Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Dostum Mozart’

24 Aralık 2023 Pazar

Sevgili,

“Keman öğretmenim Profesör Karl Berger İstiklal Caddesi’nde oturuyordu. Ve ben yatılı kaldığım Galatasaray Lisesi’nden haftada bir gün olmak üzere akşam teneffüsleri sırasında müdürün özel izniyle çıkar yemek vaktinden önce giderdim. 

O akşam da öyle oldu.

Sonbaharın son günlerini yaşıyorduk. İstanbul’a özgü ılık, tatlı bir hava vardı ortalıkta. Elimde keman kutusu, kolumun altında notalar, işhanının merdivenlerini bir çırpıda tırmandım. (16 yaşındaydım.) Amacım olabildiğince hocamla baş başa kalabilmek değil, tersine bir an önce ondan kurtulup, İstiklal Caddesi’nde dolaşarak vakit geçirmekti. Her öğrenciye nasip olmayan bu yarı kaçamak gezintiler çok hoş oluyordu. Dersimin bittiği zaman sokak lambaları da yanmış olunca yapılacak gezintiler çok hoşuma gidiyordu.”

Nadir Nadi’nin Dostum Mozart kitabı, Karl Berger’in Galatasaray’daki ofisinde böyle başlar.

***

Haylaz Nadir keman dersi bir an önce bitsin de Beyoğlu’nun kalabalığına karışabilsin derdindedir. 

Diğer günlerden farklı olarak çok değişik ve iyi çaldığı o gün bambaşka bir şey olacak; genç Nadir, Beyoğlu’nu, ışıkları, vitrinleri, fark etmeden, gözü hiçbir şey görmeyecek şekilde kendini biraz önce kemanından yükselen Mozart ezgilerinin büyüsüne kaptıracaktır. 

Nadir Nadi’yi babası Yunus Nadi Karl Berger’e götürmüş ve ona keman çalmayı öğretmesini istemiştir. O ana kadar kendinde müzik yeteneği görmeyen Nadir bu derslere Beyoğlu’nun renkli hayatına bir süre karışabilmek hatırına katlanmaktadır. Kitabın giriş bölümü okunduğunda bir Marcel Proust tadı vardır. Proust’un ünlü Madlenler öyküsünü andıran bölüm eşsiz bir ustalık eseridir. Nadir Bey’in üslubunda kimseye öykünmek olmadığını bilmesem Proust’a özenerek yazdığını söyleyeceğim. Bölüm tıpkı Proust’un Madlen öyküsüne özenerek yazılmış gibi eşsiz bir ustalıktadır. O gün 16 yaşındaki Nadir Nadi Mozart’ın müziğine hayran olmuştur. O kadar ki artık gözleri ne ışıklı mağazaları ne geçen şık hanımları görmekte; önüne açılan garip bir dünyada yüzmektedir. Zaman durmuş gibidir. O günden itibaren Nadir Nadi bir Mozart hayranıdır artık. Ve büyük müzisyenin kitabını yazmak istemektedir. Fakat her yazmaya oturduğunda bir şey çıkmakta, yazım ertelenmektedir. 

Nadir Nadi nihayet yıllar sonra yaşlılık döneminde kitabı yazmaya fırsat bulacaktır. Tabii sonuç da istediği kıvamda olmayacaktır. Bin bir özenle yazılan o kitabın hazırlık sürecine tanık oldum. Nadir Bey bir türlü istediğini yazamıyor yazdıklarından hoşnut olmuyordu.

***

Demek ki bir konuyu yazma tutkusu yazarın kanına girmeye görsün onu doğurmadıkça, içinden söküp atmadıkça içinde çürümeye ve yazarı da çürütmeye koyuluyor. 

Dostum Mozart, Nadir Nadi’nin müziğine hayran olduğu ve hayatı boyunca dostu olarak kabul ettiği Mozart’a hayranlığının ve minnetinin ifadesi. Ayrıca da son kitabı. Yaşamının son yıllarında yazmayı bırakmıştı. Neden yazmadığını sorduğumuzda “Pilim bitti” diyor, hep aynı konuları yazmak durumunda kaldığından yakınıyordu. Dostum Mozart’ı yazmaktaki inadı ise dâhi bir sanatçıya, minnet duyduğu bir dosta borcunu ifa etme arzusuydu. Gerçi Dostum Mozart derken “Hoş onun bizim dostluğumuza ihtiyacı yok ama” demeyi de ihmal etmiyordu. Ona katılmıyordum. Mozart’ın Mozart olması aynı zamanda onu dinleyen, algılayanların bulunmasına bağlıydı. Öyle ya! Düşünün yeryüzünde tek bir canlının bile kalmadığı, herkesin mutlak bir sessizliğe büründüğü bir ortamda bir CD’den Mozart çalmaktadır. Kimsenin dinlemediği bu mucizenin ne anlamı olur ki?

***

Demek ki mucizeler bile onları algılayacak kimseler olmadığı takdirde bir anlam taşımıyorlar ve nafile mucizeler olarak kalmaya mahkûmlar. Görülüyor ki Mozart’ın Mozart olabilmesi için kendinden başka bir de olan biteni anlayan ve algılayan dostlara ihtiyaç var. Evet Mozart’ın Mozart olabilmesi için Nadir Nadi’lere de ihtiyaç var. 

Bir zamanlar ülkemizde gerçekleşmiş olan mucizenin bir daha yeniden yaşanması için yalnız o mucizenin mimarına değil onu algılayacak, anlamlandıracak dostlara ihtiyaç var.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları