Ayşegül Yüksel

‘Değirmen’ insanları öğütüyor

26 Eylül 2023 Salı

Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü, çağdaş Türk tiyatro yazarlarını, oyunlarını sahneye koyarak desteklemeyi hedefliyor. Bilkent Uluslararası Laboratuvar Tiyatrosu (BILT) bu amaçla,  “metin seçmeleri” sürecinde en beğenilen oyunları sahneleme yolunda çalışmalarını sürdürüyor. Tiyatro bölümünün mezunlarının görev yaptığı topluluğun genel sanat yönetmeni, bölüm başkanı Jason Hale. 

Topluluğun bu yılki yapımı, açılışı haziran ayında yapılan “Değirmen” oldu. Bir saat süren tek perdelik oyun 14, 15, 21, 22 Eylül tarihlerinde yeniden sunuldu. Gazetemizin yazarı Ayşe Emel Mesci’nin sahnelediği oyunun dekor ve giysi tasarımı Özge Akarsu, ışık tasarımı Yılmaz Ertekin, ışık kumandası Akın Çalışkan imzasını taşıyor. Dramaturjisini Ali Berktay yapmış. Müzikler Haji Khanmanmadov’un.

FANTASTİK ATMOSFER EVRENSEL OLANI KUCAKLIYOR

1982 Diyarbakır doğumlu yazar Zana Kılıç’ın Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dramatik Yazarlık Anasanat Dalı mezunu olduğunu öğreniyoruz. Kılıç, “Kayıt” adlı oyunuyla daha önce birincilik ödülü almış, “Vitrin” adlı senaryosu kısa film olarak çekilmiş, “Değirmen” oyunu da 2014 yılında yayımlanmış, deneyimli bir metin üreticisi. Masallarla, söylencelerle, mitlerle bezeli bir düşler evreninden izler taşıyan “Değirmen”, Güneydoğu Anadolu yöresinin fantastik atmosferi içinde oluşturulup geliştirilmiş. Oysa yazarın yaklaşımı yöresel olmadığı gibi, işlediği konu ulusallık sınırlarını da aşarak tüm insanlığı kucaklıyor.

Oyun, buğday değil, insan öğüten gizemli bir değirmende geçiyor. Bir zamanlar gerçek işlevini gören değirmeni çalıştıran baba oğulun yerine geçen “Değirmenci” (Tolga Tuncer) ile onunla aynı hareketleri yapan Adam (ölü yıkayıcı) (Koray Alper) arasındaki söyleşim değirmenin şimdiki işlevini açığa çıkarıyor. Oyun, kısa bir süre sonra, babasının kulaklarını almaya gelen Genç’in (Haydar Özkan) katılımıyla sürüyor. Değirmenci’nin verdiği görevler karşılığında kulakları almayı düşleyen Genç bu arada Esir Kadın (Damla Makar) ile karşılaşıyor. Kızın anlattıklarıyla “karanlık” koyulaşıyor...

İNSANLARI ÖĞÜTEN SİSTEMLER

Yönetmen Ayşe Emel Mesci “Değirmen”i bir “hudut” oyunu olarak nitelemiş. “Biz” ve “ötekiler” arasına konan sınırlarla, “ötekiler”i yok sayan, “hayaletleştiren” ve yok eden yaklaşımlarla gerçekleşen “ayrımcılık”, ilk aşamada, güncelliğini korumakta olan “sığınmacılar” olgusunu çağrıştırıyorsa da daha geniş kapsamlı bir genellemeyle, insanları ikiye ayırarak, istenmeyeni öğütüp yok etmeye çalışan tüm sistemler gündemdedir. Irk, din, dil, cinsiyet ayrımcılığı, köylü, kasabalı-kentli, zengin, yoksul kısacası toplumsal sınıflar arasında ayrımcılık yaparak insanlığı nasıl parçalayıp öğüttüğümüzü bilmiyor muyuz? Oyunda babasının kulaklarını arayan Genç’in yaptığı gibi, bu sistemleşmiş kıyıcılığa karşı çıkabilir miyiz? Yenilsek bile, savaşımın ilk adımını atmış olmaz mıyız? Yönetmen Mesci’nin “distopik” olarak nitelediği oyun, dünyamızın karanlık geleceğinin ikinci bir “tufan”la belirleneceğini imlemiyor mu? Oyunun sonunda Rodin’in “Düşünen Adam” heykelinin ön düzeye getirilmesi, düşünmeye yöneltmiyor mu bizi?

Yönetmen Mesci, oyunu baştan sona saran karanlığı koyulaştırmaktansa, masalsı/düşsel atmosferi korumayı ve oyuncuları koreografik bir düzen içinde devindirmeyi seçmiş. Akışkan hareketlerle sahnenin her yönüne zorlanmadan ulaşabilen oyuncuların en büyük yardımcısı, eğimi sahnenin önüne doğru uzanan yarım ay biçimindeki platform olmuş. Işık ve müzik tasarımı da Mesci’nin yarattığı masalsı/düşsel ortamı destekliyor.

Güzel çalışılmış bir oyun izliyoruz. Mesci’nin oyuncu yorumlarıyla bütünleşen estetik yaklaşımı görsel-işitsel dozu kıvamında bir seyirlik sunuyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘Öteki’nin dramı 22 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları