Yüz yaşında güçlü bir çınar...

06 Mayıs 2024 Pazartesi

7 Mayıs 1924’ten bugüne geçen bir asır... Milli Mücadele yıllarından itibaren Mustafa Kemal’in yol arkadaşı olan Yunus Nadi’yle başlayan bir macera bu. Elinizde tuttuğunuz bu gazetenin kurucusu Nadi ama kurulmasına destek verip ismini koyan büyük önder Atatürk. 1923’te kurulan Cumhuriyetimizin ilkelerinin savunucusu Cumhuriyet gazetesinin yarın doğum günü.

100 yıllık bir çınar, ilk günkü gibi dimdik. Yeni yaşımız çerçevesinde yarın siz değerli okuyucularımızın karşısına özel bir ekle çıkıyoruz. Bu çalışma, ülkemiz tarihine de bir mercek tutmak gibi. Gazeteyle özdeşmiş isimlerin, usta kalemlerin anlatımları, anılarının yanı sıra tarihi arşivimizden belge, fotoğraflar da sayfalarımızda yer alıyor. Cumhuriyet’in farklı servislerinden arkadaşlarımızın kendi kalemlerinden “Benim Cumhuriyetim” yazıları da gazetemizin tarihine, benimsediği ilkelere mesajlar içeriyor.

Cumhuriyet bildiğiniz gibi bir patron gazetesi değil. Gücü özverili çalışanları ve onu tüm zorluklara, baskılara karşın yalnız bırakmayan siz değerli okuyucuları. Hepinize bir kez daha içtenlikle teşekkür ediyoruz. Biliyoruz ki böyle bir gazete-okur bağını, dayanışma örneğini dünyada bulmak zor. Asırlık tecrübemiz, ikinci yüzyıla ışık tutacak vizyonumuzun anahtarı. “Cumhuriyet çok yaşa” derken umuyoruz ki ekimizi beğenerek okursunuz.

'TASARRUF'UN HANGİ ANLAMI 

Geçen haftanın kuşkusuz en önemli gündemi Cumhurbaşkanı Erdoğan ile CHP lideri Özel’in görüşmesiydi. İktidarın “yeni anayasa” için ikna arayış turları sürerken iki lider AKP Genel Merkezi’nde bir araya geldi. 31 Mart seçimlerindeki yenilgi sonrası iktidar cephesinin “söylemleri yumuşatma, diyalog” manevrasına giriştiği, başta ekonomik krize yönelik olmak üzere yurttaşın tepkisinden kaçınmak peşinde olduğu görülüyor. Gerçeklikle ne ölçüde örtüşecek, yakında anlaşılır. Bu noktada, CHP’nin görüşme öncesi ve sonrasında da vurguladığı gibi iktidarın değil, kendi belirlediği gündemin peşini bırakmaması kritik önemde.

Ülkenin sorunları sadece ekonomiyle sınırlı değil. Eğitimden sağlığa derken elbette basın ve ifade özgürlüğü konularında da tablomuz ortada. 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde küresel listede yine altlarda olduğumuzu gördük. Zaten şaşırtıcı da değil. Daha geçen hafta yazarımız Barış Terkoğlu hakkında, yaptığı haber nedeniyle iki yıl hapis cezası kararı verildi. Biz, “Gazetecilik suç değildir” demekten vazgeçmeyeceğiz!

Ekonomik krize yönelik muhalefetin, yurttaşın artan tepkilerinin ardından iktidarın söyleminde tasarruf kelimesinin kullanımı da artıyor. Nedir bu tasarrufun anlamı? İlki, bir şeyi istediği gibi kullanma yetkisi, kullanım. Diğerleri, tutum ve para biriktirme, artırım.

Şimdi gözler, iktidarın “tasarruftan” gerçekten ne anladığında, hangi kelime anlamında kullanacağında.

'HAYALET ÖĞRENCİ'!

MEB’in ÇEDES, “maneviyat değerleri” gibi adımları tüm tepkilere karşın hız kesmiyor. Okullarda tarikatların cirit attığına yönelik iddialara işaret eden, önceki günkü birinci sayfa manşetimizin başlığı “Sınıflar boş”tu. Eğitim Servisi şefimiz Figen Atalay’ın haberine göre, bazı okullarda, kimi öğrenciler sınıflarda “var” görünüyor ancak aslında yoklar. Okula sınavdan sınava uğruyorlar ya da müfettiş geldiğinde. Bunlara “hayalet öğrenci” deniyor. Çoğu sınava hazırlanan 12. sınıf öğrencisi olsa da aralarında zorunlu eğitim yaşındaki çocuklar da bulunuyor. Haberde, bir öğretmenin, “Kız öğrenci, sınav günü sakallı, cüppeli adamlar tarafından okula getiriliyor, özel odada sınava sokuluyor. Hayalet öğrencilerin tarikat baskısı altında beyinleri yıkanıyor” ifadesi dikkat çekti. Cumhuriyet portal yazarı, eğitimci Ali Apaydın da daha önce konuyu gündeme getirmişti. Apaydın, “Okula gitmeyen bir öğrencinin okuldaymış gibi gösterilmesi suçtur” derken konunun Meclis’e taşınması gerektiğini vurguladı.

Eğitim Sen, Kadın Meclisi de “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” başlıklı yeni eğitim müfredatı taslağına tepki gösterdi. Taslağın “kadını ve kız çocuklarını eğitimden dışlayan, eve kapatan ve sömüren cinsiyetçi anlayışın okulların içine girmesine izin verdiğine” işaret edildi.

Tüm bu gelişmeler ışığında CHP, iktidarın ülkemizin “eğitim modelini” nereye götürmek istediği konusunda net sorular sorup takipçisi olmalı. Daha önce de dile getirdiğimiz gibi, bir ülkenin ekonomisi bozulabilir, düzelebilir. Ancak geleceğimiz çocukların, gençlerin temel eğitim anlayışı baltalanırsa ayağa kalkmak güçleşir. Eğitimde temel, Atatürk ilkeleri çerçevesinde çağdaş, laik, bilimden yana sistemdir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları