yargıç değiştirilmesinin verilen kararı geçersiz kıldığını, yani hükmün “butlanla” malul olduğunu belirtiyor.

***

İkinci haksızlık ve hukuksuzluk:

Mahkemeye yeni atanan yargıç, duruşmalardan birinde, İmamoğlu’na Süleyman Soylu’nun söylediği ahmak sorusunu soran gazetecinin verdiği ifade sırasında “Evet bu sözlerin Süleyman Soylu’ya hitaben söylendiği belli” gibi bir yargıda bulunuyor ve bu sözler avukatların ısrarı ile zabıtlara geçiriliyor.

Aynı yargıç, bu açık ve net ifadesine rağmen, bu sözlerin Süleyman Soylu’ya karşı değil, YSK’ye karşı söylendiği gerekçesiyle mahkûmiyet kararı veriyor.

***

Üçüncü haksızlık ve hukuksuzluk:

Mahkeme, verdiği kararda cezanın artırılma gerekçesi olarak Türk Ceza Kanunu’nun 125’inci maddesinin OLMAYAN 6. Fıkrasını belirtiyor.

Oysa Türk Ceza Kanunu’nun 125’inci maddesinin 6. Fıkrası yok. Bu madde sadece 5 fıkradan ibaret.

***

Dördüncü haksızlık ve hukuksuzluk:

“Ahmak” sözcüğü bir hakaret ise bunu önce Süleyman Soylu, Ekrem İmamoğlu’na karşı kullanıyor.

Ayrıca örneğin Erdoğan’ın muhaliflere söylediği bundan çok daha ağır sözcükler var.

Üstelik yine Erdoğan Cindoruk için aynı “Ahmak” sözcüğünü kullanmış.

***

Bütün bu süreç sırasında, medyada hem yargıcın hem de savcının iktidar mensuplarıyla olan ilişkilerine ilişkin fotoğraflar ve çeşitli bilgiler yayımlanıyor ve ayrıca yargıcın HSK tarafından bir taciz soruşturması geçirdiği ayrıntısı da bu bilgiler arasında kamuoyuyla paylaşılıyor.

Bütün bunların üstüne, dava savcısının bir yazısı ile izne ayrılacağı ve davayı İstinaf’a taşıyacağı için mahkemenin gerekçeli kararının Başsavcılığa iletilmesini istediği de kamuoyuna yansıyor.

***

Yukarıdaki öykü, mahkemelerimizdeki haksızlık ve hukuksuzlukların iktidar tarafından göz göre göre kasten yaptırıldığı konusunda kamuoyunda oluşan yargıyı pekiştiriyor...

Ve elbette, hem yargıya ve yargı mensuplarına, hem iktidara ve iktidar mensuplarına, hem de “Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti” yapısına büyük bir zarar veriyor!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları