‘Altına hücum’da devletin payı?

22 Şubat 2024 Perşembe

Sevgili okurlarım, Haluk Dural’ın altın sömürüsü konusunda yolladığı mektupta belirtilen, “devletin çıkarılan altından yüzde 2” pay aldığı bilgisinin eksik olduğu anlaşılıyor.

Bu konuda yine kendisinden gelen düzeltme mektubunu aşağıda kısaltarak yayımlıyorum.

***

Sonradan yapılan bir düzenleme ile yüzde 2’lik bu pay 4.2.2015 tarih ve 6592 sayılı “Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına dair Kanun” isimli bir Torba Kanun ile değiştirilmiş...

Buna göre altın üretiminden alınacak devlet, hakkı tahakkuk tarihinde Londra Borsası altın ons fiyatı ve aynı dönemdeki TC Merkez Bankası döviz kuru esas alınarak hesaplanmakta ise de devlet hakkı TL olarak tahsil edilmektedir.

Şu anda (20.02.2024, 12.12) Londra Borsası cari satış fiyatı 2003.59 dolar/ons dolayındadır.

Ancak önemli olan üretilen altın miktarıdır. Basında çıkan Anagold sözleşmesi hakkındaki bilgiler arasında, üretim miktarı olarak şirket beyanının esas alındığı yönünde bilgiler vardır (doğruluğunu bilemiyorum).

Ayrıca şirkete, vergi silinmesi, teşvik kredisi gibi mali kolaylıklar sağlanarak, tahsil edilen devlet hakkı şirkete iade edilmektedir.

Devlet Hakkı hesabı için üretilen altın miktarı (kilogram olarak) esas alınmalı ve makalemde belirttiğim gibi bu miktar yüzde 50 olmalı, tahsilat rafine külçe altın olarak yapılmalıdır.

***

Değerli okurlarım, yukarıdaki mektuptan da anlaşıldığı gibi yasada yapılan değişiklikle, çıkarıldığı belirtilen altının “değeri üzerinden” aşağıdaki tabloya göre en fazla yüzde 15 “Devlet Hakkı” alınabildiği anlaşılıyor.

Oysa Haluk Dural, “Devlet Hakkı”nın ağırlık üzerinden yüzde 50 olmasını ve bunun rafine külçe altın olarak tahsil edilmesini önermektedir.

***

Değerli çevreci, Büyükelçi Süha Umar’ın belirttiğine göre, “Altın Soygunu”ndaki bir başka sorun, ormanlarımızı ve doğamızı tahrip eden bu şirketlerin giderken, çevreye verdikleri zararı telafi etmeleri, bunu yapmıyorlarsa ceza ödemeleri konusunda ortaya çıkmaktadır.

Bu uygulama için alınan teminatlar ve konulan cezalar o denli küçüktür ki şirketler, işleri bittikten sonra, yol açtıkları zararları gidermek için hiçbir önlem almamakta, verdikleri teminatı yakarak ve/veya cezayı ödeyerek çekip gitmektedirler.

***

Sevgili okurlarım, bu konuda daha çok mektup, bilgi ve eleştiri var.

Öyle anlaşılıyor ki iktidar, ülkemizin madenlerini, sömürüye tam anlamıyla açık hale getirmiş.

İliç felaketine yeterli ilgiyi gösteren CHP’nin, tam seçim öncesinde, yeraltı zenginliklerimizin sömürülmesini de siyasal gündeme taşıması, konuyu “yerli ve milli bir sorun” olarak tartışmaya açması gerekiyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları