\n

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Arap ülkelerinde ve Birleşmiş Milletler’de önemli konuşmalar yaptı.\n

Bence Arap ülkelerinde yaptığı konuşmalar, hem İslam âlemi hem de Türkiye açısından BM’de yaptığı konuşmadan daha önemliydi, ama bugün BM konuşması hakkındaki üç değişik yoruma ve bu konuşma bağlamında düşünülmesi gereken bir eyleme değinmek istiyorum.\n

Önce Mehmet Ali Birand’ın dünkü yazısından bazı satırlar (ama siz bunlarla yetinmeyin, mutlaka yazının tamamını okuyun):\n

“…Güçlü bir konuşmaydı.\n

İçi doluydu. İyi hazırlanmıştı…\n

…Somali trajedisini ön plana çıkarması ve herkesten fazla üzerinde durması çok akıllıcaydı… Lafını esirgemedi. Bu ülkeyi sömüren eski kolonyalistleri (Avrupa ülkelerini) ayıpladı. ‘Bunun insanlıkla ilgisi yoktur’ dedi.\n

Mesaj netti: Çıkarınızın olduğu ülkelere para yağdırıyor ve yardım ediyorsunuz, kimilerinde iktidar değiştiriyorsunuz. Ancak bir dilim ekmek bulamadığı için ölen yüz binlerce Somali insanını görmezden geliyorsunuz...\n

…ABD Başkanı Obama, buradaki konuşmasında nasıl İsrail’e koşulsuz destek verdiğini açıkladıysa Erdoğan da Filistin’e koşulsuz desteğini açıkladı.\n

…Benim en çok dikkatimi çeken; Suriye’den Libya’ya, Somali’den Kıbrıs’a kadar her konuya değinmesi ancak terör olaylarına hiç değinmemesiydi.\n

…Salonda bulunan Türkler bu konuşmayla gurur duydu.”\n

***\n

Onur Öymen’in yorumu:\n

“BM Genel Kurulu’nda liderler ülkelerini en yakından ilgilendiren konuları öncelikle dile getirirler. Sayın Başbakan, konuşmasında Türkiye’nin birinci sorunu olan ve komşu ülke Irak’tan kaynaklanan terorizme hiç değinmemiş. İsrail ve Suriye’ye ağır bir dille çatarken, BM kararlarını hiçe sayarak topraklarında PKK’yi barındıran Irak’a hiçbir eleştiride bulunmamış.\n

Bölge liderliğine soyunurken kendi ülkesinin en önemli dış politika sorununu yok saymış. Hayret verici bir durum.”\n

***\n

Ahmet Hakan yine dün, “Başbakan’ın nutkunu neden çok tuttum?” başlıklı yazısında konuşmayı madde madde övdükten sonra şöyle devam ediyor:\n

“…Dünya sahnesinde insanlık vicdanının sesi olmak, en başta Türkiye sahnesinde vicdanlı olmayı gerektirir ya... İşte o nedenle çok tuttum konuşmayı...\n

Dünya sahnesinde adalet türküsü çığırmak, en başta Türkiye sahnesinde adaletli olmayı gerektirir ya... İşte o nedenle çok tuttum konuşmayı...\n

Dünya sahnesinde her cümlenin içine ‘insan hakları’ vurgusunu yerleştirmek, en başta Türkiye sahnesindeki insan hakları ihlallerine dikkat etmeyi gerektirir ya... İşte o nedenle çok tuttum konuşmayı...\n

Dünya sahnesinde Arap Baharı’ndan, halkların özgürlüklerinden söz etmek, en başta Türkiye sahnesinde özgürlüğün militan yürütücülüğünü gerektirir ya... İşte o nedenle çok tuttum konuşmayı...”\n

***\n

Ve bir eylem haberi:\n

“Onlar, Ergenekon ve Balyoz davalarındaki yargılamayı protesto etmek için çadır eylemi başlattılar. 15 gündür Silivri Cezaevi’nin önündeki çadırlarda kalıyorlar... Ancak dün gece hava koşulları bozuldu. Sağanak yağış Silivri’de de etkisini gösterdi. Hazırlıksız yakalanan eylemcilerin çadırlarını su bastı.\n

Çadırların hemen yanında bir stant var. O standın başındakiler ise Balyoz davasında yargılanan sanık yakınlarının kurduğu ‘Vardiya Bizde Platformu’ üyeleri. Onlar da her gün sabahın erken saatlerinden akşama kadar standın başında duruyor.\n

Gece sadece Silivri’deki çadırlar sular altında kalmadı. Silivri 1 No’lu cezaevindeki koğuşlardaki camlarda 5 cm’lik aralık bulunması nedeniyle koğuşların içi yine su doldu. Tutukluların havlu ve gazete kağıtlarıyla bütün gece temizlik yaptığı öğrenildi.\n

Çadır eylemcileri pazar günü öğleyin Beşiktaş’taki bir yürüyüşte özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını isteyecekler.”\n

***\n

Yorumlar sizin; iyi pazarlar!\n

\n\n