Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Karartmacılık ve ithal seçmen, iktidarı kurtarır mı?
Sevgili okurlarım, bu iktidarın devlet geleneklerini, devlet kurumlarını, kısacası “devleti” yıkarak yaptığı pek çok kötülüğün yanında, Demokratik Rejimi en çok zedeleyen icraatı, “Obskürantizm” denilen, her türlü bilgiyi halktan saklayan “Karartmacı” politikadır.
Demokratik Rejim, iktidarın şeffaflığı üzerine dayalıdır.
Bütçe, bu nedenle en önemli denetim belgelerinden biridir.
Sayıştay raporları da bu tür belgelerin en başında gelir.
TÜİK denilen devletin istatistik kurumu, sadece devlet kurumlarının icraatını değil, toplumun bütün fonksiyonlarını ilgilendiren bilgileri kamuoyuna açıklar.
Böylece hem devletin hem toplumun hem iktidarın fonksiyonları, zaman içinde gösterdikleri değişme eğilimleriyle birlikte değerlendirilebilir.
Elbette, ihaleler, ödemeler, maliyetler, vergiler, gelirler, giderler, kârlar zararlar hakkındaki sayılar, oranlar, sadece iktidarların değil, devletin ve bütün toplumun genel gidişini gösteren bilgilerdir.
Bu bağlamda seçim güvenliği de esas olarak seçmen listelerinin saptanması ile oy kullanma ve oy sayımı süreçlerinin şeffaflığına bağlıdır.
Ne yazık ki bütün devlet fonksiyonlarında olduğu gibi seçim konusundaki bilgiler de bir karartma perdesi arkasındadır.
Örneğin, seçmen listelerini İçişleri Bakanlığı düzenlemektedir.
***
Seçmen desteğini kaybeden iktidarın Suriye ve öteki ülkelerden aldığı ve sayıları neredeyse nüfusun yüzde onuna ulaştığı söylenen sığınmacılardan destek aradığı ve bu desteği aldığı biliniyor.
Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre sadece 120 bin 133 sığınmacı Suriyelinin vatandaş olarak seçmen niteliğine sahip olduğu biçiminde bir açıklama yapılmıştır.
Ama iktidarın bu karartmacı politikasından dolayı buna inanmak biraz zordur.
Karartmacılığın egemen olduğu toplumlarda komplo teorileri, dedikodular, abartılı dezenformasyonlar devreye girer.
Türkiye’de de vatandaşlık verilen ve seçmen özelliği kazanan sığınmacıların sayılarının bu açıklananın çok çok üstünde olduğu iddia edilmektedir.
***
Üstelik seçmen listeleri de artık vatandaşlık numarasına göre düzenlendiğinden ve vatandaş olan sığınmacılar bir dilekçe ile isimlerini de değiştirebildiklerinden normal seçmenlerin listelerde kendi adlarını aramaktan başka bir denetim yolları da yoktur.
Muhalefetin bütün eleştirilerine karşın, iktidara yakın çevrelerin iddiaları, seçmen listelerinde ve sandıklarda sonucu değiştirecek kadar büyük yolsuzluğun yapılamayacağı biçimindedir.
Oysa yaklaşık 500 bin oy sonucu değiştirebilir.
***
Bakın Türkiye Cumhuriyeti’ni ucube “Şahsım Devleti” rejimine dönüştüren ve oy sayımı yasalara aykırı olarak yapılan 16 Nisan 2017 sözde halkoylamasının güya resmi sonuçları nedir:
Evet: 25 milyon 157 bin 463
Hayır: 23 milyon 779 bin 141
Fark: 1 milyon 378 bin 322
Farkın yarısı: 639 bin 111
Sonuç olarak 640 bin kadar seçmen karar değiştirse ve “Hayır” deseydi, bu ucube “Şahsım Devleti anayasası” kabul edilmiyordu!
Bir de bu ucube anayasa ile, baskılar altında girilen ve Erdoğan’ın görevinden istifa etmeden katıldığı son Cumhurbaşkanlığı seçimine bakalım:
Kullanılan oy sayısı: 50 milyon 68 bin 627
Kullanılan oyun yüzde 50’si: 25 milyon 34 bin 313
Erdoğan’ın aldığı oy: 26 milyon 330 bin 823
Erdoğan’ın oylarının yüzde 50’yi aşan miktarı: 1 milyon 296 bin 509
Sonuç olarak Erdoğan’ın bütün gücünü kullanarak baskı altında yapılan seçimde aldığı 1 milyon 300 bin kadar oy, onun birinci turda seçilmesini sağlamıştı.
***
Şimdi soru şu:
Bütün karartmacı önlemlere, bazı illerimizde toprak ağalarının, şeyhlerin, şıhların bütün bir köy ya da aşiret adına oy kullandığı/kullanacağı iddialarına, bazı yerlerde gündeme gelen resmi baskılara, ithal seçmene, mükerrer oy kullanmalara ve sandıklarda yapılabilecek sahtekârlıklara rağmen,
Seçmen tercihi, “Otoriter Şahsım Devleti” rejimine karşı, “Demokratik Rejim”den yana bir seçimi yansıtabilecek kadar güçlü mü acaba?
Boş tencere faktörü ve güvensiz/adaletsiz yaşam koşulları acaba bu gücü yaratmış mıdır?
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Mahruki yine yandı
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!