Boğaziçi, baskının olağanlaşmasına karşı!

11 Şubat 2021 Perşembe

Boğaziçi hocalarının ve öğrencilerinin direnişi gerçekten şaşırtıcı:

Çünkü şimdiye kadar, pek çok yerleşik üniversiteye, liyakate değil, sadakate dayalı rektör ataması yapıldı.

Birkaç cılız protesto eylemi dışında pek bir tepki olmadı.

Çünkü üniversiteler, akademisyenler ve öğrenciler de siyasal iktidarın emrine alınmış olan yargı aracılığıyla korkutulmuş ve artık OLAĞANLAŞMIŞ olan baskı ile susturulmuşlardı.

***

Aslında üniversitelerin artık OLAĞANLAŞMIŞ olan baskı altına alınarak yozlaştırılması ve susturulması 2007’de başlayan Türkiye Cumhuriyeti’ni dönüştürme sürecinin ayrılmaz bir parçasıdır:

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in görev süresinin bitmesi üzerine, Erdoğan/AKP iktidarının Cemaat ile el ele “Türkiye’yi Dönüştürmeye Başlaması” 12 Haziran 2007 tarihinde başlamıştı.

O günden 17-25 Aralık 2013’te patlak veren rüşvet ve yolsuzluk soruşturmalarına kadar, yargıyı ele geçiren Cemaat, Erdoğan/ AKP iktidarının desteğiyle, Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün kurumlarını önce yozlaştırdı, sonra da hepsine el koydu:

Bu arada, önce kendilerine “Eski Solcu” diyen ve en sonunda “Kullanışlı Aptallar” olduklarını itiraf edenlerin ve AB ile ABD’nin de desteğiyle 2010 yılındaki halkoylamasıyla, yargı tümüyle iktidarın etkisine alındı ve toplumu dönüştürme yolunda çok önemli bir adım atıldı!

15 Temmuz 2016 askeri darbe teşebbüsü ile “Cemaat”, “FETÖ/ PDY”ye dönüşünceye kadar, bu ittifak ve süreç devam etti.

Fakat bu darbe teşebbüsünden sonra da iktidarın 20 Temmuz Sivil Darbesi geldi ve 16 Nisan 2017’de geçersiz oyların yasadışı bir biçimde sayılması ile rejim kökünden değiştirildi; sıra artık toplumsal dönüşümün hızlandırılmasına gelmişti:

İşte bu süreç içinde bir “Korku İmparatorluğu” kuruldu ve “Demokratik Cumhuriyetin”, “Şahsım Rejimine” dönüştürülmesi OLAĞANLAŞTIRILDI.

***

Boğaziçi Direnişi’nin şaşırtıcılığı tam bu noktada ortaya çıkıyor:

Türkiye’nin tüm kurumlarına el konurken, temel hak ve özgürlükler zedelenirken, üniversiteler YÖK aracılığıyla tamamen “Şahsım Rejimi”nin emrine verilirken, hatta İstanbul Üniversitesi’nde Prof. Dr. Raşit Tükel’in ve Boğaziçi’nde Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu’nun yerlerine başka birileri atanırken bile pes edenler, şimdi Boğaziçi’ne yapılan liyakatsiz atamaya direniyor...

Hem de orantısız şiddet kullanımına, haksız ve hukuksuz baskılara, iftiralara, suçlamalara ve tutuklamalara rağmen!

***

Boğaziçi Protesto Direnişi konusunda şu özelliklere dikkat etmek gerekir diye düşünüyorum:

1) İnsanlar gibi, toplumlar da kaybedecek hiçbir şeyleri kalmadığında korku duvarını aşarlar.

2) Bütün baskılara, haksızlık ve hukuksuzluklara ek olarak ekonomik kriz ve geçim sıkıntısı da insanların sabrını taşırmış durumda.

3) Bütün psikolojik ve sosyolojik sorunlarda “bardağı taşıran damla” sendromu vardır.

4) Atanan kişi sadece Boğaziçi’nin bütün özel gelenek ve göreneklerine değil, genel olarak da akademik dünyanın değerlerine göre çok aykırı nitelikler taşımaktadır.

5) Aynen Gezi Direnişi’nde olduğu gibi, iktidarın Boğaziçi Direnişi’ne karşı da orantısız güç kullanımı ve haksız, hukuksuz suçlamaları, herkesi vicdani isyana sevk etmiştir.

6) Akademik özgürlük ve özerklik için direnenler, tarih, bilim ve vicdanlar önünde haklı olduklarını düşündükleri için, zorla sindirilebilseler bile, susturulabilmeleri pek olanaklı görünmemektedir.

7) Protesto Direnişi, “Şahsım Devleti Rejiminin” hemen hemen her alandaki bütün haksızlık ve hukuksuzluklarını açığa çıkardığı için giderek, Boğaziçi özelinden ülke geneline doğru yayılma eğilimindedir.

***

Sevgili okurlarım, Erdoğan/ AKP iktidarının gerilimden beslendiği bilinmektedir.

Ama “Şahsım Rejiminin” her konuda duvara toslamasından sonra yaşanan çöküş döneminde, bu strateji onun işine yaramak bir yana, tam tersine etki yapmaktadır.

Çünkü iktidar inatlaştıkça, eksikleri ve yanlışları iyice açığa çıkmakta ve sürekli olarak puan kaybetmektedir.

Tek çözüm, geçmişinde intihal suçlaması bile bulunan bu yetersiz kişinin geri çekilmesidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları