İmam-ı âzam Ebu Hanife

30 Haziran 2024 Pazar

Sevgili okurlarım, elbette “14 Din Bilgini’nin Bildirgesi”nde belirtildiği gibi, “Şeriat, İslam Demek Değildir”.

“İslam”, kaynağı Kuranıkerim ve Sünnet (Hz. Muhammed’in yaptıkları ve söyledikleri) olan bir dindir, değişmez.

“Şeriat” ise bu dine dayalı olan toplumlarda/devletlerde geçerli olan, hem birbirinden farklı hem de zamana göre değişen kurallardır.

İkisi birbirinden tümüyle farklı kavramlar ve terimlerdir.

(Ayrıca bazı din adamlarının, yorumcuların, din bilginlerinin, “sünneti” ve “mezhepleri” bile “İslam Dini”nin temelleri arasında saymadıkları, kaynak olarak sadece Kuranıkerim’i kabul ettikleri bilinmektedir.)

***

İslamda esas olarak Sünnilik, Şiilik ve Haricilik olarak üç büyük mezhep vardır.

Bu mezhepler arasındaki iktidar çatışmaları, aynen Hıristiyanlıktaki mezhep savaşları gibi kanlı olaylara yol açmış, her bir mezhep, egemen olduğu toplumda, kendi “Şeriatını” uygulamıştır.

Sünni İslam Mezhebi içinde de dört büyük alt mezhep vardır:

Hanefi, Maliki, Hanbeli ve Şafii mezhepleri.

Bunların da her birinin “Şeriatı” yani kuralları birbirinden değişiktir.

Ayrıca bu mezheplerin içindeki tarikatlar arasında da uygulanan kurallar yani “Şeriat” farklıdır.

***

Sevgili okurlarım, eskiden “nüfus cüzdanları” gri renkli sert kapağı olan defterler biçimindeydi.

Benim nüfus cüzdanımda, “Dini” hanesinde “İslam”, “Mezhebi” hanesinde de “Hanefi” yazıyordu.

“14 Din Bilgini’nin Bildirgesi”nde, Hanefi Mezhebi’nin kurucusu Ebu Hanife’nin bir sözüne gönderme yapılması, bu açıdan önemliydi.

Peki Türkiye’deki Müslümanların çoğunluğunun mezhebi olan Hanefiliği kuran “İmam-ı âzam Ebu Hanife” kimdi, İslam tarihindeki yeri neydi?

***

İmam-ı Âzam Ebu Hanife’nin hayatını, TDV İslam Ansiklope-disi’ndeki maddeden yararlanarak okurlarım için özetledim:

Ömrünün elli iki yılı Emeviler, on sekiz yılı Abbasiler döneminde geçen Ebu Hanife, hilafetin Emeviler’den Abbasiler’e geçişine ve Abbasi halifelerinden Ebülabbas es Seffah (750-754) ile Ebu Cafer el Mansur (754-775) zamanında gelişen olaylara şahit oldu.

Ebu Hanife’nin ehli beyte karşı kalbi yakınlık ve bağlılık duyduğu ve Hz. Ali evladını sevdiği kesindir.

Son Emevi Halifesi II. Mervan zamanında Ebu Hanife’ye Kufe kadılığı veya beytülmal eminliği teklif edilmiş, her türlü baskıya rağmen kabul etmeyince de hapsedilmiş ve dövülmüştür.

Hapiste sağlık durumunun ağırlaşması üzerine serbest bırakılmış ve Mekke’ye gitmiş, hilafet Abbasiler’e geçinceye kadar orada kalmıştır.

Ebu Hanife, Hz. Ali evladının haklarını koruyacağını söyleyen Abbasiler’in kuruluşundan memnun olduğu için Kufe’ye dönerek arkadaşlarıyla birlikte Ebülabbas es Seffah’a biat etmiş, fakat Irak’taki karışıklığın sürdüğünü görünce tekrar Mekke’ye gitmiştir.

Abbasiler döneminde devam eden kargaşalıklar ve halifenin yaptığı uygulamalar sonunda, Ebu Hanife, Abbasi yönetimine karşı da sert bir muhalefete başlamıştır.

Bunun üzerine Halife Mansur, ona, yeni kurulan Bağdat şehrinin kadılığını teklif etmiştir.

Bu teklifi kabul ettiğini ve görevinin çok kısa sürdüğünü söyleyenler varsa da daha sağlam rivayetlere göre kadılığı kabul etmemiş, bunun sonucu olarak Bağdat’ta hapse atılmış, işkence edilmiş ve dövülmüştür.

Ebu Hanife 150 yılının şaban ayında (Eylül 767) Bağdat’ta vefat etmiştir.

Zehirlenerek öldürüldüğü ve hapisten cenazesinin çıktığı da söylenir.

Halife, cenaze namazına bizzat katılmıştır.

***

Ansiklopedideki madde ve benim oradan yaptığım özet de tarihsel gerçeklere ne denli uygun tam bilemiyorum.

Çünkü o dönemin olaylarının büyük bir bölümü günümüze kadar ancak rivayetler halinde gelmiştir.

Ama “14 Din Bilgini’ni Bildirgesi”nin çok sağlam bilgilere ve mantığa dayandığını biliyorum:

“Şeriat, İslam Demek Değildir!”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İmam-ı âzam Ebu Hanife 30 Haziran 2024

Günün Köşe Yazıları