Medyaya ve sosyal medyaya bakarsanız, Erdoğan/AKP iktidarı İstanbul’u şimdiden kazanmış görünüyor:

Birinci olarak, 14-28 Mayıs seçimlerinin yarattığı şoku atlatamayan muhalif ve/veya CHP’li küskün seçmenlerin bir bölümü, “Bir daha sandığa gitmek yok” diyor...

Bir bölümü “Bir daha CHP’ye oy yok” diyor...

“Gelecek seçimde artık Erdoğan’a oy vereceğim” diyen ve CHP’li olduğunu iddia eden bile var.

Elbette bunların ne kadarı gerçek CHP’li veya gerçekten CHP’ye oy vermiş olan kişiler, belli değil:

Gerek medya gerekse sosyal medya, dezenformasyon yapanlarla dolu olduğu için, iktidarın maaşlı trolleri, iktidar dilini kullanarak CHP’li gibi davranıyor olabilirler.

Ama egemen olan havanın “CHP’ye karşı” ve bu nedenle de “ErdoğanAKP’den yana” bir yaklaşım olduğu açıkça görülüyor.

***

İkinci olarak, genel seçimleri kaybeden “Millet İttifakı”, artık tamamen bozulmuş görünüyor.

Sadece AKP’nin eski kurucularının ittifak içindeki partileri değil, ittifakın, sağ kesimdeki ana gövdesini oluşturan İYİ parti de bu ittifakı suçlayan bir söylem içinde.

Böylece Erdoğan’ın “Şahsım Devleti”ne karşı CHP’nin kurmuş olduğu “Demokratik İttifak”, tam da iktidarın istediği biçimde, dağılmış bir durumda.

Böylece iktidarın karşısındaki “Demokratik Cephe” 2019’daki gücünü yitirmiş görünüyor.

***

Üçüncü olarak, CHP’nin İstanbul Belediye Başkanı İmamoğlu, genel seçimler sırasındaki olaylar ve genel başkanlık tartışmaları bağlamında, gerek parti içinde gerek genel kamuoyunda bir hayli yıpranmış bir görüntüye sahip.

Medyada ve sosyal medyada, İmamoğlu’nun güvenilirliğini yitirdiğine ilişkin yorumlar yoğun.

(Bunların iktidarın dilini kullanan sahte demokratlar ve sahte CHP’liler mi, yoksa samimi duygularını yansıtan kişiler mi olduklarını bilemediğimizi yine belirtelim.)

***

Dördüncü olarak, iktidar, İmamoğlu’nun elini kolunu bağlayıp kaynaklarına ve yetkilerine sınırlama ve kısıtlama getirerek İstanbullulara yapacağı hizmetleri engelliyor.

Dolayısıyla, İstanbullulara, “Hizmet istiyorsanız iktidara oy verin” diyor.

***

Beşinci olarak, artık bağımsızlığını yitirmiş görünen yargı mekanizmasının, İmamoğlu’na, tam seçim öncesinde, siyasal yasak getireceğine ilişkin yaygın bir kanı var.

Bu davadan siyasal yasak çıkmayacağını belirttiği için tayin edildiği konuşulan ilk mahkeme yargıcı olayı, davanın gideceği istinaf mahkemesi yargıçlarının son günlerde değiştirilmiş olması gerçeği, bu konudaki izlenimleri güçlendiriyor.

Hiç kuşkusuz bu kanı, (gerçekleşse de gerçekleşmese de) İmamoğlu’nun seçilme şansını olumsuz yönde etkileyebilir.

***

Özetle İmamoğlu, 2019’daki seçimlerden daha zor bir sınav ile karşı karşıya. Üstelik AKP, 2019 deneyiminden öğrendikleri ile her türlü propagandayı ve baskıyı yapmakta daha da hazırlıklı ve kararlı.

İmamoğlu her şeye rağmen kazanabilir mi?

Evet...

İSTANBULLULAR İSTERLERSE, ELBETTE!