Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Deprem, devlet, iktidar ve seçim

03 Mart 2023 Cuma

Depremzede “Devlet nerede? Kızılay nerede” diye feryat ediyor:

Aradığı şey aslında kendisine uzanacak bir yardım elidir.

Buna karşılık, iktidar inanılmaz bir aymazlık ve yanlışlık içinde...

“Devlet benim” anlayışı bağlamında:

“Devlet nerede?” diye soranların yakınmalarını aktaran televizyonlara cezalar veriyor.

“Kızılay nerde?” diyenlere “Ahlaksız, namussuz, adi” sözleriyle yanıt veriyor.

Stadyumlarda yapılan “Hükümet istifa” protestolarına karşılık olarak, maçlara seyirci yasağı getiriyor.

Eleştiri yapanları da “Bunları not ediyoruz” diyerek tehdit ediyor.

Benim “Şahsım Devleti” adını verdiğim mevcut rejim, sağ iktidarların siyasal olarak hedeflediği rejimlerin doruk noktasındaki yapıdır.

Sağ siyasetin doruk noktasındaki bu hedefi, Necip Fazıl Kısakürek “Başyücelik Rejimi” olarak adlandırmış ve tanımlamıştır.

Burada bir parantez açalım ve Menderes Hükümeti’nden para aldığını, bu parayı az bulduğunu kendi anılarında anlatan Necip Fazıl Kısakürek’in, CHP’den milletvekili olmayı beklediği sıralarda, Kubilay katledildikten sonra, 1 Ocak 1931 tarihli Hakimiyeti Milliye gazetesinde, dinciler, şeriatçılar için neler yazmış olduğuna bakalım:

“Düşman bir kılıçtır. Bu kılıç şakırtıyla çekilir, vızıltıyla savrulur, aydınlıkta saplanır.

İrtica ise, yatağımızın başucunda bir bardak suya karıştırılan zehirdir.

Kubilay’ın katili Derviş Mehmed’in Menemen kapılarına sokuluşu gibi, uykumuzu bekler ve ayaklarının ucuna basa basa gelir!...

Bir muallim ve zabit başını yuttuktan sonra sinsi sinsi deliğine çekilen yılan şöyle ıslık çalıyor:

‘Bana, tabii ömrün ne kadarsa burada bitirip geber diye bir delik gösterdin. Ben bu delikte duramıyorum. Beni taşla ezmedikçe, gazla yakmadıkça, külümü yele vermedikçe sana rahat haram olsun’

Onun bu son isteğini yerine getirmek elimizdedir!...”

5 Ocak 1931 günlü Hakimiyeti Milliye gazetesi de “Necip Fazıl Bey’in nutku” başlığı altında onun söylediklerini şöyle özetlemişti:

“Türkiye nüfus kütüklerindeki softa ve mürtecinin yeşil kanını kurutacaksın. Bu kadar!...”

İşte Erdoğan/AKP iktidarının “Şahsım Devleti”ni kurarken esinlendiği “Başyücelik Rejimi”ni öneren Kısakürek böyle yüz seksen derece fikir değiştirmiş bir şair ve yazardır.

(Ben onun bu ve başka özelliklerini, adını bile vermeden, bir makalemde tarif ederek yazdığım için, mahkûm edildim ve avukatımın dikkatsizliği sonunda kararı temyiz etmek fırsatını da kaçırdım.)

Türkiye’yi 1950’den beri çok kısa aralıklarla 70 yıldır yöneten sağ siyaset ve 12 Mart ile 12 Eylül askeri darbeleri, 16 Nisan 2017’de, yasalara uygun olmayan ve bu nedenle, eski Yargıtay Başkanı Prof. Sami Selçuk tarafından “Hukuk Dünyasında Doğmayan” diye adlandırılan bir halkoylamasıyla dinci/sağcı politikacıların rüyasını gerçekleştirdiler ve “Şahsım Devleti”ni kurdular.

Oysa, orijinali Orta Çağda kalmış ve modern biçimi de İkinci Dünya Savaşı’nda, dünyayı kana buladıktan sonra, yenilmiş olan Faşist Devlet yapısının kötü taklidi olan bu rejimle 21. Yüzyıl Türkiyesi’ni yönetmek olanaklı değildir.

Bu gerçek, 20 Aralık 2021 gecesi kararlarıyla şahlandırılan enflasyon ile halkı açlığa mahkûm edince zaten ortaya çıkmıştı.

Ama 6 Şubat 2023 Depremi bu gerçeği herkesin beynine iyice kazıdı ve bu iktidarı, değiştirdiği rejimle birlikte enkaza gömdü.

Önümüzdeki seçim, enkaz altında kalan bu iktidarın ve bu rejimin, tarihin karanlıklarına gömülme töreni olacaktır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları