Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Unutmayın
Kayseri’de, 1996’nın bir bahar gününde doğdu. Annesi ve babası memurdu, şehir şehir dolaştı onlarla. İç Anadolu’da ve Ege’de büyüdü...
Ailesi beş vakit namazını hiç aksatmayan, seküler milliyetçi bir yaşam tarzını benimsemişti. Önce onlardan etkilendi, İslamı öğrendi. Hep çok okuyor, hep öğrenmek istiyor, hep keşfediyordu. Lise hayatının ilk zamanlarında Nihal Atsız’ın kitaplarını hatmetti. Öyle ki Aydın’da Ülkü Ocakları’nda Atsız üzerine seminerler dahi verdi.
Daha sonra Söke’de arkadaşlarıyla bir kitapçıyı mesken tuttu. Orada bir yandan bağımsız Avrupa filmlerini izler, diğer yandan kitaplar üzerine sohbet ederlerdi. O yıllarda milliyetçi damarının yanına sol düşünceyi de ekledi.
Ailesi tıpkı ağabeyi gibi hukuk okumasını istiyordu. Halbuki onun rüyası gazeteci olmaktı. Hayaline sarıldı, sıkı bir Fenerbahçeli olarak Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi’ne girdi. Orada Fransızca ile tanıştı.
Üniversitedeyken bu satırların yazarının ve Barış Terkoğlu’nun kapısını çaldı. Gazetecilik aşkıyla yanıyordu. Çok merak etti, çok sordu, çok çalıştı. Ağabeyi gibi avukat olmadı ama iyi bir adliye muhabiri olma yolunda koşuyordu. Türkiye’de bu alanın büyük bir bedeli vardı, onu biliyordu ama hiç pes etmedi. Asi karakterini ve inadını satırlarına yansıttı. “Evet, bu yol dikenli ve ateşli ama doğru” diyordu hep.
Furkan Karabay’ın 28 yıllık yaşamının bir özetini okudunuz. Altı yılda editörümken kardeşim, zor günlerin yoldaşı oldu. Ve şimdi de sadece gerçeğin önünde eğildiği için mahpus bir gazeteci.
O tutuklandığında babası şöyle dedi avukat ağabeyine: “Biz dik duracağız ki siz de dik duracaksınız.” Yıllardır ifşa ettiği çürümüşlüğün içine oğullarının da bir gün atılacağını bekliyorlardı. Lakin anne ve baba yüreği işte, gözyaşlarını da saklayamadılar.
Bakın...
Bu yazıda Furkan’ın bir gün dahi içeride kalmaması gerekirken tutuklanmasının ne kadar hukuksuz olduğunu anlatmayacağım. Furkan gibi bir gazetecinin, “terör örgütlerine hedef gösterme” gibi zül sayılacak bir ithamla cezaevine atılmasının ayıbını yazmayacağım.
Fakat onu sorgulayan savcının, şu cümleyi hiç de çekinmeden tutuklama gerekçesine yazmasını hatırlatacağım:
“İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar tarafından 05/09/2023 tarihinde HSK’ye gönderilen dilekçenin üzerinden dört aya yakın bir süre geçti ve gündemden kalktı.”
Yani...
Diyor ki bir cumhuriyet savcısı: “Ey gazeteci! Rüşvetmiş, para karşılığı uyuşturucu baronlarının cezaevinden çıkmasıymış, adaleti cüzdanına tahvil eden yargı mensuplarıymış... Kimse bunları hatırlatmazken sana ne oluyor? Unut bunları, yoksa tutuklanırsın!”
Bu da bize, bu satırları okuyan herkese dert olsun. Unutmayın e mi?
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
-
İmamoğlu ve İBB’yle ilgili 560 milyar iddiasına yanıt
-
Mustafa Balbay sert eleştirdi
-
Mezhep çatışması değil insanlık suçu
-
Emekliye bayram ikramiyesi ne kadar olacak?
-
Alfa Romeo'nun ilk elektrikli modeli: Junior Elettrica
-
'Kayyum atamaları, hukuksuzluk ve kontrollü kaos'
-
AKP’de kongre öncesi hazırlığı devam ediyor: Prof. Kalay
-
Emeklilerin Gözü Bayram İkramiyesinde: Beklentiler Karşı
-
Hutbelerde Bunlara Dikkat Edin!
-
Ekonomist Atilla Özkan'dan Şok Eden Enflasyon Yorumu!
En Çok Okunan Haberler
-
'En geç 2 yıl içinde yapılmalı, yoksa eyvah!’
-
Eylem hakkına yasal ceza geliyor!
-
Üşümezsoy iki bölgeyi işaret etti!
-
Kütahya'da bir deprem daha!
-
‘Politikanız çöktü, zevahiri kurtarmanın peşindesiniz’
-
'Cumhurbaşkanının bıyık takıntısı var...'
-
İstanbul'da bir deprem daha
-
Üşümezsoy ve Şengör arasındaki 'deprem' kavgası büyüyor
-
AKP ve MHP'lilerin yüzde kaçı protestolardan yana?
-
Türk Bayrağı yerine ‘Filistin ve şeriat bayrağı’