Yunanistan, son dönemde Türkiye karşıtı söylemini daha da sertleştirdi. Tehdit dolu, kışkırtıcı demeçlerini sıklaştırdı. Türkiye ile Yunanistan arasındaki ölçek farkı, güç farkı düşünülürse, bu tehditlerin temelsiz olduğu görülür. Fakat Atina bu açıklamaları, kendi nam ve hesabına yapmıyor. Arkasına ABD ve Avrupa emperyalizmini alıyor. Hem kendi tezlerini onların savunmasını sağlıyor hem de onların sözcülüğünü yapıyor. Asıl sorun da bu zaten...

Malum, Türkiye ve Yunanistan arasındaki sorun listesi uzun. Ege Denizi’ndeki uyuşmazlıklar, Kıbrıs meselesi, Akdeniz’deki gerilim, Yunanistan’ın PKK - PYD - YPG ve FETÖ terör örgütlerine verdiği destek, Heybeliada Ruhban Okulu ve Fener Rum Patrikhanesi’nin statüsüne ilişkin tavrı, ilk akla gelenler. Son günlerde Atina, Ayasofya konusunda Türk siyasetinde yaşanan tartışmalara da karıştı. Akdeniz ve Ege’de, deniz yetki alanlarına ilişkin tartışmalar sürerken, Ege’de iki ülkenin savaş uçaklarının it dalaşı, seyrelmekle birlikte devam ederken, iki gün önce Atina bir adım daha attı. Yunan Cumhurbaşkanı Katerina Sakelaropulu, 29 Haziran’da, Aydın ilimizin Eşek Adası’na geleceğini açıkladı. Bu bilgiyi, işgal altındaki Türk adalarının ısrarlı takipçisi, eski Milli Savunma Bakanlığı  Genel Sekreteri Ümit Yalım kamuoyuyla paylaştı. Eşek Adası, Yunan işgalindeki 18 adadan biri. Adada üs kuran, yüzlerce asker bulunduran Yunanistan, bir kez daha, Türkiye’nin egemenliğini hiçe sayıyor. Türkiye ise maalesef, işgal altındaki adalardaki egemenlik haklarına sahip çıkamıyor.  

Atina’nın hesapları neler?

Yunanistan, Türkiye karşıtı her ittifaka katılıyor. Türkiye’yle sorun yaşayan her devletle yakınlaşıyor. Akdeniz’de de bu siyaseti izliyor, Karadeniz’de de. 1990’ların sonundan itibaren, 2000’li yıllarda hızlanarak Ermenistan’la; son yıllarda Mısır’la, İsrail’le yakınlaşmasını bu kapsamda düşünmek lazım. Ermenistan’la yakınlığı, Yunanistan’ın sözde soykırım iddialarını tanımasının çok ötesinde. 2000’de stratejik ittifak antlaşması imzaladılar. Temeli Türkiye karşıtlığıydı. İkisi de Türkiye’nin çevrelenmesine, yalnızlaştırılmasına çalışıyor. Yunanistan; Ermenistan üzerinden Kafkasya’da etkili olmak, Ankara’nın Kafkasya’daki nüfuzunu kırmak istiyor. Ermenistan’ın Rusya’yla yakınlığını biliyor. Ermenistan’la yakınlaşıp, Rusya’ya da mesaj veriyor. Ermenistan diğer nedenlerin yanında, Yunanistan üzerinden NATO ve Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerini daha da geliştirmeye çabalıyor. Yalnızlığını aşmaya çabalıyor. 

Yunanistan’ın Türkiye karşıtı hamlelerine NATO sessiz. Tersine, Yunanistan’ı destekliyor. Atina - Erivan yakınlaşması, ABD ve AB tarafından destekleniyor. ABD’de ve Avrupa’da, Ermeni ve Rum - Yunan lobileri, Türkiye’ye karşı birlikte hareket ediyorlar. Geçmişte Yunanistan ile İran, yanlarına Ermenistan’ı alarak üçlü temaslar yaptılar. Ankara - Bakû eksenine karşı, Atina ve Erivan, Tahran’ın desteğini almak istediler. Rusya, bu arayışa karşı değil. Tersine, hem Türkiye ve Azerbaycan hem Yunanistan, Ermenistan ve İran üzerindeki nüfuzu nedeniyle memnun. Bu karmaşık denklemde, Yunanistan’ın İsrail’le gelişen ilişkilerini, İsrail’in Rusya’yla yakınlığını ve Azerbaycan’la yakınlaşma çabalarını da unutmayalım.  

 Kısacası, devletlerin dilinden düşmeyen, “Bizim ittifakımız, başka ülkelere yönelik değil. Tamamen barış ve istikrar amaçlı” şeklindeki sözlere karşı uyanık olalım.