Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Tiyatron, düşleyebildiğin kadardır…
Yıllar, yıllar önceydi.
Günlerden -ya da gecelerdenbirinde kadim dostum Tomris Uyar, önüme bir kâğıt parçası bırakıp gitti.
Kâğıtta, Meksikalı şair Octavio Paz’ın kaleminden çıkma tek bir dize yazılıydı.
“Düşlerine layık olmasını bil …”
Akıp giden zaman, bir yüzeye kül tanesi kadar gösterişsiz konuveren pek çok gerçek değer gibi, Paz’ın bu dizesini de hayatımın sütunlarından birine dönüştürdü.
Dizedeki “düşlerine” sözcüğü, salt zihinsel düzlemde biçimlenen olguların habercisi olmaktan çıkıp, en somut gerçeklerin de taşıyıcılığını üstlendi.
Ve bu gerçeklerin en ön sırasında elbette o sanat diye adlandırılan ve -neyseki- “en bilinemeyecek ve tanımlanamayacak olan” olgu da vardı.
Sanata ilişkin ‘en bilinemeyen’…
Bugün, düşünme eylemi bölümünün odak noktasını “sanat üzerine düşünme” uğraşının, dolayısıyla da tiyatro üzerine düşünmenin oluşturduğu bir tinselliğin ardından ve sanatın birleştirici şemsiyesinden olabildiğince yararlanmak yerine kendini umarsız bir parçalanmışlığın sellerine gittikçe kaptıran bir dünyada tiyatronun anlamı üzerinde düşünürken, bu anlamın insanoğlunun düş kurma yetisi ile ne kadar yoğun bir bağlam oluşturduğunu bir kez daha düşünmek zorundayız.
Yeni bir “Dünya Tiyatro Günü”nü anlamlandırma/ değerlendirme çabalarına yönelirken, geride kalan bir yılda bütün bir insanlık olarak terörden, ayrımcılığın her türlüsünden ne ölçüde uzak düşler üretebildiğimiz sorusunu yeterince önemsememek, gafletlerin en koyusuna düşmek anlamına gelebilir. İnsanca düşlerin gerçekleştirilmesi bağlamında sanatın en güçlü araçlardan biri olduğu kesindir. Ancak bu güçlü aracın gereken “malzemeden”, başka deyişle düşlerden oluşma “hammaddeden” yoksun kaldığında yeterince etkinlik kazanamayacağı da kesindir.
O halde ne olabilir bu bağlamda yapılması gereken?
Yapılması gereken, layık olunabilecek kadar insanca düşlerin üretimine bir an bile ara vermemektir. Bu arada gelecek bağlamında da genç sanatçı kuşaklarını insanca düşler yoksunluğu diye bir sıkıntıdan olabildiğince uzak tutmaktır.
Peki, biz bunu yapabiliyor muyuz?
Yani biz, bu ülkenin gençlerine layık olabilecekleri hangi düşlerin kapılarını açabiliyoruz?
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Merakla beklenen enflasyon rakamları açıklandı!
- Milyonlarca emeklinin gözü 3 Ocak'ta!
- Yapay zeka sağlıkta çığır açıyor
- Asgari ücret ve emekli maaşı hakkında önemli iddia!
- Asgari ücret kaç TL olmalı?
- Yarısı mesleği bırakmayı düşünüyor!
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
En Çok Okunan Haberler
- O sütler zincir marketlerden toplatılıyor!
- SGK binlerce eve yazı gönderdi!
- Ferdi Tayfur'un cenazesindeki kavgayı anlattı
- Çamaşır kurutma makinesi alacaklar dikkat!
- 'Yeşil ve gri pasaportta sistem değişiyor' iddiası
- Yeşil ve gri pasaportlar için açıklama geldi
- Yeni yılın ilk 3 gününde 4 ürün gümrükten döndü!
- Ferdi Tayfur'un 17 yaşındaki oğlu cenazede ortaya çıktı
- Tanju Özcan'a 'Suriyeliler' soruşturması
- Murat Övüç hakkında yeni gelişme!