Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

CHP, hem Atatürkçü hem de sosyal demokrat bir partidir 14

28 Ağustos 2022 Pazar

Tam da Gülşen’in haksız ve hukuksuz olarak tutuklandığı bir dönemde, içerideki siyasal hükümlü ve tutuklu okurlarım üzülmesinler:

Onları unutmadım...

Ne yaşlıları, hastaları ve engellileri...

Ne hak aramak için ölüm orucuna girenleri...

Ne anneleri, bebekleri, çocukları...

Ne Gezi Direnişi mağdurlarını...

Ne olmayan ama olduğu iddia edilen 28 Şubat Darbe Girişimi mağdurlarını...

Ne KHK’lileri...

Ne de Osman Kavala’yı, Selahattin Demirtaş’ı ve onlar gibi olanları!

CHP üzerine yazdığım bu yazılar esas olarak onları haksız ve hukuksuz olarak içeri atan siyasal iradenin değişmesine yönelik.

***

Siyasetin diyalektiği içinde, Çok Partili Düzen’e geçildikten sonra, sağ iktidarların toplumu bunaltan siyasal baskı ve ekonomik sömürü dönemlerinden sonra, sol siyasetin bir umut haline geldiğini görüyoruz.

Bu yazı dizisi aslında bu sol umudun nasıl meydana geldiğini ve NASIL HARCANDIĞINI anlatan bir öykü:

Amacım Adalet, Özgürlük, Eşitlik ve Demokrasi için iktidarın nasıl değiştirilebileceğini irdelemek, iktidara gelindiğinde de bu Demokrasi fırsatının yeniden ziyan edilmesini önlemek için tehlikelere işaret etmek.

***

İlk adım, Demokrasi, Adalet, Eşitlik ve Özgürlük için, iktidara gelmek elbette.

İktidara gelmek için de Türkiye’nin, bir türlü yerleşememiş, Atatürk’ün Cumhuriyet Devrimi’ne, İnönü’nün Çok Partili Düzen Atılımı’na ve 1961 Anayasası’nın getirdiği bütün reformlara rağmen bir türlü içselleştirilememiş, sağ iktidarlar ve 1971 ve 1980 askeri darbeleriyle ırzına geçilmiş olan Demokratik rejiminden, arta kalmış olan seçim ve sandık kurallarına uymak gerekiyor.

Umutlar yeniden Cumhuriyeti kuran ve Çok Partili Düzen’i getiren Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve onun öncülüğünde oluşturulan resmi ve gayri resmi ittifaklara bağlanmış görünüyor.

Tükenmiş ve bütün vaatleri boş çıkmış, halkı açlığa ve yokluğa mahkûm etmiş olan iktidarın elinde sadece iki koz kalmış gibi:

1) Demagojik “Bayrak, Ezan, Kuran” edebiyatına sığınmak, ırk/millet ve din/mezhep sömürüsüne hız vermek...

2) Muhalefet partilerinin Demokrasi, Adalet, Özgürlük ve Eşitlik için güç birliği yapmalarını engellemek.

Bu amaçla hem partiler arasındaki farklılıkları, ayrımları vurguluyor, hem de aynı parti içindeki hizipleri birbirleri aleyhine kışkırtıyor...

“Şahsım Devleti”nin maddi, manevi olanaklarını da bu amaçla sonuna kadar kullanıyor.

Dolayısıyla, siyasal arenada, Türkiye’nin tarihine ve bugününe pek de uymayan birçok garip tartışma sürüp gidiyor.

Bunların en önemlilerinden biri de, CHP içinde İsmet İnönü ve Ecevit tarafından çoktan birleştirilmiş ve bütünleştirilmiş olan Atatürkçülük ve Sosyal Demokrasi arasında kavga çıkarmaya dönük olan iddialar gibi görünüyor.

İnönü’nün “Ortanın solundayız” sözü ile başlayan, Ecevit’in Genel Başkan olmasıyla devam eden, 1977’de 6 Ok’a eklenen altı yeni ilke ile perçinlenen bu birleşme, 12 Eylül’ün CHP’yi de kapatması üzerine Necdet Calp’e kurdurulan Halkçı Parti ve Erdal İnönü tarafından kurulan Sosyal Demokrasi Partisi ile de sürmüştür.

Sonradan sevgili sınıf ve münazara takımı arkadaşım Aydın Güven Gürkan’ın Genel Başkanlığını kazandığı Halkçı Parti, Gürkan’ın büyük özverisiyle Sosyal Demokrasi Partisi ile birleşince ortaya çıkan Sosyaldemokrat Halkçı Parti, eski partiler açılana kadar, CHP’in mirasını Atatürkçülüğü ve Sosyal Demokrasiyi bütünleştiren çizgide temsil etmiştir.

Sıra, böylece SHP-CHP birleşmesine gelir!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları