CHP’li belediyeler erken seçimi zorluyor

03 Eylül 2024 Salı

Merkezi iktidar Türkiye’yi yönetemiyor...

Zaten hiçbir zaman yönetememişti:

Sadece kendilerine “liberal solcu” diyen “Yetmez ama Evetçi” aymazların, dincilerin (aman dikkat “dindarların” değil, inançları ve kimlikleri, Müslümanlığı siyasette kötüye kullanan köktendincilerin) ve etnikçilerin destek verdikleri birtakım aldatmacalarla, yanılsamalarla, insanları kandırmış ve mevcut Cumhuriyet Devleti yapısını yıkmayı, “yönetim” diye yutturmuşlardı.

Elbette, üretime el koyarak, Cumhuriyet kazanımlarını satarak, doğayı, kentleri, yağmalayarak, iç ve dış borç kaynaklarını tüketerek, 20 küsur yıl boyunca elde ettiği yaklaşık 4 trilyon dolarlık serveti kendi oligarşisine dağıttığı için, bir süre bu yanılsama ve aldatma süreci, seçmenler nezdinde de bir sonuç verdi ve “devlet yıkımı”, yasama ve yürütme erki yanında, özellikle yargı erki de kullanılarak devam ettirilebildi.

Ama artık “Deniz bitti”...

Avanta dağıtmak için kullanılan kaynaklar, borçlar tükendi...

Hortumlanan kaynakların aktarıldığı oligarşi ile tarikatlar ve cemaatler, toplumun hiçbir derdine derman olmadığı, olamayacağı için, iktidar yalnızlaştı ve güçsüzleşti.

Böylece, hem yıkılan Devlet yapısı yerine (kafalarındaki Ortaçağ modelini yeniden canlandırmak olanaklı olmadığı için) yenisi kurulamadı...

Hem de halk, özellikle de emekliler, işçiler, kadınlar, gençler, açlığa mahkûm edildi.

Ayrıca, devletin en başındakilerin liderlik ettiği, hortumlanan kaynakların aktarıldığı, sonradan görme çevrelerin gösterişçi şımarıklığı, zaten geçim sıkıntısı içinde bunalan halkı iyice bilinçlendirdi.

Sonuç olarak seçmen, hem geçim sıkıntısının, hem de devletin yıkılmasından dolayı yaşadığı haksızlık ve hukuksuzlukların sorumlusunun iktidar olduğunu anladı, hem de iktidar mensuplarının görgüsüzce yaptıkları harcamalardan çok rahatsız oldu.

***

Bu durumda, ülkenin sorunlarının, önce bu iktidardan kurtularak çözülmeye başlanacağı algısı yerleşti.

Bütün araştırmalar, ilk seçimde bu iktidarın değişeceğini net bir biçimde gösteriyor.

Ama seçim kararı, Meclis’te hâlâ sandalye sayısına bağlı gücünü sürdüren iktidarın elinde.

Bu durumda Erdoğan/ AKP/Bahçeli/MHP iktidarının kaybedeceği bir erken seçim kararı alması akla hiç de uygun değil.

***

Bir iktidar, ancak ve ancak, zaman geçtikçe daha da hızlı bir biçimde yıprandığını ve seçim vakti geldiğinde oy kaybının çok daha fazla olacağını gördüğü zaman, henüz seçmen nezdindeki bütün desteğini yitirmediğini düşündüğü bir anda, erken seçim isteyebilir.

İşte tam bu noktada CHP’li belediyelerin başarıları gündeme geliyor:

CHP’li belediyelerin büyük başarıları, kadınlara, öğrencilere, emeklilere, işsizlere, dar ve sabit gelirlilere ve bütün seçmenlere, ayrım gözetmeksizin yaptıkları hizmetler, iktidara verilen seçmen desteğini gittikçe eritiyor.

Bir başka deyişle, zaman geçtikçe, iktidarın oy erimesi hızlanarak artıyor.

Çünkü, belediyelerin bu başarısı, insanların geçim sıkıntısının çaresinin CHP iktidarı olduğu izlenimi verdiği için, seçmen tabanında bir karşılık yaratıyor ve iktidarın oylarının, güneş gören kar gibi, artan bir hızla erimesine yol açıyor.

Ayrıca seçmenlerin, iktidar mensuplarının, klasik yağmalama yöntemlerine ek olarak, görgüsüzce yaptıkları gösterişçi tüketimlerden duydukları kızgınlıktan dolayı, CHP’li belediyelerin alçakgönüllü halkçılığı da iktidarın oylarındaki hızlı erimeden kaynaklanan, erken seçimi zorlayan, ilginç ve etkili bir siyasal strateji olarak ortaya çıkıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları