Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Cehalet eğitimi!

13 Haziran 2023 Salı

21. Yüzyıl Türkiye’sinde, çağdaş dünya ile rekabet edecek öğrencilerimiz, din maskesi takmış olan cehaletin gücüyle boğuluyor ve sadece gençlerimizin değil, ülkemizin geleceği de karartılıyor.

***

Geçen gün, medyaya bir suç duyurusu yansıdı:

Halkın Kurtuluş Partisi (HKP), İzmir ve Eskişehir’deki milli eğitim müdürlüğü ile il müftülüğü arasında imzalanan protokol kapsamında “manevi danışmanlık” hizmeti adıyla okullara imam, müezzin, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kuran kursu öğreticilerinin görevlendirilmesini yargıya taşıdı.

Suç duyurusu dilekçesinde, İçişleri ve Milli Eğitim Bakanları ile valilerin, Milli Eğitim Müdürlerinin ve Müftülerin “Anayasayı ihlal”, “görevi kötüye kullanma”, “kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi”, “inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme” ve “görev sırasında din hizmetlerini kötüye kullanma” suçlarını işledikleri iddia edildi.

***

Bir süre önce, Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Milli Eğitim Bakanlığı’nın, cemaat ve tarikat bağlantılı çok sayıda vakıfla protokoller imzaladığını belirtmişti.

***

Birkaç yıl önce, katıldığı bir televizyon programında cehaleti öven Sebahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bülent Arı, YÖK Denetleme Kurulu üyesi olarak terfi ettirilmişti.

Prof. Dr. Bülent Arı, katıldığı o programda cehaleti şöyle övmüştü:

“Ben daha çok cahil ve okumamış tahsilsiz kesimin ferasetine (anlayış-sezgi) güveniyorum bu ülkede.

Yani ülkeyi ayakta tutacak olanlar, okumamış, hatta ilkokul bile okumamış, üniversite okumamış cahil halktır.”

Okumuşları tehlikeli ilan etmişti:

“Türkiye’nin okumuş kesimi, profesörlerden başlayarak geriye doğru en tehlikeli olanlar üniversite mezunları.

Olayları en rahat okuyanlar ilkokul mezunları. Çünkü, zihinleri berrak."

Abdülhamit’i övmüş, laik eğitimi ve Aydınlanmayı suçlamıştı:

Sultan Hamit devrine geri dönelim, Sultan Hamit, mülkiye olmak üzere Sultanileri kurdu. Yani medreselerde az çok kıt kanaat sadece dini tedrisat olmak yerine, laik eğitimi bütün ülkeye yaydı.

"Yani Osmanlı aydınlanmasını sağlayan Sultan Hamit’tir.

Bu okullarda okuyanlar Sultan Hamit’i devirdiler.”

“Ben açıkçası korkuyorum, ben her zaman cahil halkın ferasetine güveniyorum” diyerek İstiklal Savaşı’na karşı çıkan Refik Halit’i överek üniversite mezunlarını aşağılamıştı:

“Ben sürekli Refik Halit gibi gözlem yapıyorum, trafikte en tehlikeli tipler üniversite mezunlarıdır.”

Erdoğan için ölünmesi gerektiğini bile belirtmişti:

Erdoğan giderse tam bir felaketle karşı karşıya kalırız. Gelecek nesillere bir şey bırakabilmemiz için evet bizim de ölmemiz gerekiyor. Sevdiklerimizden de vazgeçeceğiz. Üzeri örtülü, görünmeyen bir savaş halindeyiz, bunu kabul edelim.”

***

Bir süre önce, dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, iktidarın eğitim politikasını “ara eleman” yetiştirmek olarak özetlemişti:

“Bu ülke Müslüman bir ülke. Yüzde 99’u Müslüman.

Tarihten gelen bir yapısı var.

Türkiye’nin bulunduğu coğrafya çok zor bir bölge ve Türkiye onun merkezinde bulunuyor.

Şimdi Türkiye’nin konumu itibarıyla biz icat yapamıyoruz, buluş yapamıyoruz.”

Tarım ülkesi olarak ara teknik eleman yetiştirmemiz gerektiğini söylemişti:

“Tarım ülkesiyiz biz. Ne yapacağız biz?

Ara teknik eleman ülkesiyiz biz.”

***

İktidar, seçimlerden hemen sonra, sanki okullarda “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersleri ya da “Rehber Öğretmenler” yokmuş gibi, sanki “İmam Hatip Okulları” bütün resmi eğitime egemen olmamış gibi, “Değerler Eğitimi” ve “Manevi Danışmanlık” adı altında, okullarda ilave din adamları görevlendiriyor.

Ülkemizin sadece bugünü değil, geleceği de insan kaynakları açısından, dünyadaki rekabetçi yarıştan soyutlanıyor!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları