Yaşasın beddua özgürlüğü

14 Ocak 2024 Pazar

Bu seçimin yazgısını dua edenler ile beddua edenlerin oranı belirleyecek.

Anayasa Mahkemesi başkanı ve üyelerinin bile suç duyurusuna maruz kaldığı günler yaşıyoruz.

Sokaklara çıkıp haktan hukuktan söz etmek, yasal gerekler yerine getirilse bile hayati risk taşıyor.

Pahalılıktan çaresizlikten bunalan vatandaş için tek çare kendi kendine söylenmek.

Dua ve beddua da kendi kendine söylenmektir.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Allah belanı versin” dediği iddiasıyla Diyarbakır’da yargılanan 78 yaşındaki Hayriye Türkekul beraat etti.

İstinaf mahkemesi “Yargıtay içtihatları uyarınca bedduanın hakaret suçu sayılmayacağı”na hükmetti.

Davaya “müdahil sıfatıyla” Erdoğan da avukatları ile katılmıştı.

Ama sonuç değişmedi.

Allah’tan umut kesilmez. Yüce Türk yargısından ümit hiç kesilmez.

Mahkeme “Türk milleti adına” diyerek hükmünü açıklarken Hayriye teyzenin soyadının etkisinde kalmış olamaz. Zira anayasa gereği yargı zaten “Türke kul”.

***

Dua ve beddua Tanrı ile kul arasındaki bir keyfiyet.

Yasalarda yeri yok.

Yok ama milletin yüzde 99’u Müslüman olunca ve tarikatlar, cemaatler de demokrasinin fiilen vazgeçilmez unsuru sayılınca, çok şükür beddua “Yargıtay içtihatlarıyla” mevzuatımıza girmiş oldu.

Dileyelim hayırlı sonuçlara vesile olur.

Dua için değil ama beddua konusunda, hukuk şimdilik, son sözü söyledi.

Son sözü kimin söyleyeceği malum!

***

Dua ve beddua için, Tanrı ile kul arasındaki keyfiyet, dedik.

İkisinin arasına dinen kimse giremez. Ne yazık ki fiilen giren girene.

Cemaatlere, tarikatlara, şeyhlere, dervişlere kulak verecek halimiz yok.

Diyanet İşleri Başkanlığı her şeye rağmen anayasal bir kurum.

Anayasaya kulak vermek ve her fırsata göz atmak zorundayız.

Madde 136 - “Laiklik ilkesi doğrultusunda bütün siyasi görüş ve düşüncelerin dışında kalarak, milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirir.”

Darısı Ali Erbaş’a.

Yılbaşını ailece kutlamayı bile Noel ve Hz. İsa’nın doğumu üzerinden günah ilan eden Diyanet başkanına...

Milyon dolarlık zırhlı makam arabasına binmesi ile ünlendi.

Sırtını külliyeye dayadı.

Kul hakkı, gösteriş ve itibar stoklamak için müsriflik gibi konular bir türlü hutbelerinin ve fetvalarının gündemine pek girmedi.

Dua edeni yine de bol olsun diyelim. Beddua edenlerini Allah bilir.

Ama birini ben çok yakından tanıyorum.

Tayyip Bey ve Abdullah Gül de yakından tanıyor. Vefalı Kamil Özdemir’i geçen yıl kaybettik. Kanser hastası idi. Çok ağır ameliyatlar geçirdiği için ayakta namaz kılamıyordu. Cami ve mescitlerde son cemaat yerinde yaşlı ve mazereti olan cemaatin öteden beri birkaç tabure bulunurdu.

Kamil, namazını eda için gittiği birçok camide, “Taburelerin Diyanet’in emri ile kaldırıldığı”nın söylendiğini beddua da etmek zorunda kaldığını üzülerek anlattı son gününe kadar.

***

Beddua, Farsça “kötü” anlamındaki bed ile Arapça “dileme, isteme” anlamındaki “dua” ile birleşik bir sözcük.

Dinin zulüm ve haksızlık saydığı geçerli sebeplere dayanması şartıyla beddua etmeyi caiz ve geçerli sayan Kuran hükümleri var:

“Allah kötü sözün alenen söylenmesini sevmez; ancak zulme uğrayanlar hariçtir.” (Nisa 4/148)

Diyanet Ansiklopedisi de “haksızlığa uğrayanların zalime beddua etmelerine dinen izin verildiğini” belirtmektedir!

Özellikle zulüm görenlerin duasının kabul olunacağına ilişkin birçok hadis var.

“Zulme, haksızlığa uğrayanın bedduasından sakın! Çünkü onunla Allah arasında perde yoktur.” (Buhari, “Mezalim”, 9).

Ayrıca babanın çocuğu hakkındaki duası, adaletli devlet başkanının, oruçlu kimsenin duasıyla, zulme uğrayanların bedduasının kabul edileceğine ilişkin hadisi şerifler var. (Müsned, IV, 154; İbn Mace, “Sıyam”, 48, TDV İslam Ansiklopedisi.)

***

21 yıldır madem ilk kez demokratik hak ve özgürlüklerimiz genişledi...

Yargıtay içtihadı, yasa haline gelinceye kadar, hadis ve ayetler ile idare edeceğiz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

10 Kasım ve Kehf Suresi 10 Kasım 2024
Ey ruhumun ruhu... 3 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları