Alev Coşkun

Altılı masa toplantısının politik sonuçları ve beklentiler

20 Şubat 2022 Pazar

Geçen hafta siyasal yaşamımızda aşağıdaki konular öne çıktı:

1. Altı siyasal parti lideri, Millet İttifakı’nı güçlendirmek için bir masa etrafında buluştular, yemek yediler, uzun konuşmalar yaptılar.

2. Enflasyonun yükselişi, gıda fiyatlarını yükseltti. Pahalılık etkisini sürdürüyor, elektrik ve doğalgaz faturalarındaki anormal yükselişler vatandaşların tepkisine yol açıyor.

3. Elektrik faturalarındaki yükseliş konusunda MHP Genel Başkanı Bahçeli, Cumhur İttifakı’nın temel düşüncesine karşı gelerek elektrik dağıtımının devlet eliyle yapılmasını istedi.

4. Ekonominin acil sıcak para gereksinimi, dış politikada yeni gelişmeler yaratıyor.

Bu konular çerçevesinde kısa çözümlemeler yapalım.

ALTI PARTİNİN BİR ARAYA GELİŞİ

Siyasal hayatın en önemli unsurlarının başında diyalog, koalisyon ve uzlaşma gelir. İleri Batı demokrasilerinde bu durum her zaman temel ilkedir ve her noktada gerçekleşir. 

Türk siyasal yaşamında 2018 genel seçiminde gerçekleşen “ittifak” ve 2019 yerel seçiminde bu uzlaşının sürmesi sonunda büyükşehir belediye başkanlıklarını muhalefetin kazanması, bu işbirliğini yapan partilerin siyasal yürüyüş ve tutumlarında önemli bir yol gösterici oldu.

Geçen hafta eleştiri cephesindeki altı parti liderinin bir araya gelip bir masa etrafında görüşmeye başlamaları, önümüzdeki genel seçim için önemli bir adımdır. Bu altı partinin birleştiği masanın temel ilkesi, “Tüm farklılıklarımıza karşın birlikteyiz” düşüncesidir. 

Bu ortak toplantı aynı zamanda güçlendirilmiş parlamenter sistemin temel ilkelerinin saptanması yolunda da önemli bir adımdır. 

Liderler, bu yönde çalışmaların sürmesi ve altı partiyi temsil eden yetkili kişilerin bir araya gelerek güçlendirilmiş parlamenter sistem için ilkeleri kapsayan bir metnin hazırlanması konusunda karara vardılar. 

Bu uzlaşı metni, 28 Şubat tarihinde kamuoyuna açıklanacak. Bu sunum toplantısına meslek örgütleri, sivil toplum örgütleri, barolar, insan hakları dernekleri ile iş dünyasının temsilcileri de davet edilecekler ve liderler, açıklanan bu uzlaşma metnini böylesi bir toplantıda imzalayacaklar. Böylece altı parti lideri, kamuoyu önünde uzlaşma metnini kabul ettiklerini, taahhüt ettiklerini (üstlendiklerini) belirtmiş olacaklar. 

Bu temel ilkeler metni, aynı zamanda altı partinin seçimlerde birlikte hareket edeceklerinin de bir güvencesi oluyor.

Altı partinin bu birlikteliği bugünkü siyasal yaşamımızda çok önemlidir. Hak ve özgürlüklerin önünü açan, düşüncelerini özgürce konuşan, yazan, inandığı gibi yaşayabilen, hukuk devleti ilkelerini önceleyen demokratik bir Türkiye idealinin de başlangıcı sayılmalıdır.

AKP zihniyetinin yarattığı “ucube başkanlık sistemi”ne karşı olan altı siyasal parti liderinin bu girişimi, AKP siyasal iktidarının kötüye kullandığı siyasal gücün, demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkeleri çerçevesinde sınırlandırılmasının hukuksal çarelerini ortaya koyan adım olmalıdır. 

Kuşkusuz, bu bildiride Cumhuriyet felsefesine, anayasanın asla değişmeyecek ilk dört maddesine bağlılığı bildiren bir tavır gereklidir. Tüm kamuoyu bunu içtenlikle bekliyor.

DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR

28 Şubat günü açıklanacak uzlaşı metninde halk kitlelerinin beklentisi olan güncel konulara yanıt aranmalıdır. Bu beklentiler şöyle özetlenebilir:

1. Parlamenter sisteme dönüş nasıl olacak?

2. Geçiş döneminin düzenlenmesinin ayrıntıları neler olacak?

3. Gelecekte ortak politikaların saptanmasındaki mekanizma nasıl işleyecek?

4. Güçlendirilmiş parlamenter sistem Meclis kararlarıyla gerçekleşeceğine göre, anayasanın bu konuda koyduğu kural gereğince, parlamento aritmetiğinde 360 ve üzeri sandalye nasıl garanti altına alınacak?

28 Şubat’ta açıklanacak bildirinin bu sorulara yanıt vermesi ve kamuoyunu doyurması gereklidir. 

HDP’NİN DURUMU

Altı siyasal parti liderinin toplantısına HDP davet edilmemiştir. HDP ile ilişkiler, bir noktada Erdoğan ve Bahçeli’nin, Millet İttifakı’nın çatlamasını sağlamak için sürekli hamle yaptığı bir konudur.

Ancak HDP’nin siyasal varlığı da inkâr edilemez. Tüm anketler, HDP’nin yüzde 10 düzeyindeki kemikleşmiş oyunu kabul ediyor.

Bu nedenle Millet İttifakı siyasal bileşenlerinin, bu konuyu kendilerine ve ittifaka zarar vermeyecek bir biçimde çözebilme yetenekleri önem kazanıyor. 

PKK terörü başka, HDP’ye oy veren seçmen başkadır. HDP’ye oy veren seçmenin ezici çoğunluğu, PKK terör örgütüne karşıdır. Bu gerçek unutulmamalıdır.

HDP’nin ayrı bir cepheye itilmesini, HDP’nin dışlanmasını engelleyen çözüm yolunun bulunması, siyasi bir yetenek istemektedir. Öte yandan İşçi Partisi ile HDP’nin yeni bir ittifak oluşumu için arayış içinde oldukları unutulmamalıdır.

HDP’nin de tüm Türkiye’yi kapsayan bir siyasal parti olması için PKK’ye mesafe koyan, Cumhuriyet değerlerini benimseyen tavır sergilemesi gerekmektedir.

YÜKSEK ENFLASYON, ARTAN FİYATLAR VE ELEKTRİK FATURALARI

Bugün Türk halkının en önemli sorunu, her alanda yükselen fiyatlardır, pahalılıktır. 

AKP’nin özellikle cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişten sonra uyguladığı kural tanımayan ekonomi politikaları, döviz dengesini altüst etti. 

Özellikle gıda alanında yükselen fiyatlar tüm vatandaşları zorda bıraktı. Yüksek doğalgaz ve elektrik faturaları çok ciddi şikâyet konusudur. Vatandaş, bu durumu protesto amacıyla elektrik faturalarını yakıyor.

Bugün, Türkiye’nin yaşadığı elektrik krizinin birçok ekonomik nedeni var. Ancak asıl neden, AKP’nin Cumhuriyet kazanımlarını, fabrikalarını, altyapı tesislerini özelleştirme adı altında yandaşlara satma politikasıdır.

Vatandaşın elektrik faturalarına karşı öfkesi, Cumhur İttifakı’nı sarsan bir durum ortaya çıkardı. MHP Genel Başkanı Bahçeli, yaşanan elektrik krizinin özelleştirmeden kaynaklandığına işaret etti ve “Elektrik dağıtımını devlet yapmalıdır” dedi. 

Elektrik altyapı tesisleri, özelleştirme adı altında yandaşlara, özel şirketlere verilirken bir tepki göstermeyen Bahçeli, şimdi elektrik dağıtımının devlet eliyle yapılmasını istiyor. 

Türk siyasal düzeni, ileride tarihsel açıdan analiz edilirken kuşkusuz bilim insanları bu çelişki üzerinde duracaklardır.

SICAK PARA VE DIŞ GÜÇLER

Ekonomideki zorlu dalgalanma, Merkez Bankası döviz rezervlerinin erimesi, dış borç vadelerinin gelmesi karşısında siyasal iktidar, acil sıcak para bulmaya yöneldi. 

Maliye Bakanı Nebati’nin geçen haftalarda Londra’da büyük sermaye kuruluşları yöneticileriyle toplantı yapmasının asıl nedeni budur. 

Amaç, Türkiye’nin acil gereksinimi olan sıcak parayı yüksek faiz oranlarıyla da olsa sağlamaktır.

AKP ve Erdoğan’ın sürekli uluslararası mali kuruluşları dışlayan, onlara şiddetle karşı çıkan, onları faiz lobisi, dış güçler olarak niteleyen politikası böylece terk ediliyor. Maliye Bakanı, Londra’ya gidiyor ve faiz lobisinin temsilcileriyle toplantılar yapıyor. Bu durum, AKP’nin sıcak para konusunda içinde bulunduğu çaresizliği açık bir biçimde göstermektedir. 

Faiz lobisiyle anlaşma zemini aranıyor... Ancak Erdoğan şimdi bunlara karşı nasıl hitap edecek? Her olumsuzluğu dış güçlere bağlayan Erdoğan, şimdi nasıl bir yol izleyecek?

DIŞ POLİTİKADAKİ GELİŞMELER

Sıcak para gereksinimi, AKP’yi Ortadoğu politikasında da yeni ilişkilere yönlendirdi. Özellikle FETÖ kalkışmasından sonra kanlı bıçaklı bir duruma gelinen Arap dünyasıyla ilişkilerin düzeltilmesine yönelik adımlar atıldı.

Erdoğan geçen hafta, on yıldır ilişkilerin kesintiye uğradığı Birleşik Arap Emirli-kleri’ne (BAE) gitti. Bir dizi anlaşma imzalandı. AKP ve yandaş basın, Abu Dabi’yi 15 Temmuz darbe girişiminin finansörlüğüyle, Türkiye düşmanlığıyla, Erdoğan’ı devirmeye çalışmakla suçluyordu...

Ne değişti de bunlar tekrar kardeşimiz oldular?

Mısır’la da ilişkiler yumuşuyor. İsrail Başbakanı Isaac Herzog, mart ayında Ankara’ya geliyor. Tüm bunlar “sıcak para” bulma arayışlarıdır. Batı dünyasına işaret verme yönünde girişimlerdir. Bu çerçevede Ankara-Şam yakınlaşması da gerçekleşebilirse çok yararlı olur.

SEÇİM MUHAKKAK

Ekonomik sıkıntılar, siyasal kararları etkiliyor. AKP siyasal karar organlarının, ekonomi daha da kötüye gitmeden, alınacak önlemlerle kimi kesimler için yapılacak iyileştirmelerle, erken seçime gitme yönünde yol aldığı görülmektedir. 

Türkiye artık seçim “sath-ı maili”ne (seçim eğik yüzeyine) girmiş bulunuyor. 

Kimi kesimlere verilecek ödünler ve kimi ekonomik önlemlerle bir ölçüde ekonomik hayat düzeltilmeye çalışılıyor. Bu durumda 2022 sonbaharında seçimlerin yapılması çok büyük bir olasılıktır.

Bu nedenle altılı siyasal parti ittifakının 28 Şubat’ta açıklayacağı önlemler bildirisi son derece önemlidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları