Ayşe Yıldırım

Çünkü onlar HDP’li…

07 Aralık 2017 Perşembe

Rıza Sarraf, bir haftadır ABD’de ‘rüşvet verdim’, ‘hayali ihracat yaptım’, ‘ambargoyu deldim’ diyor. Şemalarla, dokümanlarla anlatıyor. Telefon kayıtları, yazışmalar delil olarak mahkemeye sunuluyor.
Aklımızın alamayacağı rakamlar havada uçuşuyor, 50 milyon Avro’lar, 7 milyon dolarlar hatırlanmayacak teferruatlar olarak konuşuluyor. Türkiye’de AKP’sinden havuz medyasına hep bir ağızdan ‘yalan’ diye bağırılıyor.
Elleriyle ödül verdikleri, şeref madalyası takılmasını istedikleri, ekranlarında cari açığı kapatmakla övündürdükleri, ‘vatansever’ arkadaşlarına ‘hain’ deyiveriyorlar.
Ülkedeki savcıların biri de kalkıp “yahu nedir bunlar, şu iddialara bir bakalım” demiyor, diyemiyor.
Nasıl desinler zaten o kadar meşguller ki. Siyasetçiler, akademisyenler, gazeteciler… Muhalif kim varsa onlar hakkında soruşturma dosyası hazırlamaya çalışmaktan yorgun düşmüşler ki yetişemeyince kopyala yapıştır kararlar bile çıkabiliyor ‘bağımsız’ ve ‘tarafsız’ yargıdan..
Panama, Malta, Man… Yine aklımızın alamayacağı rakamlar havada uçuşuyor. Vergi cennetlerinde off-shore şirketler ve siyasilerin yakınlarının, iş insanlarının adı dolaşıyor. CHP Genel Başkanı elinde banka dokümanlarıyla anlatıyor.
Fakat savcılar yorgun olmalı ki bu iddialara da dönüp bakmıyor. Ama iddiaları yazanlara peş peşe davalar geliyor…
HDP ve CHP’li milletvekillerine fezlekeler yağıyor. Haksızlık etmeyelim HDP’lilere sağanak halinde demek daha doğru.
Artık sayısını eminim onlar da bilmiyordur, çünkü öyle anlar oluyor ki henüz gelmeyen fezlekelerin yolda olduğunu yandaş medyadan okuyorlar.
Hani neredeyse gözünün üstünde kaşın var diyecek boyuta vardırmış Rıza’yı, Malta’yı, Panama’yı ya da Man’ı görmeyen savcılar.
Cuma namazı kıldın suç, barışı anlattın hem de ayetlerle suç, çoğulcu ve yerinden yönetim bir anayasa mı istedin büyük suç…
Sırrı Süreyya Önder, gözaltına alındığında çıkarıldığı mahkemede savunma yapmıştı, o da suç…
Meral Danış Beştaş, eş genel başkanlar ve milletvekilleri tutuklandığında Meclis kürsüsünde onların fotoğraflarıyla birlikte bir konuşma yapmıştı. Tabii ki suç…
Savcı suçu bulmuş ve yazmış; “merdivenlerde yola taşmadan, kamu düzenini bozmadan, herhangi bir slogan atmadan ve herhangi bir yazılı materyal açmadan oturmaya devam ettikleri görülmüş...” Doğal olarak suç…
Selahattin Demirtaş, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bugün unuttuğu bir sözünü hatırlatmış. Hani Bahçeli’nin AKP ve Saray iktidarı için ‘hırsız’ dediği sözünü. Bu da suç. Evet, söyleyen Bahçeli, hatırlatan Demirtaş. Ama söyleyene değil hatırlatana fezleke… Ee haklı savcılar tabii bu da suç…
İşte bu fezlekeleri bir sergi yaptı HDP yönetimi. Adı da “Utanç Sergisi”. Öyle ki Meral Danış Beştaş, başka bir örnek veriyor fezlekelerin ciddiyetine ilişkin:
“Diyarbakır’dan son gelen fezlekelerin hepsi dört ay önce tayini Fethiye’ye çıkan savcıya ait. Şu anda görevde olmayan bir savcının imzasıyla fezlekeler gönderiliyor.”
Tutuklu, tutuksuz ayrımı yapmadan yağdırıyor savcılar fezlekeleri. Şimdiye dek yazdıkları fezlekelere bakınca suç bulmak konusunda da bir sıkıntıları yok. Çünkü onlar HDP’li. Yakında şöyle bir fezleke görürsek şaşırmayalım: “HDP grubuna girerken görüldü.”
Mayıs 2016’da milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kalkması gündeme geldiğinde yağmaya başlayan fezlekelerin halini o günlerde Mithat Sancar, Meclis kürsüsünden şu sözlerle eleştirmişti:
“Ben 30 yıl hukuk hocalığı yaptım, pek çok iddianame inceledim fakat bu dönemde gördüğüm iddianameler kadar felaket, feci iddianame görmedim. Bu fezlekeleri, iddianameleri hazırlayan savcılar içinde benim bir nebze emeğim olanlara bu emeği helal etmiyorum. Başkana, krala itaat için hukuku bu kadar rezil duruma düşürenlere emeklerimi helal etmiyorum.”
Sancar’ın o gün yaptığı konuşmayı bitirirken kullandığı sözünü bir kez daha hatırlamakta fayda var:
“En büyük suçlar gerekli olanı değil fazla olanı elde etmek için işlenir.”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Son bir soru ve veda 13 Eylül 2018
Siyasal yangın 30 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları