Deniz Yıldırım

Ekmek siyaseti

16 Aralık 2020 Çarşamba

Ekmek gündemden düşmüyor. Düşmemeli de... Halkın derdi geçim.

İktidar uzun yıllar muhalefeti ve kendisinden önceki dönemi eleştirmek, halkı korkutmak için kendi hikâyesini ekmek (karne) üzerinden kurmuştu. Şartlar değişiyor. Şimdi ekmek, muhalefetin iktidara dönük eleştirilerinin merkezinde.

Muhalefet partileri, iktidarın yarattığı geçim adaletsizliklerini eleştirirken ekmek, ekmek parası ifadelerini, insanın temel ihtiyaçlarının karşılanması anlamında, genel geçim şartlarıyla ilişkili olarak kullanıyorlar. Bu nedenle de “ekmek” ifadesini haklı olarak mecazlaştırıyorlar.

Bu mecazlaştırmanın toplumsal bir karşılığı var. Zor işlerde çalışanlara, iş kazası geçirmişken madene yeniden inenlere, inşaatın yüksek katlarına yeniden çıkanlara, soğukta sıcakta sokakları arşınlamaya mecbur olanlara, masraflarını karşılamak için güvencesiz işlerde çalışan üniversiteli gençlere sorun, size verecekleri yanıt bellidir: “Ne yaparsın, ekmek parası.” Ekmek, geçimi sağlayan asgari şartların en genel adıdır bu nedenle.

İktidar ise çizgiyi ısrarla bu mecazı gerçek anlama dönüştürmeye çalışarak çekiyor. Erdoğan, “evimize ekmek götüremiyoruz” diyen esnafın sözünü, “geçinemiyoruz” olarak anlamak yerine, gerçekten “ekmek alamamak” anlamına gelecek şekilde yansıtıyor ve “çok abartılı bulduğunu” söylüyor.

Bir başka AKP milletvekili, CHP Grup Başkanvekili Engin Altay’ın Meclis’teki konuşması sırasında “Millet aç, perişan. Evet, herkesin midesine bir şey giriyor, kuru ekmek giriyor” demesi üzerine, “o zaman aç değil demek” yanıtı veriyor.

Tam da sözünü ettiğim ayrışmayı örneklendiriyor. Halkın gerçeklerinden kopuş böyledir.

Yeni bir aşama

Her ne olursa olsun, ekmek üzerinden yürüyen tartışma yeni bir aşamaya tekabül ediyor. AKP’nin yükseliş devrinde, hegemonyasını kurduğu ve kendisinden önceki dönemi bir yokluk, kıtlık devri gibi yansıttığı dönemlerde meydan meydan, kanal kanal en fazla üzerinde durduğu konulardan birisi, bir dönem ekmeğin karneye bağlandığını vurgulamak, CHP’yi savaş dönemi şartları üzerinden ve “karne ile ekmek dağıtılan dönem”e sıkıştırarak eleştirmek, kitleleri bununla korkutmaktı.

Hegemonya, kavramlar, olaylar ve olgular üzerinde kimin kendi gündemini kurabildiğiyle de ölçülüyor. Bu açıdan, yükseliş devri AKP’si, muhalefete “karneyle ekmek dağıtan parti” algısıyla yüklenirken, gerileme devri AKP’si, kendi döneminde ekmek bulunamadığı, milletin eve ekmek götüremez hale geldiği yönündeki iddialar karşısında çizgiyi şimdi savunmada çekiyor. Sadece ekmek üzerinden yaşanan dönüşüme, iki dönem arasındaki farka bakmak adına önemsiz mi? Ekmek ve siyaset ilişkisi düşündüğümüzden daha güçlü.

Diğer yandan, gerçek anlamıyla da ekmek bulamayanlar epey fazla bu ülkede. Fırınlara, marketlere gidenler, bazılarında “askıda ekmek” uygulamasının olduğunu da göreceklerdir mutlaka. O askıdaki ekmekleri kim alıyor; başka ülkenin insanları mı? Ya Halk Ekmek büfelerinin önünde uzayan kuyruklarda kimler var? İktidarı kıskanan ülkelerin yurttaşları mı? İktidar ortağı MHP’nin “askıda ekmek” kampanyası da bu durumu içeriden açığa vurduğu için iktidar tarafından geçiştirilmeye, “ekmek bulamayan yok” savunmasıyla eleştirilmeye çalışılmadı mı geçenlerde?

Niye bu kadar hassaslar? Çünkü ekmek bu ülkenin emekçi çoğunluğu açısından sofradan doyarak kalkabilmenin en önemli unsuru; konu çok geniş bir kesime dokunuyor da ondan. Ekmek ve geçim tartışmasından kaçmamak gerek.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Cumhuriyet’e veda 4 Haziran 2022

Günün Köşe Yazıları