Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Atatürkçülük ve sosyal demokrasi-3

07 Ağustos 2022 Pazar

Evet, Osman Kavala ile Selahattin Demirtaş, Aysel Tuğluk hâlâ hapisteler...

Evet, Çevik Bir hariç, 28 Şubat’ta olmayan darbeye ilişkin bir suçlamayla mahkûm edilenler hâlâ içerideler...

Evet, hâlâ hastalar, engelliler, 80-90 yaşındaki insanlar, hamile, lohusa kadınlar, bebekler, çocuklar hapse atılıyor veya hapisteler...

Evet, toplumsal değerlerimiz yok edildi...

Evet, gençlerin eğitim olanakları, gelecekleri çalındı...

Evet, devlet iflas ettirildi, işsizlik, hayat pahalılığı, aldı başını gidiyor, insanlar geçinemiyor...

Evet, devlet çökertildi ne adalet kaldı, ne liyakat, ne maliye ve Hazine, ne de ulusal ve evrensel eğitim...

Ve ben Atatürkçülük ile Sosyal Demokrasi arasındaki ilişkileri yazıyorum.

Çünkü bütün bu sorunların çözülmesi siyasal iktidarın değişmesine bağlı...

Çünkü bütün bu sorunlar ancak “Demokratik, Laik ve Sosyal bir Hukuk Devleti” rejimi içinde çözülebilir...

Çünkü despotlar, otoriterlikten totaliterlikten yararlanarak ceplerini dolduranlar, ülkeyi yağmalayanlar, tezgâhları bozulmasın diye Demokratik Rejimin kurulmasını ve işletilmesini istemiyorlar...

Çünkü Demokrasi hedefinde birleşmeleri gereken çeşitli siyasal akımlar ve ideolojiler, emperyalistlerle işbirliği yapan despotların, demokrasiyi sadece kendileri için isteyen dinci, ırkçı egemenlerin kışkırtmalarıyla, birbirlerine saldırıyorlar.

Böylece adaleti, refahı yeniden sağlayacak olan Demokrasi hedefinde birleşmeleri gerekenler, ortak hedeflerini değil, ayrışma noktalarını vurgulayarak Demokratik Rejimi yeniden kurmaya yönelik eylemin ilk adımı olan iktidar değişikliğine yönelik girişimi zayıflatıyorlar.

***

Cuma günkü ikinci yazımda, Kemalizm ile Atatürkçülük terimlerini aynı anlamda kullandığımı belirtmiş ve günümüz için bir Atatürkçülük/Kemalizm tanımı yapmıştım:

“Günümüzde Kemalizm ya da Atatürkçülük, Anti Emperyalist, Eşitlikçi, Özgürlükçü, Çağdaş, Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti’ni hedefleyen ve bu hedefe varmak için çağdaş bilimin ve aklın yöntemlerini kullanmayı savunan bir ideoloji, bir hareket, bir siyasettir.

Günümüzde bu ideoloji, hiç kuşkusuz yukardaki hedefe varmak için, her türlü sömürüye karşı olmaya, yurtseverliğe, sosyal adalete, fırsat eşitliğine, çevreciliğe, temel insan ve hayvan haklarına dayalı olmak zorundadır.”

Daha sonra da şöyle devam etmiştim:

“Türkiye Cumhuriyeti’nin 2023 seçimleri öncesinde geldiği tarihsel gelişme ve değişme kavşağında, BUGÜNKÜ ATATÜRKÇÜLÜĞE karşı olmak, bütün etnik/milliyetçi ve dinsel/mezhepçi kimlikleri de kucaklayan, Anti Emperyalist, Eşitlikçi, Özgürlükçü, Çağdaş, Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti’ni hedefleyen bir siyasete karşı olmak gibi bir garipliği belirler.”

Şimdi sıra Sosyal Demokrasi’ye bakmaya geldi.

***

Aynen Kemalizm/Atatürkçülük gibi, Sosyal Demokrasi/Demokratik Sosyalizm de aynı anlamda olan ama, siyasal liderler ya da partiler arasındaki farkları vurgulamak için kullanılan iki ayrı terimdir.

Dolayısıyla ben Sosyal Demokrasi dediğimde, Demokratik Sosyalizmi de kastediyorum.

(Elbette kendilerini Kemalist olarak ayırt etmek isteyenler, ya da Demokratik Sosyalist olarak farklı olduklarını öne sürenler, varlıklarını ve iddialarını sürdüreceklerdir. Ben sadece bu yazı dizisi açısından kullandığım terimleri ve kavramları tanımlıyorum.)

Sosyal Demokrasi evrensel olarak iki kaynaktan doğmuştur ve bu iki kaynaktan beslenir:

Birinci kaynak, Komünizm/Sosyalizm kaynağıdır.

İkinci kaynak, Fabianizm ve Sendikalizm kaynağıdır.

Kimileri Sosyal Demokrasi’yi, Kapitalizmin/Liberalizmin, Komünizme/Sosyalizme karşı kurduğu tuzak olarak görür; kimileri de Komünizmin/Sosyalizmin hedeflerine barışçı, demokratik yollarla varmayı hedefleyen evrimci bir ideoloji olarak kabul eder.

Salıya dördüncü yazı. (Dilerim sabrınız taşmamıştır.)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları