Arif Kızılyalın

Baskı rejimi ve CHP’nin adayı

29 Ocak 2025 Çarşamba

CHP lideri Özgür Özel, dünkü grup toplantısında partisinin cumhurbaşkanı seçimindeki adayının nasıl belirleneceğini “1 milyon 600 bin üyemize soracağız” diyerek açıkladı. Tarih de verdi; mart ve nisan aylarını söyleyerek. Bir tür önseçim yapılacağını duyururken aslında Ekrem İmamoğlu’nu işaret etti. Çünkü İmamoğlu, İstanbul’daki 300 bini aşkın CHP’li üyeye son altı yılda dokunmuş bir isim. Ayrıca İBB başkanlığının yanı sıra Türkiye Belediyeler Birliği başkanlığını da sürdürüyor ve etki alanı 81 ile erişmiş durumda. Kaldı ki İmamoğlu dün Küçükçekmece’deki İSKİ açılışında, İstanbul’dan ziyade Türk siyasetine dikkat çekti “Hep birlikte bu ülkeyi refaha, huzura taşımaya hazır mıyız, geleceğe hazır mıyız” sözleri ile.

CHP’nin olası diğer adayı Mansur Yavaş ise Ankara’da ve Anadolu’da çok seviliyor. Hatta CHP dışı kesimde de çok popüler, ancak günün sonunda CHP’de oy kullanacak üye profilinin, İmamoğlu mu, Yavaş mı sorusuna vereceği yanıt da hemen hemen belli; iki ismin siyasi geçmişleri nedeniyle. Kaldı ki Mansur Yavaş, İmamoğlu aday olursa önseçime girmez.

Elbette bu aday belirleme süreci de önemli, eğer takvim gecikirse CHP’nin adayı iktidarca fena halde yıpratılır.

Bunun en güzel örneğini yaşıyoruz 2 aydır. Ahmet Özer’le başlayan, Rıza Akpolat, Cem Aydın ve İmamoğlu’nun savcılığa davetiyle süren bir baskı iklimi var. Son örnek de yazarımız Barış Pehlivan. Demokrasi diyen, adalet diyen gözaltına alınıyor. Önceki yıllarda katıldığı bir gösteri yürüyüşü, yazdığı bir makale, attığı bir tweet Demokles’in kılıcı gibi üzerinde duruyor insanların. Ancak muhalif kesim biliyor ki korku duvarını aşamayanın siyaset yapma şansı kalmadı güncel zaman Türkiye’sinde. O yüzden CHP’nin ve muhalif kesimin, bırakın durmayı, yavaşlama şansı bile yok. Şarkıdaki gibi “Bir şey yapmalı” ise çabucak yapılmalı!

M. NURİ ERSOY’A VEDA!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kabinede değişiklikler yapacağı uzun zamandır konuşuluyor. Koltuğunu ilk devreden de Turizm Bakanı M. Nuri Ersoy olacak gibi. Olası değişiklik öncesi Ersoy’u gönderecek hamle dün iktidar ortağı MHP’nin lideri Devlet Bahçeli’den geldi. Kartalkaya faciasında AKP’lilerin aksine, “Bakanlık (turizm) da hesap versin” diyen MHP liderinin sözünü Erdoğan ikiletmeyecektir. Ayrıca Ersoy’un dosyası bir hayli kabarık. Kendisine (veya ailesine) ait otellere yapılan tahsisler, son olarak Bodrum’daki yarımadada ÇED raporu zorunluğunun kaldırılması bir yana Türkiye’nin en büyük tur operatörü ETS’nin görünmeyen ayrıcılıkları zaten AKP içindeki bazı grupları rahatsız etmişti. “Üzerimizden reklam yapıyor” diyenler susturuldu; Kartalkaya faciasına kadar. 36’sı çocuk 78 kişinin öldüğü otel yangını sonrası belli ki CEO’lar hükümeti yenilenecek, ancak ne zaman? Belki büyük kongrede, belki yarın, belki yarından da yakın!

ISINAN AKDENİZ VE EGE!

İktidar, dış politikada Suriye eksenine sıkışıp kaldığından Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin attığı askeri adımları pek önemsemiyor. İsrail, ABD ve Fransa merkezli silahlanma politikasını sürdüren GKRY, geçenlerde KKTC ve Türkiye’nin “Mavi Vatan” projesini etkileyecek bir adım attı. Doğu Akdeniz’deki Münhasır Ekonomik Bölge’nin Electra sahası olarak bilinen 5. parselinde ilan ettikleri NAVTEX Türkiye’nin kıta sahanlığı ile çakışıyor. Üstelik GKYR’nin bu bölgeye onaysız girecek yabancı savaş gemilerini vurma konusundaki tehditkâr söylemleri diplomasi kulislerinde konuşuluyor. Eşzamanlı olarak Yunanistan’ın ABD ve Polonya’dan sonra en fazla silahlanan NATO ülkesi olması da dikkatlerden kaçmamalı. Ve işin Türkiye’yi ilgilendiren tarafı füze ağırlıklı bu silahların doğu Yunan adalarında konuşlandırılması. Bu durum uluslararası hukukla da çelişiyor. Umarız, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Yunan mevkidaşı Gerapetritis ile yaptğı telefon görüşmesinde sadece, ilerleyen dönemde yapılması planlanan Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’ne yönelik hazırlıkları konuşmamış, “Hayırdır komşu” sorusunu sormuştur.

Dipnot: Devlet Bahçeli’nin çağrısı ve İmralı ziyaretleriyle başlayan çözüm süreci tıkanmak üzere. AKP sözcüsü Ömer Çelik’in “İmralı kapısı kapandı” sözleri eğer sehven yapılan bir açıklama değilse DEM Eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları’nın “İmralı görüşmeleri yeni başladı ve devam etmelidir. İmralı tecridi kalkmalı. Öcalan’ın çalışma koşullarının acilen iyileştirilmeye ihtiyacı olan bir dönemden geçiyoruz” sözü bir şeylerin iyi gitmediğini gösteriyor. İşin kötüsü “şeffaf” olacağı söylenen süreç, ne yazık ki kapalı kapılar arkasındaki pazarlıklarla yürüyor; ancak bu işi destekleyenler bilmeli ki terör örgütü ve uzantılarıyla silahları bir daha çıkarmamacasına toprağa gömmeden masaya oturulmaz!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Türk futbolu nereye? 13 Şubat 2025
Muhalefeti susturmak! 12 Şubat 2025
Şu hakem meselesi! 6 Şubat 2025

Günün Köşe Yazıları