Arap emperyalizmine sığınan iktidar (1)

25 Temmuz 2024 Perşembe

Türkiye’yi tehdit eden iki emperyalizmin, Batı ve Arap Emperyalizmleri olduğunu daha 1970’lerde söylemeye ve yazmaya başlamıştım.

Bu teşhisimde “Bir ülkenin bir başka ülkenin artı ürününü veya artı değerini doğrudan veya dolaylı yollarla kendisine aktarması” olarak tanımladığım “Emperyalizm” kavramının kültür ayağını biraz abartmıştım.

Ama Suudi Arabistan’ın Rabıta yoluyla yaptığı mali katkıları ve Erdoğan-AKP iktidarının 22 yıllık yönetimi sonunda, din ve kültür üzerinden Türkiye’yi yönlendiren Arap Emperyalizminin mali ve ekonomik ayağının da güçlenmeye başladığını unutmayalım.

***

Seçmen desteği gittikçe zayıflayan Erdoğan/AKP iktidarı, bu kez baktı ki kurduğu Şahsım Devleti, mevcut seçmen tarafından desteklenmiyor, yanlış politikalarından dönmek yerine, seçmen niteliğini değiştirmeye yöneldi.

İktidar, seçmen niteliğini yani toplumsal ve kültürel yapıyı değiştirmek için biri bilinen öteki, bu çağda akla pek gelmeyen, iki yol kullanıyor:

Bilinen birinci yol eğitim:

Maarif Müfredat Programı ile Öğretmenlik Meslek Kanunu çerçevelerinde, Milli Eğitim Bakanlığı’nın tarikatların vakıf ve dernekleri ve Diyanet İşleri Başkanlığı ile resmi işbirliklerine gitmesi, seçmenin, yıllar içinde dinci iktidarın destekçisi haline getirilmesinin bilinen eğitim yolu.

Bu çağda akla pek gelmeyen ikinci yol ise “Sığınmacı Arap göçü almak.”

Yaklaşık seçmen sayısının 60 milyon dolayında olduğu düşünülür ve sığınmacıların sayısının da 12 milyona ulaştığı iddiaları dikkate alınırsa, Türkiye’deki seçmenlerin beşte birine karşılık olan (ve elbette henüz seçmen olmayan) bir sığınmacı nüfusun yaratacağı siyasal, ekonomik, kültürel sorunlar ve olasılıklar, insanın tüylerini diken diken edecek düzeye ulaşmaktadır.

***

Arap Emperyalizmi konusunda, sevgili dostum acar gazeteci Örsan Öymen’in oğlu, “köşedaşım” Felsefeci Prof. Örsan K. Öymen, 16 Mayıs 2022 tarihinde “Arap emperyalizmi ve Türkiye’nin Araplaşması” başlıklı çok güzel bir yazı yazdı.

Bu yazının bir bölümünü aynen aktarıyorum.

***

Geçmişte Sümer, Hitit, Urartu, Asur, Yunan, Roma ve Bizans uygarlıklarına ev sahipliği yapan Anadolu coğrafyası, Orta Asya’dan Anadolu’ya göç eden Türklerin Şamanizmi terk edip, Arabistan’da 7. yüzyılda ortaya çıkan İslam dinini benimsemek zorunda kalmasından dolayı, Selçuklu ve Osmanlı imparatorlukları döneminde, Arap kültürünün etkisi altına girmeye başladı. 

Araplar 7. yüzyılda önce, bölgenin en köklü uygarlıklarından birisi olan Pers uygarlığını asimile ettiler, Pers kültürünü din üzerinden Araplaştırdılar, Perslere yönelik saldırılar ve işgaller gerçekleştirerek İran-Pers topraklarındaki Zerdüşt dinini ve kültürünü ortadan kaldırdılar, Persleri İslam dinini benimsemeye zorladılar.

Daha sonra, hem Araplar hem de Persler, Orta Asya’dan batıya doğru göç eden ve Şaman olan Türkleri, İslam dinini kabul etmeye zorladılar. 

Ancak Anadolu’daki Arap etkisi, Selçuklu ve Osmanlı döneminde bile belirli sınırlar içinde kaldı, Anadolu’nun daha önceden var olan yerel ve yerleşik kültürleri de Orta Asya’dan Anadolu’ya göç eden Türklerin kültürü de belli bir ölçüde varlığını korumayı başardı.

Anadolu’da yaşayan nüfusun, çok küçük bir azınlık dışında, hiçbir zaman Arap olmaması, halkın anadilinin Arapça olmaması, din üzerinden aktarılan Arap kültürünün etkisini belli bir ölçüde sınırladı. 

***

Yarın Arap Kültür Emperyalizmi ekseni üzerinden, Maarif Müfredat Modeli ve Öğretmenlik Meslek Kanunu ile devam edeceğim.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları