Deniz Yıldırım

Ekrem İmamoğlu

27 Mart 2019 Çarşamba

Seçimler gelir geçer. Ama son yıllarda böylesine bir seçim süreci yaşandı mı, emin değilim. Muhalif olmak suç; seçilsen görevden alacaklar. Konu artık muhalefet sorunu değil; kimi aday yapsan, kimle çıksan aynı kirli kampanyayı yürütecek, devletleşmiş bir iktidar var. Medya, haber ve muhaberat kaynakları ellerinde; muhalefetten çok iktidar, iktidarın memleketi uçuruma sürükleyen bu siyaseti oylanacak seçimde. Görülen o.
Bunu kırmak adına hakikaten ciddi çaba harcayan isimler var. Özellikle seçim sürecinin geriden gelip en fazla farkındalık yaratan ismi kim derseniz, liste başına kesinlikle Ekrem İmamoğlu’nu yazarım.
Birincisi, adaylığı ilan edildiğinde tanınırlık oranı düşüktü; medya iktidarın arkasında olduğu için elindeki tek çare halkın arasında olağanüstü bir kampanya yürütmekti. Bunu başardı; bugün seçimi kim kazanır, kim kaybeder sorusundan öte, psikolojik üstünlüğün Ekrem İmamoğlu’nda olduğunu söylemek mümkün.
İkincisi, İmamoğlu doğrudan AKP’nin güçlü olduğu ilçeleri merkeze koyan bir seçim kampanyası yürüttü. Ama bunu yaparken, yani AKP-MHP seçmenine ulaşmaya çalışırken, arkasında hissettiği muhalefet partilerinin tabanlarında da küskünlüğü gidermeye, umudu canlandırmaya çabaladı.
Ama asıl etkisi, İmamoğlu’nun iktidarın sert, kutuplaştırıcı ve halkı ikiye bölen kampanyasına karşı ılımlı, kucaklayıcı/ birleştirici, güler yüzlü bir kampanya yürütmesi ve kendisine oy vermeyeceklerin bile sempatisini kazanması oldu. Kampanyası boyunca karşılaştığı AKP seçmenlerinin bazılarının “Bize gel, bizim adayımız ol” demesi de bunun kanıtı. İmamoğlu ismi, partisinin de önüne geçmiş durumda. Bir adayın başarısı, “oy veririm” diyenlerin oranı kadar, “asla oy vermem” diyenlerin oranıyla da ölçülür. İmamoğlu’na “asla oy vermem” diyenlerin oranını da azaltmış görünüyor. Uzun vadeli etkisi, buradan ölçülecektir.
İstanbul’da AKP adayı da güçlü bir isim, Binali Yıldırım. Fakat Yıldırım hem her konumu elde etmiş/doygun, hem de yorgun, isteksiz bir izlenim veriyor. İmamoğlu’nun genç, dinamik ve başarıya aç hali de bu açıdan bir üstünlük. Diğer yandan Binali Yıldırım’ın İstanbul kampanyasında Erdoğan’ın açıklamalarının aksine bir söylem tutturmak zorunda kalması da, aslında İmamoğlu kampanyasının gücünü gösteriyor.
Yıldırım “Bu bir yerel seçim” diyor; Erdoğan ısrarla genel seçim havasına sokmaya çalışıyor oysa. Yıldırım “Beka sorunu yok, niye olsun ki?” diyor; Erdoğan ısrarla “Beka seçimi” diyor. Erdoğan, Bahçeli ve Soylu ısrarla “HDP aday çıkarmadı, zilleti destekliyorlar” diyen bir kampanya yürütüyor; Yıldırım ise “HDP aday çıkarmadığına göre, HDP seçmeninin oylarına talibim” diyor. Yani Yıldırım’ın İstanbul kampanyası, Erdoğan’la değil, Erdoğan’a rağmen yürüyor. Kazanırsa da bu sayede kazanacak. Bu da muhalefetin iktidarın adayını kendisi gibi konuşmaya zorlaması anlamında başarıdır.
CHP bir süredir iktidarın kutuplaştırma siyasetine yanıt vermeme ve ana sorun olan ekonomiyi gündemde tutma stratejisi izliyor. Bunun için de güler yüzlü, kutuplaştırmayan, sadece projelerini anlatan ve oy versin ya da vermesin her kesimle insani ilişki tutturabilen bir isim olarak Ekrem İmamoğlu’nun yükselişi nezdinde aslında CHP’nin bu stratejisi de oylanmış olacak. Bu nedenle İstanbul sonucuna bir de bu stratejinin karşılığının ölçümü olarak bakabiliriz.
Hem İstanbul’un ilçelerinden, hem de ülkenin farklı şehirlerinden belediye başkan adaylarının kendileri için destek açıklaması yapmasını, dayanışma videosu yayımlamasını istediğini belirtiyor İmamoğlu. Özellikle dün sabah Fox TV’de katıldığı İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat programında güne bu şekilde 15-20 video hazırlayarak başladığının altını çizdi.
Bu bile, kısa sürede Ekrem İmamoğlu kampanyasının etki gücünün İstanbul sınırlarını aştığının göstergesi. Anadolu’da farklı şehirlerdeki muhalefet adayları, İmamoğlu’nun desteğini arkalarına almak, bu desteği halkın önünde görünür kılmak için böyle bir talepte bulunuyor.
Kazanır mı kazanmaz mı birlikte öğreneceğiz, ama muhalefet partileri Ekrem İmamoğlu’nu aday göstererek doğru tercih yapmış görünüyor. 25 yıldır İstanbul’u yöneten siyasi gelenek, bir İstanbul seçiminde ilk kez bu kadar tedirgin.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Cumhuriyet’e veda 4 Haziran 2022

Günün Köşe Yazıları